Patlayıcılar tarihteki en eski silahlardır. Doğada saf olarak bulunmazlar. Kimyasal bileşimler sonucunda elde edilirler. Temel maddeleri Nitrik Azot’tur. Bu madde havadan elde edilir. Patlayıcı tarihinin barut ile başladığı bilinir.

Fakat çıkışına ilişkin çok çeşitli görüşler vardır. Barutun M.Ö. 3000-1100 yılları arasında Çin’de geliştirildiğine dair bilgiler öne sürülmüştür. Patlayıcıların bütün esas maddeleri doğadan elde edilir. Nitrik, kömür, kibrit (kükürt) bileşiminden barut elde edilir. Barutun bulunuşu ile savaşlarda yeni bir dönem başlamıştır. Öncelikle bi savunma aracı olarak kullanılmıştır. Top ve ilkel füzelerin kullanımında barut belirleyici rol oynar. Topların kullanılması Ortaçağa rastlar. Barutla ilk toplar  Osmanlılar tarafından yapılmış, böylece en zor kaleler toplar aracılığıyla ele geçirilmiştir. İlk başta kullanımı ateşleme ile sağlanmıştır. Ortaçağ’da barut Haçlı seferleri sonrasında Ortadoğu’dan Avrupa’ya getirilmiştir. Siyah barut bulunur, uygarlık tarihinde siyah barutun kullanımı ve daha etkili olma durumu gelişir. İlk top 1453 yılında İstanbul’un fethinde rol oynamıştır. İlk tetikli silah ise 16.yüzyılda İngilizler tarafından yapılmıştır. Daha sonraki süreçlerde Alman kimyacı İskonyo Super Yro tarafından Nitrogliserin ve dinamit bulunmuştur. Çok hassas bir madde olan Nitrogliserin (Rengi yeşildir ve sıvı yağ kıvamındadır) ateş, basınç, sürtünme ve hareketten etkilenip çok çabuk patlayabilen bir maddedir. Taşınması sırasında birçok gemi ve aracın imhasına ve binlerce insanın ölümüne yol açmıştır. 19. yüzyılın sonlarında İsveçli kimyacı Albert Nobel Nitrogliserine bazı maddeler (kırmızı toprak, talaş vb.) ekleyerek hafifleştirmiş ve TNT’yi bulmuştur. TNT patlayıcılarda yeni bir dönemi başlangıcıdır. Nobel, buluşunu insanlığın kol kuvvetini kullanmaktan kurtulmasını sağlamak için hizmete koymuştur. Kayaları kazma ve balyoz ile kazmak yerine TNT kullanılmıştır. Bu hem zaman kaybını önlemiş, hem de aşırı çaba vermenin önünü almıştır. Bu nedenle büyük bir buluştur. Daha sonraları TNT orduların hizmetine konulmuştur. İnsanlığın ölüm aracı haline getirilmiştir. Özellikle Amerikalılar savaşın, tahribin, ölümün aracı haline getirmişlerdir. Bundan dolayı Nobel, malvarlığını insanlık için buluşlar yapan bütün bilim adamlarına ödül olarak verilmesi için İsveç parlamentosuna bağışlamıştır. Nobel ödülleri günümüzde de başarılı bilim adamlarına verilmektedir. Patlama, element ve bileşikleri oluşturan iç bağların çözülmesi yoluyla bu bağlardaki gizli enerjinin açığa çıkması olayıdır. Patlayıcılar iç bağları çabuk çözülebilen ve bunun sonucunda büyük enerji açığa çıkaran bileşik maddelerdir. Bunlar katı-sıvı-gaz ve hamur olmak üzere dört halde bulunurlar. Ateş, vurma, sürtünme, basınç vb. etkilerle patlayıcılarda ani bir reaksiyon oluşur. Reaksiyon kısa bir zaman diliminde maddenin tümüne yayılır. Dar bir alanda ve kısa zamanda ortaya çıkan yüksek