Dağlardan kopup gelen rüzgarın sesini dinlediler. Gökyüzü maviye kesmişken, nehirlerin bizlere anlattığı hikayeleri duydular. Yaklaştılar ve iyice duyumsadılar bu sesleri. Sadece duymakla kalmadılar her sözcüğü, her kelimeyi kalplerine ve ve bilinçlerine nakş ettiler. Öyle bir nakş ettiler ki kimsenin almaya, sökmeye gücü yetmedi.

Daha da yaklaşarak baktılar nehirlere ve dağlara. Onların anlattıkları hikayeler bizlerin hikayeleriydi...  Dağlar duyar, duyumsar, nehirler hisseder gül yüzlü ve ay gülüşlü çocuklarını. Onların gülüşlerini, kavgalarını, sevdalarını biriktirir ve taşır diğer çocuklarına. Her bahar toprağa cemre düştüğünde ve filizlendiğinde yeniden yaşam, bize dağ patikalarında yürüyen dağlı çocuklarının hikayesini, güzelliklerini anlatır. Yeterki biz dağlardan gelen rüzgarın sesini dinleyip ve ardı sıra çıkalım yola. O bizleri dağlara sevdalı olanlarla buluşturacaktır. Cûdî fısıldadı rüzgara, rüzgar tekmil verdi Dîcle’ye, Dîcle aktığı her yere duyurdu, Cûdî’nin bağrında yetişerek özgürlük dağlarında boy veren Zîlan Dilxwaz’ın hikayesini.  Zîlan bir bahar güneşi olup ısıttı içimizi. Umutlarını, gülüşlerini, kavgasını mayaladı Cûdî’nin zirvelerine. Zîlan heval, Şirnex’te yurtsever bir ailede doğup büyür. Yüreğinde Botan’ın derin yurtseverliğini, bağlılığını ve saflığını barındırır. Daha çocukken Türk işgalcilerin işkence ve zulümlerine şahitlik eder. Çocukluk uykularındaki rüyaları, sürekli yapılan ev baskınlarıyla bozulur ve küçük yüreğinde uyanıkken kabuslar yaşar. Onun kabusları uyurken değil, uyanıkken başlar.  Zîlan bu kabuslarla büyürken,  yüreğindeki öfke de onla birlikte büyür. Ailesindeki katılımlar ve şehadetler onu oldukça etkiler ve daha çocukken özgür dağlara gitmenin hayalini kurar. Yüzünü sürekli Cûdî’ye dönerek bir an önce büyümek ve dağlara kavuşmak ister. Sistem içinde yaşadığı her an çelişkileri artar. Küçük olmasına rağmen etrafına sorduğu sorularla ve yürüttüğü tartışmalarla tüm çevresinin dikkatini çeker. Şimdiden kişiliği ve tartışmalarıyla göz dolduran biridir. Gençlik çalışmalarına aktif bir şekilde katılarak sürekli bir eylemin sahibi olur. Cesaretiyle, duruşuyla etrafındaki gençleri etkileyerek örgütler. Pek çok çalışmada yer alsada hiç bir çalışma ona yeterli gelmez. Yaptıkları ile yetinen, bunları yeterli gören biri olmaz. Zîlan’ın yüreğinde hiç durmayan, sürekli akan, coşkun bir nehir vardır. ‘O’ da yüreğindeki nehir gibi coşkunca akar. Yürüttüğü çalışmalarda yaptığı öncülük, cesareti ve bağlılığı işgalcilerin dikkatini çeker ve işgalciler Zîlan’dan ve Zîlan gibi bilinçlenerek, kimliğine sahip çıkan gençlerden korkar. İşgalci Türk devleti en çok bilinçlenen, kimliğine sahip çıkan gençlerden korkar. Bu genç bir kadın ise korkusu iki katına çıkar. Zîlan da küçük bedeni, büyük yüreğiyle şimdiden işgalcilerde korku yaratır. 