Bahar gülüşlü kadınlar tanıdım. Uzun örükleri ve asi bakışlarıyla Zagros tanrıçalarının güzelliğini taşıyorlardı yüzlerinde. İçinizi ısıtırlardı gülüşleriyle, onlarla her mevsim bahardı. Çünkü bahar gibi güzellikler biriktirirler yüreklerinde. Onları tanıdıkça yaşamın renkleriyle tanışırdınız. Her renk onlarla daha güzel olur ve anlam bulurdu. Onlarda dile gelen tüm renklerin ahengiydi.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 323
Her sömürgeci, sömürülenin üstüne sessizlikten kara bir örtü atar. Devlet halkın, erkek kadının, patron işçinin üstüne atar kapkara sessizlik örtüsünü. Atar ki gün ışığında görünmesin günahları. Atar ki bir tek kendi sesi doldursun cümle cihanı. İhtiyatlıdır ya, metalden örmüştür örtüsünü.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 339
Eğer yüreğiniz su gibiyse, gözleriniz berrak bir ayna gibi parıldar. Kimi gözler vardır hırsla bakar, sizi kendilerinden uzaklaştırırlar, kimi gözlerse sizi içine alır, yüreğin engin sonsuzluğuna taşırlar. Yüreğin denizlerinde kulaç atmaya başlarsınız kimi gözlerde, kimi gözlerde ise boğulursunuz, size nefes olmaz, can vermez, öldürürler sizi.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 314
Evrenin gizem dolu yaşam sayfasından gelip geçen her insan, her biri birbirinden farklı resimler bırakır ardında. En güzelini, en temizini ya da en anlamlısını kim, kimler çizmiştir? İnsanoğlu tarih boyu sayısız inançlarla, sayısız paradigmalarla hep hakikati aradıysa da herkesin çizdiği resimler birbirinden çok farklıdır hala.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 317
Dinle! Dağlardan kopup gelen fırtınaların sesini. Vadileri hınca hınç doldurup, coşarak ilerleyen laşerin canhıraş bağırışlarını. Ve doruklardan koparak gelen Xoryaslar’ın feryatlarını.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 319
Bu ülke ay yüzlü, bahar gülüşlü çocuklarına ne çok şahitlik etti. Yüreği bir yaşam pınarı gibi çağlayan ve herkese yaşam vermek için durmadan akan. Onlar karartılmak istenilen her geceye bir yıldız, çatlamış toprağa yaşam suyu olmak için döndüler yüzlerini güneşe. Kendi canlarını bu toprağa feda etmekten bir an olsun teredüt etmediler.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 326
MAVİ DEĞİLDİR AVAŞİN’İN SULARI…(Şehit Delila Amed’e) Yanılmamıştık be arkadaş, tıpkı söylediğimiz gibi; mavi değil Avaşin’in suları. Kuşkusuz tanımaların en netamelisi idi her şeyi yüzeyde görünen son suret ile tanımlamak. Yüzeyde beliren renge aldanarak bireyi, olayı ya da olguyu tanıma kavuşturmak, rahatlıkla belirtebiliriz ki tanımaya veya tanımlamaya dönük en toyca yaklaşımı ifade etmektedir.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 159
Her halk kendi kahramanlarını yaratır sözünü çok duyarız çok eskiden dile gelen bu söz belkide en çok Kürdistan topraklarında gerçekleşiyor. Bu topraklar tarihi gibi binlerce kahramanlığa şahitlik etmişti, bağrında o kadar çok direniş destanları yarattı ki ve halada yaratmaya devam ediyor.