bir enerji ile patlama meydana gelir. Patlama sonucunda patlayıcı madde gaz-ısı-basınç ve ışık yoğunlaşması gerçekleştiği alanda şiddetli darbe etkisi yapar. Yani kalıp halindeki patlayıcı gaz haline dönüşür ve etki alanı büyür. Patlayıcıların hassasiyet ve şiddetleri patlayıcılar oluşturan atomların birbirlerine olan yakınlık ve uzaklığına bağlıdır. Örneğin; Nitrogliserinin şiddetli oluşu atomlarının birbirine çok yakın oluşundandır. Bu nedenle basınç, sürtünme, ısı ve hareketle hemen patlar ve bundan dolayı çok tehlikelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi patlayıcı tarihinin barutla başladığı dile getirilmişti. Kısmi olarak bunun gelişimi de dile getirildi. 1938 yılında pamukbarut (Kortayt) geliştirilmiştir. 1846’da ise barutun patlayıcı gibi çalışabileceği ispatlanmıştır. Bunun için Nitrik Asit, sülfürik asit, pamuk kullanılmıştır. Yine Nobel’in TNT’yi bulduktan sonra civaformülaytı da geliştirmesi az patlayıcı ile çok patlayıcının patlatılmasını beraberinde getirmiş bu da patlayıcıların gelişiminde bir aşama teşkil etmiştir.            SABOTAJ    Sabotaj eylemleri, karşı gücün ekonomisini yıpratmayı, siyasi otoritesini zedelemeyi, nicel olarak oldukça büyük olan askeri gücünü etkisiz, çaresiz hale getirmeyi hedefler. Sabotaj taktiği; zayıfın güçlüye karşı uyguladığı kendi özgülünde bir gerilla taktiğidir. İyi planlandığı ve başarılı uygulandığı takdirde riski en az, sonuçları ise oldukça büyük olan bir eylem taktiğidir. Bu taktik aracılığı ile çok az sayıda eylemcinin ortaya çıkaracağı askeri sonuçları,bir tabur askeri gücün ortaya çıkaracağı askeri sonuçlara denk gelebilir. Ayrıca sabotaj eylemlerinin nerede ne zaman yapılacağı bilinmediğinden dolayı karşı güç üzerinde psikolojik etkisi de vardır. Sabotaj eylemcisi düşman gücü ile karşı karşıya değildir. Nerede, ne zaman, ne ölçüde vuracağı belli değildir, bu nedenle eylemlerinin tedbiri alınamaz. Bu gerçek, karşı güçte bir tedirginlik ve korku psikolojisi de oluşturmaktadır. Bilindiği gibi sabotaj sözcüğün doğuşu 1910’da Fransa’ da bir demiryolu grevi sırasında rayları yerinde tutan ahşap traverslerin (SABOTS) işçilerce tahrip edilmesi olayından kaynaklanmaktadır. Bu olaydan birkaç yıl sonra sabotaj ABD’de özellikle geçici işlerde çalışan göçmen işçilerce, işi yavaşlatma biçiminde uygulanmıştır. 2.Dünya savaşı sırasında Almanya’ya karşı mücadele yürüten direniş örgütleri ve gerilla hareketleri özellikle SSCB’de fabrikalara, demir yollarına, köprülere vb. hedeflere yönelik etkili sabotaj eylemleri gerçekleştirirler.Savaştan sonra ise sabotaj, bağımsızlık mücadelesi veren örgütlerin ve bazı devrimci hareketlerin önemli silahlarından biri haline gelmiştir. Sabotaj taktiğinin en temel hedefi düşman gücünün ekonomik kaynaklarıdır. Sabotaj savaşta tekniği ve insan yaratıcılığını kullanmak düşmanı imha etmeyi hedefleyen ve yine düşmanın sistemini (sosyal ekonomik ve siyasal açıdan