2012’de daha 16 yaşındayken tutuklanarak zindana girer. Faşizmin Kurdistan’a, Kürt çocuklarına uyguladığı soykırım politikalarından Zîlan’da etkilenir. Çok genç olmasına rağmen düşmanın bu yönelimleri onu pes ettirmez. Yüreğindeki ateşi daha da harmanlar. Bir yıl kaldığı zindan da kendini eğitip, geliştirir. Cesur kişiliği, özgürlüğe olan inancı Cûdî gibi daha da sağlamlaşır. Devlet denen faşist olguyu, onun erkek aklı ile oluşturduğu bu sistemi daha iyi çözümler. Zîlan yaşadığı tecrübelerden düşman gerçekliğini güçlü bir şekilde bilince çıkarır. Zindandan çıktıktan kısa bir süre sonra 2014’de gerilla saflarına katılır. Zîlan ilk eğitimini Botan’da görür. Taşıdığı umutlarla yüzünü döndüğü dağlara çok çabuk adapte olur. Küçücük bedeninde dağlar dolusu bir yürek taşıyan Zîlan, yüreğinde büyüttüğü sevgisini hep paylaşarak büyütür. Yoldaşlarına bakınca gözlerinde yıldızlar parlar. Zîlan gerilla yaşamında yeni olması rağmen sade, doğal, mütevazi ve kendine olan güvenli duruşu ile göz doldurur. Kendinden emin bir şekilde yürüdüğü dağlar daha şimdiden onu bağrına basmış ve yüreğine nakş etmiştir. Yaşadığı tecrübeler onu çabuk olgunlaştırmış, onu yaşama karşı duyarlı, dikkatli biri yaparken, sorumluluk bilinci gelişkin biri yapmıştır. Gerilla yaşamında da ilk günden itibaren büyük bir sorumluluk duygusu ile hareket eder. Duruşu ve Önderlik ilkelerine olan bağlılığı ile yaşamda doğal bir komutan, bir öncüdür. Ondaki bu duruş komutadaki yoldaşlarının da dikkatini çeker ve Zîlan’ın bu güçlü kişiliği büyük bir güven yaratır. Rojava devriminin yaşandığı böylesi bir süreçte kendini bu devrimden bu savaştan uzak tutmak istemez. Kendi ısrarları sonucu ve yoldaşlarında yarattığı güvenle Rojava’ya doğru yol alır.  Zîlan kısa sürede dağlarda edindiği tecrübeleri, bu defa devrim sürecinin yaşandığı Rojava’da pratikleştirir. Burda büyük savaş tecrübeleri kazanırken, askeri açıdan da oldukça gelişir. Kobanî savaşında çağın ehrimanlarına karşı savaşarak, bu topraklara sadece ter değil kanını da akıtır. Yaralanır ama yarasına aldırış etmeden savaşmaya devam eder. Rojava’da devrim sürecinde o da binlerce yoldaşı gibi büyük bir emeğin sahibi olur. Önder APO’nun ideolojisinden aldığı büyük coşkuyla mücadele eder. 2016’da tekrar dağlara dönen Zîlan bu defa yüzünü çocukluk hayali olan ve yüreğiyle büyük bir bağ kurduğu Cûdî dağlarına döner. Cûdî’ye gitmek yüreğinde büyük bir heyecan yaratır. Bu defa patikaları yürüyerek değil, koşarak aşar. Yüreği bu yol boyunca kanatlanmıştır. Cûdî’de olmak kutsal topraklarda işgalcilere karşı savaşmak en büyük amacıdır. Onun güzelliği Cûdî’nin güzelliği ile bütünleşmişti. O Cûdî’yi, Cûdî onu yüreğinde büyütmüştü. Cûdî’nin asi kızı Zîlan, yüreğinde büyüttüğü özgürlük aşkını Cûdî de zirveleştirmişti. Kadın iradesinin gücünü en zor şartlarda göstermiş, tanrıçalarının izinden genç yüreği ile yürümüştü. 2016’da işgalcilerin saldırılarına karşı Zîlan ve yoldaşları büyük bir direnişin sahibi olmuştu. Cûdî Zîlanı yüreğine nakş etmiş ve onun özgürlük kokan direnişini rüzgarlarla Kurdistan topraklarına salmıştı. Mücadele Arkadaşı