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 142
Üç ay gibi yaptığımız mayın çalışmasının bazıları boşa çıktı. Benim için en önemli olanıda tam iki aydır nöbetini tuttuğumuz tuzak patlamadı. Girê Rijdê asker doluydu ve patlamadı... Gerekçeleri kendime oluşturmayacağım. Mutlakiyetçi, mükemmelliyetçi zihniyet yapım daha öncesinde olay ve olgulara yaklaşımımda, kendimi ele alışımda çok belirleyici oluyordu. Özellikle Atina Savunması sonrası düz çizgisel zihniyet yapım üzerine yoğunlaşmalarım ciddi oldu. Birde son paradigmanın zihniyet yapısı, canlıyı ele alış tarzı ve kadın merkezli oluşu dünyayı ele alış tarzımda zihniyet, yapımda ahlaki değer yargılarımda bir değişikliğe, yenilenmeye gitmem gerektiğine götürdü. Hep bardağın boş kısmını gören ben... Evrenin, canlının oluşumunu, insan merkezli başlatan ben... Farklılıkları, zıtlıkları göz ardı eden ben.. Bir bütünen zihniyet yapımı çatırdatmak iddiası ile kendime yüklendim. Özellikle PKK inşa eğitim devresindeki yoğunlaşmalarım, gördüğüm ideolojik eğitim sıfırdan bir başlangıç kararını almamı sağladı. Bulunduğum mücadele ortamında yeniden köklerimi güçlü oluşturarak adım adım koyuldum yola. Böyle bir iddiam hala var. Kuzeye gelişimde bu kararlılıkla bağlantılı zaten. Ben mükemmel bir devrimci olduğumu düşünmüyorum. Ama beni özgürlük arayışlarımdan çekecek geri geleneksel zihniyet yanlarımı aşma çabası içerisindeyim. Bunları kendime itirafla başladım, dedim ki 'sen böylesin, bunu kabullen ve yürü üzerine üzerine' bunada 'tamam' dedim. Bardağın boş kısmı olduğu kadar, dolu kısmı da var. Doğayı anlamaya, canlıyı çözmeye çalıştım tekrardan ve kendimi ona indirgemeye, özleştirmeye çalıştım. Özüne ait duracak bir duruşu kazandırma çabam da oldu. Peki, hemen bir sonuç alabilir miyim? Tabi ki, bu bilimsel bir şey değildir. Mucize beklemiyorum kendime ilişkin. Lakin bazı şeylerin yansıması gerekiyor. Sonuç almam gerekiyor. Savaş ortamında bir bireyin yaptığı bir eylem, bir başarı sonuçlara yön verdiriyor. Bunun canlı örneklerini son süreçler belirgin gösteriyor. Içinde bulunduğumuz süreç bizlere nasıl yaşamamız ve nasıl savaşmamız gerektiğini fısıldıyor. Bir militan savaşımıyla vardır. Kıvrak zekası ve savaştaki ayrıntılı düşünme ve hesaplama becerisi başarıyı getireceği gibi, bunların tam akside olumsuz sonuçlar beraberinde açığa çıkaracağı gerçekliğini unutmamalı. Kişiliklerimizi tam anlamıyla donatarak dönem görevlerimize layık olmak, Önder Apo’nun istediği düzeyde bir militan olabilmek, yaşanan savaş gerçekliğine cevap olabilmek kendini eğitmekten geçmektedir. Bu bilinen bir gerçekliktir ve bu temelde var olan değerlere sahip çıkabilmek, hakkını verebilmek ve layık olabilmek bizler için bir ölçüdür. Bu temelde kendimizi bu uğurda adamalıyız. Son süreçlerde Besta’da yaşanan operasyonları yazmanın yerinde olacağına inanıyorum. Çünkü düşmanın bu yaklaşımları tarihe kalmalı, 2007 yılında Besta’da neler oldu? Gerilla bu operasyonlarda neler yaptı? Düşman geçen ayın sonlarından itibaren ormanlık bölgelerde operasyonlara başladı. İlk operasyonu anladığım kadarıyla gömmelerimiz ve mayınlarımız içindi. Ama çokta başarılı olamadılar. Operasyon başlatıldığında birimce birlikteydik. Ve iki arkadaş -Firat ve Brüsk ark.