da) işlemez hale getirerek onu savaşamaz konuma getirebilecek etkili bir silah çeşididir. Bilindiği gibi egemenler teknolojik üstünlüğü ve askeri güçlerine dayanarak toplumun ve halkın üzerinde hakimiyet kurarlar. Ne kadar haksız olsalar da zora ve baskıya dayalı güçlerine dayanarak kendilerini meşrulaştırmaya ve de toplumları sindirmeye çalışırlar. Bu sistemin temelinde hile komplo ve zorun olduğu artık çok açıktır. Bunun için yaşadığımız çağda mevcut teknik ve teknolojik imkanlarla bu zor sistemi boşa çıkarma ve gerektiğinde düşmanın da sistemini işlemez hale getirebilme gücü ve yeteneği özellikle ezilen halklara ve direnenlere büyük avantaj sağlar. Bilinen gerilla savaş taktiği bu mantık üzerinden şekillenir. Zayıf bir gücün büyük ve sınırsız imkanlara sahip ordulara karşı yürüttüğü savaş taktiği yöntemleri kapsayan gerilla savaş tarzıdır. Bu savaş taktiği içerisinde de sabotaj önemli bir yeri almaktadır. Her şeyden önce sınırlı imkanlarla düşmanı çok etkili vurma ve imha etme olanağı sağlar. Yine onun sırtını verdiği ekonomik, sosyal ve diğer tüm kurumlarını işlemez hale getirip, toplumun ü-zerinde kurduğu baskı ve otoriteyi sarsabilir. Hele  bugün teknolojik imkanlar o düzeyde gelişmiştir ki artık kontrol edebilecek gibi değildir. Bir bilgisayar virüsü her şeyi, güvenlik sistemlerini ve bir çok alanı altüst edip işlemez hale getirebilir. Sorun bu tekniğe hakim olabilmek ve onun yaratıcı biçimde kullanabilmektir. PATLAYICI NEDİR VE ÖNEMİ    Patlayıcı maddeler kimyasal maddelerdir. Doğada hazır bulunmazlar. Kimyasal karışımlar ve özel yöntemler sonrası elde edilirler. Patlayıcılar katı, sıvı, gaz, hamur ve toz biçiminde bulunurlar. Dış etkilerden etkilenebilir, çarpma, vurma, patlama, ateş, sürtünme gibi dış etkiler sonucu reaksiyona geçebilirler, patlama meydana gelir. Bu patlayıcı madde gaza dönüşür, büyük bir basınç ve ısı kaynağı patlama esnasında ortaya çıkar. Kendisinden yüzlerce kat fazla bir hacim durumu ortaya çıkar. Patlayıcı maddenin dıştan etkilenme ile reaksiyon oluşturması ile büyük bir enerji açığa çıkar. Bu olaya patlama denir. Kimyasal patlayıcıların esası nitriktir. Havada doğal olarak bulunur. Hazır hale gelebilmesi için bazı kimyasal işlemler gereklidir. Nitrik asit genelde bütün patlayıcıların bünyesinde bulunur. Zayıf, orta, şiddetli patlayıcıların üçünde de bulunur. Örneğin fünye, barut ve TNT’de vardır. Ancak miktarları farklı düzeylerdedir. Patlayıcı madde içerisindeki nitrik ne kadar fazla olursa, atomları birbirine ne kadar yakın olursa o kadar güçlü olur. Örneğin; Nitrogliserin. Bir fünyedeki patlayıcı miktarı 4gr.dır. ama gücü büyüktür. Nitrik, barutta da bulunur. Barut potasyum nitrat, kükürt ve kömürden oluşur. Bu üç maddenin bileşiminden zayıf bir patlayıcı oluşur. Nitrik doğada bulunur, örneğin mağaraların uzun zaman güneş görmeyen yerlerinde ve hayvan gübrelerinde bulunur. Beyaz bir toz halinde bulunur, fakat bazı işlemlerle