Evrenin gizem dolu yaşam sayfasından gelip geçen her insan, her biri birbirinden farklı resimler bırakır ardında. En güzelini, en temizini ya da en anlamlısını kim, kimler çizmiştir? İnsanoğlu tarih boyu sayısız inançlarla, sayısız paradigmalarla hep hakikati aradıysa da herkesin çizdiği resimler birbirinden çok farklıdır hala.
Kanlı ve yalanlı resimler çizilse de tarih sayfalarında, şüphesiz sevgi ve saygının, sadakatin doldurduğu sayfalar çok daha fazladır. Şimdi en güzel sayfaların sahibi olan kadınların, hele de gerilla olan bir Kürt kadınının çizdiği resme bakalım... 1996 yılında Wan’ da doğan Hülya Özdemir, Giravî aşiretinin yurtsever, doğal ve samimi ortamında büyür. Onun çocukluk yılları Wan ile Zagrosların eteklerindeki şehir Colemerg arasında geçer. Hülya’nın geleceğina dair kurduğu hayaller, 13 yaşlarındayken başlar, bu yıllarda yaşadığı farkındalıklar onda tarifi zor duygular yaşatır. İşgal altındaki bir ülkenin kimliksiz evladıdır o. Bunun yaşattığı sarsıntı, dağlarda özgürlük meşalesi yakan yiğit kadın ve erkeklerden haberdar olunca yerini dayanılmaz bir devrim aşkına bırakır. Devrim...Tüm hakkı gasp edilenlerin, süngülenenlerin ve olduğu gibi kabul edilmeyenlerin umut ateşi değil miydi? Hangi sömürge ülkenin çocuklarının gözbebeklerini parlatmaz, hangilerinin yüreğini ferahlatmazdı ki? Hülya okuduğu sistem okulunda, işgalci düşmanın yalanlarla örülmüş tarih derslerini dinleyemez olmuştu. Oturduğu sıralarda kafası, hiçbir gerçeği öğretmeyen öğretmenlerin sorduğu sorularda değil yüreğinin, vicdanının ve ayak bastığı toprakların sorduğu sorulardaydı. O doğmadan evvel katılıp şehadete ulaşan dayısı geliyordu aklına, o hiç görmediği ama herkesten çok sevdiği dayısı. Hele şimdi ülkesinin batı yakasında yaşanan cenge ve cengaverlere ne demeliydi? Her dört parçadan oraya akın edenler canından bezenler değil yaşamı en çok sevenler, yaşama en güzel renkleri katanlardı. Orası güzellerin ve güzelliklerin mekanıydı, oradan daha çekici bir yer olur muydu? Hülya, bu duygular içerisindeyken kuzenleri katılmıştı. Çok sevdiği, akrabası ve arkadaşı Rojhat Kahraman, kahramanca şehadeti göğüslemişken o nasıl burada kayıtsızca düşman kucağında gülüp eğlenebilirdi ki? Yok! O, düşmanın kucağındansa kursağında kalmayı yeğleyenlerden olacaktı. O Rojhat’ların ve Rojay’ ların Ardılı Olmayı Hiçbir Zaman Bırakmayacaktı Hülya’nın duygu ve düşüncelerini paylaşacak kadar güvendiği bir tek arkadaşı vardı; Rojay. Hülya, Rojay’ın sohbetlerinden, duruşundan çok etkilenmişti. Rojay ona PKK’den, gerilladan bahsediyordu her zaman, ‘Özgür Dağlar’ dan bahsediyordu. Nihayetinde birbirine derin manevi bağlarla bağlanan bu iki arkadaş birlikte katılma kararı vermişti. Rojay bir gün vedasız bir şekilde gerilla saflarına katıldığında, Hülya geç kalmışçasına bir telaşla hemen harekete geçer, 10 gün sonra 21 Temmuz 2015 tarihinde özgür dağların yolunu tutar ve adını ateşten gelen, saflaşan anlamlarına gelen ARÎN yapar. İlk durağı Zap olur Arin’ in, burada yeni savaşçılar eğitimini alır. O sürekli merak ettiği ilk yol arkadaşını sorup durur. Kısa bir süre sonra Rojay arkadaşın da Zap’ta olduğunu duyar ve onunla ilk karşılaşmasında ona neden kendisinden habersiz gittiğini sorar. Gerçi onun için bunun pek bir önemi kalmamıştır çünkü artık ikisi birlikte daha yüce değerlere sahip olan mevzi arkadaşıdırlar. PKK’ lileşen insanların arasında gelişen arkadaşlık kadar kıymetli bir maneviyat var mıydı ki şu yeryüzünde? 