- sonradan eklendi. Herem, Demhat, Ararat, ben ve diğer iki arkadaş. Noktamızın etrafını düşman çevirince operasyonun noktaya dönük olduğunu sanıp gece noktadan çıktık. Bayağı renkli bir gruptuk ayrıca. Herem arkadaş bitmek bilmeyen, toplanamayan eşyaları ve ağır olan çantasıyla grubun komutanı, Demhat arkadaş ise ne söylenirse yapan katılımı. Fırat arkadaş tam bir Amed’li, dürüst ama kuralsız. Brusk arkadaş her ne kadar kuralsız olsada iş ciddiye binince en kurallı olan arkadaşlardan biri. Ararat Arkadaş operasyon başladığını duyunca biraz şaşırdı, çantası ağır ama atılgan, atik ve de oldukça heyecanlı… Ben ise 'Besta'da operasyon nasıl oluyor acaba?' sorusunu yaşayarak anlamaya çalışan bir durumdayım. Çantam haddinden fazla ağır. Bireysel eşyalarımdan ziyade hep mayın malzemeleri, hazırladığım mayınlar, piller, kablolar vs. Gideceğimiz yeri daha önce görmemiştim. Yükümüzün ağırlığından kaynaklı gecenin ikisinde oraya ulaştık. Sabah keşif yapmak için ben ve Herem arkaş çıktık. Hava aydınlanınca operasyonun yönü ve kapsamı anlaşılıyordu. Operasyon Hezil vadisine dönük bir operasyondu. Saatler ilerleyince bulunduğumuz noktanın etrafını yine tuttular, üzerimize indirme de oldu ve keşif yerinden kendimizi aşağıya bıraktık. Arkadaşlar mevzilerinde hazır ellerinde silahlarıyla beklemekteydiler. Ararat, Demhat ve Fırat arkadaşların üçü arka arkaya sağlı sollu vurmak için bekliyorlardı. Tam karşımda askerlerin konuşma sesleri geliyordu. Brusk Arkadaş etrafına dürbünle bakıyordu. Akşama kadar çatışma pozisyonunda bekledik fakat gelmediler. Akşam bulgur pilavımızı afiyetle yiyip, çayımızı içtikten sonra yola koyulduk. Yine manevra… Bu defa gittiğimiz yer mahkum bir araziydi. Fakat araziyi tanımamanın getirdiği bir şey görüş belirtemedik. Hepimiz uykususuz. Her ara verişte bazı arkadaşlar nöbet tutarken, bazı arkadaşalr gözlerini dinlendiriyor. 6 saatlik bir yürüyüşün ardından uygun bir yerde konumlayıp dinlenmeye başladık. Sabah Brusk Arkadaşın keşiften gelipte, askerlerin üçgene geldiğini söylemesiyle birlikte gündüz saat 11'de yola koyulduk. Bir sırtı aştıktan sonra vadinin daha uygun yerlerine rasladık. En azından çatışabiliriz diye düşünüyordum. Bestanın genel durumuna ilişkin yazılması gereken çok şey var aslında. Fakat yazmak istemiyorum... Operasyon 5. gün geri çekildi ve biz noktaya döndük. Düşman noktaya girmemişti. Yakınımızda bulunan alt yapı çalışmalarında yer alan kervancı arkadaşların noktasına girmişti. Daha sonra karargâh'ın bizi çağırması üzerine birimce karargah'a gittik. Birimce aynı kalırken şimdi karargaha dahil olduk. Gerçekten insan tam anlayamıyor ne yapmak istiyorlar. Sanırsam T.C ordusu içerisinde üst tarafından alınan alta doğru indikçe esneme oluyor. Yani Büyükanıt'ların-Şahinlerin kararları orta kademeler tarafından uygulanmıyor. Bazı operasyonları yapıyorlar. Arazide hep varlar. Yine onların hareketliliği nedeniyle parçalara bölündük. Bu defa Roni Arkadaş komutasında ben, Ararat, Arya arkadaş yola koyulduk. Üç arkadaş önden gitmişti. Ben ve Demhat arkadaş mayın döşemek için grubun arkadasından gittik. Çantam yine ağır. Boynumda tuzak, eşarbımla boynuma bağladım, küçük kazmam, silahımın dışında, lav silahından yaptığımız mayında ayrı bir zorluk katıyordu. Tam bir Herem arkadaş gibi olmuştum. İşin kötü tarafı havanın açık olması nedeniyle geceler çok soğuk ve ayaz. Bu nedenle yerlere de kırağı düşüyor. Otlar hep kaygan. Demhat arkadaşla birlikte mayınımızı yerleştirdikten sonra grubun bulunduğu alana doğru harekete geçtik. Gece saat 12'ye doğru Ararat arkadaşların yanına ulaştık. Her iki erkek arkadaş yatmışlardı. Ararat arkadaş ise soğuktan uyuyamamış, askeri kefiyesini üzerine atmış, kendini ısıtmaya çalışıyordu. Velhasıl düşman geri çekilme yaptı ve biz noktaya geri döndük. Erzağımız yok ama her ikimizi de bu durum etkilemiyor. Moralimiz yerinde. Noktada iki kadınız, diğer arkadaşlar ayrı bir yerdeler.