kullanılır hale getirilir. Örneğin 1kg. TNT patladığında 900 santimetreküp gaz, 1000 santigrat derece ısı ve iki ton basınç ortaya çıkar. PATLAYICILARDA PATLAMA SİSTEMİ Patlayıcıların patlama sistemi bazı kimyasal bileşimlerin iç bağlarını çözülmeleri ile gizli enerjinin ortaya çıkmasıdır. Patlayıcı maddelerin iç bağlarının çözülmesi gaz-basınç-sıcaklık-ısı-ışık-ses ortaya çıkarır. Örneğin; Atom bombası. Atom bombasında toplu iğne başı kadar uranyum elementi füzyona tabii tutulur. Ve muazzam bir enerji açığa çıkar. Katı bir patlayıcı madde patladığında aniden gaza dönüşür. Gaz halindeki hacmi katı halindeki hacminden binlerce kez daha fazladır. Patlayıcı madde tahrik edildiğinde bir anda ilk halinin binlerce katı büyüklüğünde bir maddeymişcesine dağılmak ister. Büyük bir basınç oluşur. Bu olay çok ani ve hızlı bir harekete yol açar. Gerek iç bağların çözülmesi gerekse de parçalanmadan sonra meydana çıkan  enerjiden dolayı büyük bir sıcaklık oluşur. Patlayıcının cinsine göre bu sıcaklığın dozajı değişir. Patlayıcının niteliğine göre oluşan sıcaklık da darbe etkisi yapabilir. 1 kg TNT patladığında ortaya çıkan 2 ton basınç oldukça büyük bir tahrip gücünü, ortaya çıkan 900 litrelik gaz da büyük bir itme gücünü meydana getirir. Yine patlamasıyla ortaya çıkan 1000 santigrat derecelik ısı, bazı maddelerin ısı gücüyle erimesine ve yanmasına yol açar. Patlamanın gerçekleştiği kılıf ne kadar sıkı ve darsa ortaya çıkan basınç da o denli yüksek olur. Bunun için patlayıcı her zaman bir kılıf içinde patlatılmalıdır. Demir, çelik kılıflar daha fazla basınç oluşturur. İçinde fünye yeri dışında hiç boşluk kalmamış olması en idealidir. Ayrıca patlayıcı patlatılacak yerin içine yerleştirilirse, daha fazla sonuç alınır. Örneğin; 20 kg. TNT bir duvarın dışına yerleştirilirse belki o duvarı imha edemez. Ama duvarın içine açılan bir boşluğa yerleştirilirse alan dar olduğu için basınç etkisi fazlalaşır ve duvar yıkılır. Gaz tüpleri ve demir borular  patlayıcı için ideal kılıflardır. Demir ve çelik kılıflı bombaların parça tesirli olması için TNT’nin içine ayrıca parça konulmaz. TNT’nin içine konulan parçalar TNT’nin gücünü azaltır. Bunun yerine TNT’nin (kalıbın) üzerindeki kılıf kaç parçaya bölünmek isteniyorsa ona göre testere ile üzerinde şekil verilir. Patlama gerçekleştiğinde kılıf çizilen yerlerden parçalanır ve parçalar hızla çevreye yayılır. Kılıfın çevresi demir veya çubuklarla desteklenerek parça tesiri arttırılabilir. Patlayıcı, hedefin en zayıf noktasına şiddet ve basınç uygulayacak biçimde yerleştirilir. Patlama patlayıcı maddenin iç bağlarının çözülmesi ve oksijenle reaksiyon sonucu ortaya çıkar. Yani yanan maddeler (hidrojen, kükürt ve karbon) oksijenle reaksiyona girdiğinde patlama gerçekleşir. Patlamada yanma ve infilak gerçekleşir. Bunun gibi patlayıcı madde mermi ve roketler de tahrip rolünü oynar. Mahsum Korkmaz Akademisi Askeri Eğitim Broşüründen Derlenmiştir.