2017 yılında Ertuş’ a yönelik düşmanın başlattığı işgal operasyonunda ikisi birlikte tepecidir. Burada PKK yoldaşlığı içinde birbirlerinin o derinlerdeki özlerinin dışavurumuyla ilk defa tanışırlar. Karşılıklı olarak günden güne birbirlerinden daha çok etkilenir, birbirlerine daha çok bağlanırlar. Koordine Eylemi… Koordine tepesi üzerine konumlanan işgalci askerlere yönelik merkezi düzenlenen eyleme her biri farklı kollardan katılır. Gerilla büyük bir iradeyle, hunhar düşmanın üstüne doğru sabır ve inatla yol alır. Arin arkadaş da büyük intikam ateşiyle ve ilk eylemin verdiği muazzam coşkuyla, azimle tırmanır Koordine tepesinin doruklarına. Gerillalar en doruğa vardığında Demirci Kawa’ nın zalimin zulmüne karşı yaktığı meşale misali ilk bombayı patlatırlar. İşte bu bomba sesinin ardından gerillanın zafere hınca hınç yürüyüşünü anlatmak için yeterli kelimeler yoktur. Gerilla Arin’ in heyecanı da bambaşkadır, onun hem ilk eylemidir hem de o peşinden dağlara geldiği ilk yol arkadaşı Rojay tepenin hemen öte tarafındaki koldadır. En güvenilir, en sadık, en boyun eğmez arkadaşlarla kof ve sonuna kadar haksız bir düşmanın üzerine sıkılan her mermi zehirli bir havadan sonra alınan temiz bir nefes gibidir. Yoldaşlar burada düşmana, belini kıran ağır darbeler indirir, Kürdistan’ın koruyucu ve kurtarıcılarının yavuzluğu, onlara asla unutamayacakları çarpıcı dersler verir. Bu eylemde 3 kahraman şehadet tacını giyer. İçlerinde Rojay da vardır. Gerilla bedel vermeye yabancı değildir, onlar ölüme ağıt yakan ya da el etek döven değildir. Onlar ölümü öldürenlerdir. Şehit Rojay’ ın katılımının hemen ardından yönünü dağlara veren Arin Arkadaş bu şehadetten sonra intikam sözünü daha da biler, düşmana olan öfkesini daha da büyütür. O, oldum olası arkadaşlığa değer biçmiş, sadakatin en sade halini temsil etmiş biri olarak yaşamdaki dürüst ve fedakar katılımını derinleştirerek günden güne daha da güzelleşir. Rêber Apo’nun demokratik modernite paradigması ve kadın kurtuluş ideolojisi hangi kadını güzelleştirmez ki? Bu anlamlarla mücadeleye sarılan Arin arkadaş birçok devrim görevini omuzladı ve bütün görevlerini başarıyla tamamladı. 27 Kasım 2018 tarihinde, partimizin kuruluş yıldönümünde düşmanın Zap’ın Saca alanına yaptığı hava saldırısı sonucu şehadete ulaşarak, ölümsüzler kervanına katıldı. Arîn yoldaş, kendi yaşam sayfasına gökkuşağı renginde umutlar, hayaller ve kızıl yıldızlı bayraklar çizdi, anlamlı bir cengin muhteşem savaşçılığını çizdi. Bakılmaya doyulmayan bu sayfaları derinlemesine anlamak; her bir özgürlük tutkununun en büyük merakı ve ilham kaynağı olmak durumundadır. Bu sayfaları anlamak, en çok da bir Kürt kadınının en büyük onur görevidir. Anılarını yaşatmak boyun borcumuzdur…