Şehit Ekin Sanem
15 Kasım 2007 / Besta
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 141
Zafere doğru yürüdüğümüz şu günlerde, devrim meşalemizin zirvelere ulaşmasına ramak kala verdiğimiz bedeller bu özgürlük meşalemizin ateşini her an daha da gürleştirerek zafere daha yakın bir hale getirmektedir. Devrim bedel isteyen bir eylemsellikti. Özgürlük mücadelemize adım attığım günden bu yana çok değerli, çok güzel insanlar tanıdım. Yüreği dağlar kadar büyük olan, ufku bir gökyüzü gibi sonsuz olan, sevgisi herkese yeten, aşkın en güzelini yaşayan onlarca, yüzlerce belkide binlerce özgürlük aşığı tanıdım. Her birinden ayrı bir güç, her birinden ayrı bir güzellik, ayrı bir haz aldım. Her biri yüreğimde en güzel yerini aldı. Erken gidişlerin bir mesajıydı aslında hakikate ulaşmak. Her zaman yanında birileri vardır. İyi gününde de, kötü gününde de... O zor günlerin dostuydu. Zor günlerin yoldaşı, zor günlerin arkadaşı... 1988 yılında Amed’in Farqîn ilçesinde dünyaya gelen Emine Ekmez, yurtsever olmayan bir aile gerçekliğinde büyür. Üniversite okuduğu yıllarda yaşadığı çelişkiler sonucunda özgürlük hareketi ile tanışır. Sürekli bir arayış içerisinde olan ve özelde kadın özgürlüğüne olan merakı ile, yaptığı araştırmalar sonucunda Jineoloji atölyesi olduğunu öğrenir ve bu temelde buradaki çalışmalara dahil olur. Yaşam gerçekliği onu özgürlük sorunu ile karşı karşıya getirince Emine artık bir kaç çalışma ile yetinmeyerek Kürdistan dağlarını adımlama, mücadeleye daha yakından dahil olmaya karar verir. 2016 yılında arkadaşlarıyla birlikte aldığı bir kararla bir grup arkadaşıyla üniversiteden gerilla saflarına katılır. Adı Welat Arjin Tolhildan olur. Yaşamının bir anına kadar aslında kendi Welat’ının olduğundan bi haber olduğu için bir özeleştiri icabında bu ismi seçer, Arjin ise hiç görmediği ama şahadetini duyduğu bir gerillanın ismi olduğu için ismine ekler. Ve Tolhildan, şahadete ulaşan değerli komutanının izinden yürümek için soy isim olarak seçecekti kendine... Gare alanında temel eğitimlerini aldıktan sonra, Şehit Gurbetelli Ersöz basın akademisine düzenlenir. Bu akademiden sonra bir süre basın çalışmalarında kaldıktan sonra kendi istediği ve dayatmaları sonucunda askeri alan çalışmalarına dahil olur... Sıcak bir Temmuz günüydü Welat arkadaşla tanıştığımızda... Onun deyimiyle ‘‘benim mekanım’’ olarak adlandırdığı kendi için seçtiği ağacın gölgesinde, her gün aynı saatlerde oturur ve uzun saatler hiç ara vermeden Önderliği okurdu. Okuduklarını kendi kişiliği ile kıyaslayarak sonuç elde etmeye çalışır ve bu yoğunlaşmalarını sürekli ve düzenli olarak tarih sayfalarına nakşederdi. Okumak onun için olmazsa olmazdı, yazmak ise en çok sevdiği bir özelliğiydi. Yeni gittiğim bölükte bir kaç gün sadece Welat arkadaşı gözlemlemiştim. Yaptıklarını sadece kendinde bırakmazdı, yanında bulunan arkadaşlarla paylaşır, düşüncelerini söyler ve her arkadaşın düşüncesinide pür bir dikkatle dinlerdi. Aradan geçen kısa bir süreden sonra Welat arkadaşla aramızda sıkı bir yoldaşlık gelişmişti. Onun o güzel yüzü ve bir çocuğu andıran masum gülüşleri insana sıcak geliyordu. Yaşını göstermezdi Welat. Hem her arkadaşla olan diyaloğu, hem de herkese aynı düzeyde yaklaşması her arkadaşın ona saygın yaklaşmasına neden oluyordu. Konuşkan bir yapıya sahipti. Ama dolu dolu konuşurdu Welat. Her konuşmasında muhakkak birşeyler öğrenirdin ondan. Tecrübeliydi, oldukça yaşam tecrübesi edinmişti. Amacı gerilla yaşamında da tecrübe edinmekti. Onun için sürekli diyaloglar geliştiriyor ve her arkadaştan birşeyler öğrenmek istiyordu. Onun yanında kendini değerli hissederdin. İnsanın kendine karşı güveni artardı. Güç veren, moralli bir yapısı, insanı insan olduğu için değerli kılan bir özelliği vardı. Yüreğide tıpkı adı gibiydi. Bir Welat kadar büyük, bir Welat kadar rengarek ve bir Welat kadar güzel... Anlamlı ve güzel günler yaşıyorduk özgün bölükte. Welat arkadaşın eğitsel kişiliği her arkadaşı yoğunlaşmalara sevk ettiği gibi aynı zamanda bölüğümüzün gündeminede yön vermişti. Ben sessizliğimi korurken, her defasında yılmadan ve pes etmeden aynı şeyi söylüyordu bana; ‘‘ Sadece Önderliğe inan ve onun tarzını benimse, gerisi çokda önemli değil, o zaman hiçbir yolun çıkmaza takılı kalmaz.’’ Sürekli Önderliği okuması onda derin yoğunlaşmalara neden oluyordu. Bu derin yoğunlaşmaları ise etrafı ile paylaşması onda saygınlık yaratıyordu. Welat derin bir yüreğe sahipti, onun yüreğinde herkese yer vardı. Asla farklılık koymazdı arkadaşlar arasına. Bu tecrübesiz, bu bilinçsiz, bu genç demezdi herkesden birşeyler öğrenir herkese birşeyler öğretirdi. O tamda adı gibi evrenseldi işte Welat... 2019 yılında Behdinan alanına geçmek üzere bölükten ayrılmıştım. Ve bir yıl sonra Welat arkadaşta arkamdan Behdinana gelerek bir süre sonra tekrardan özgün bir kampta kalma şansına sahip olacaktık... 2021 yılının bahar aylarıydı. Düzenlemesi yanımıza olan 2 arkadaşı almaya gittiğimde hiç tahmin etmesemde Welat arkadaşı görünce adeta dünyalar benim olmuştu. Bir süre birlikte kalacağımızı bilmemize rağmen noktaya ulaşana kadar o kısacık yol aralığında 1 yıl içerisinde yaşadıklarımızı büyük bir heyecanla paylaşmaya başlamıştık... Bir yıla yakın bir süre birlikte kaldık. Bu sefer farklı bir Welat ile karşı karşıyaydım. Yine yoğunlaşan ve paylaşandı. Ama bu sefer savaş alanına geçmek için daha bir iddialı olan ve bu savaşta sıcağı sıcağına yer almak isteyen bir Welat duruyordu karşımda. Pratiki anlamda daha da tecrübe sahibi edinmiş, pratik zekası daha da gelişmiş ve daha pratikçi, daha asi ve daha başarıya ulaşmada ısrarlı duruyordu. Biliyordum; onun bu kişiliği ve ısrarlı oluşu, onu savaş alanlarına götürecekti. 2022 yılında kendi ısrarları sonucunda branş akademisine giderek uzman sabotajcı olarak eğitimini tamamlar. Zeki oluşu eğitimi erken kavramasındaki en önemli etkendir. Eğitimden uzman sabotajcı olarak çıkan Welat arkadaş, eğitimden sonra savaş yoğunluğunun yaşandığı Metina alanına düzenlenir. Evet; yoğun çabaları sonuç aldı. Branş sahibi olmak istedi ve oldu da. Savaş alanına geçmek istedi ve geçti de. Welat her zaman istediğini yaptı, ve istediğine ulaştı. Çünkü o başarıya inanıyordu. Çünkü o Önder Apo’nun yaratmış olduğu özgür kadın kişiliğine ulaşmak için tüm gücüyle çaba sarf etti. Welat inandıkları uğruna savaşmasını bildi. Savaştı ve başardı... Welat Arjin Tolhildan 8 Aralık 2023 yılında Metina alanındayken faşist Türk ordusunun gerçekleştirdiği saldırılarda şahadete ulaştı. Geride kalan yoldaşın ve yoldaşların olarak senin gibi inanarak savaşacak ve savaştıkça başaracağız. Mücadele Arkadaşı
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 157


