Mitoloji, efsane bilimidir. Mitos, Yunanca söylence, efsane anlamındadır. Duyulan ya da söylenen sözdür. Bir başka değişle tanrılar, yarı-tanrılar ya da kahramanlarla ilgili masal, destanlardır. Mitoloji, binlerce yıl insanların düşünce tarzı olmuştur. Ve bugün hala zihniyetimizdedir. İnsanların çocukluk çağının düşüncesidir. Dili şiirseldir.
Mitolojide insandan çok tanrılar vardır. İnsan-doğa, insan-insan ilişkileri, doğa olayları tanrıların dünyasıyla anlatılır. Bu olgular, tanrıların düşünceleri ve eylemlerinin ürünü gösterilerek bir takım mitoslarla açıklanır. İnsanların yarattıkları her şey tanrıların yaratımı olarak sunulur. Mitolojide, her şeyi tanrılarla başlatma vardır. Her şeyin sahibi olduğu bir tanrı anlayışı vardır. Yani her olayı ayrı tanrısal güçlerin istemine bağlama vardır. Çok tanrılı bir dönemdir. Önem sıralarına göre birçok tanrı sıralanmıştır. Tüm ideolojilerde olduğu gibi mitoslarda içinde doğdukları toplumsal gerçekliğin bir ürünüdür. Mitoloji söylence denilerek bir tarafa bırakılmamalıdır. İnsanlığın binlerce yıllık bir düşünce tarzı incelenmeden toplumlar doğru çözülemez.
SÜMER MİTOLOJİSİ
Mitolojik düşünceyi Sümer rahipleri zigguratlarda yaratmışlardır. Sümerlerden sonra çıkarılan yeni mitolojiler Sümer mitolojisinin versiyonlarıdır. Sümer mitolojisinin kaynağında da neolitik Ana Tanrıça kültürü vardır. Rahipler, neolitik değerleri kendi sınıf çıkarları için kullanırken oldukça yaratıcıdırlar. Kendisinden önceki binlerce yıllık neolitik değerlerin içini boşaltarak, sınıf, devlet yapılarına göre yeniden şekillendirerek bencil yaklaşmışlardır. Bu nedenle Sümerlerin yarattıkları mitoloji, Ana Tanrıçanın komünal değerlerine karşı yeni erkek tanrıların yaratımını temsil eder. Mitos denilen destanların özünde Ana Tanrıçalığın yıkılması, yeni erkek tanrıların yaratımı temel konudur. Sümer rahipler, yeni tanrıları yaratırlarken kutsal, muhteşem, yaratıcı bir performans sağlamışlardır. Rahipler, tanrıların evreni ve dünyayı nasıl yarattıklarını, nasıl yönettiklerini sistemli anlatımlarla, söylemlerle yaptılar. Mitolojik düşünce bugün bile hala zihniyetimizdedir. Din, felsefe, bilim, edebiyat, sanat, siyaset, hukuk vb. kaynağında mitolojik düşünce vardır. Sümerler, mitolojileri yazılı hale getirmişlerdir. Bugün bilinen en eski yazılı mitolojik metin Gılgameş destandır. M.Ö. 3000 civarında yazıldığı sanılıyor. Gılgameş destanının Sümer metinlerinin yanı sıra Akad, Hurri, Hitit ve Asur’lardan kalma bölümleri de bulunmuştur. Gılgamış destanında Gılgamış Uruk’tan ne evi, ne anası ne de hiçbir bağı olan ve ne yaparsa yapsın onu izlemeye hazır elli gönüllü toplar. Babillerin Gılgamış destanı Sümer kökenlidir. Gılgamış destanının Sümer şiirinde Gılgamış’a 50 Uruk’lu eşlik eder. Oysa Babil versiyonunda sadece Enkidu eşlik eder. Sümer düşünüşüne göre; insanlar dünyada tanırsal istemi gerçekleştirirler. Her şey daha baştan tanrılarca öngörülmüş ya da düzenlenmiştir. Sümer mitolojisi, köleci sınıfın ideolojisidir. Bu nedenle tanrı-kul ayrımına dayalı mitolojik bir söylem vardır. Özünde yükselen egemen, efendi sınıfının güçlenmesidir. Mitoloji, bu sınıfın varlığını kutsal, ebedi kılma amacı vardır. Sümer mitolojik düşüncesinin temel biçimi bilmeye değil, inanmaya dayanır. İnanç boyutu olmasaydı köleci sistem meşrulaşmazdı. Sümer rahipleri, gökyüzüne bakarak yıldızların her gün tekrarlanan değişmez hareketlerini olduğu gibi yeryüzüne uyarlarlar. Bu değişmeyen statik bir düzendir. Ezeli, ebediyet inançları kaynağını bu gökyüzü uyarlamasından almaktadır. Mitoslar, ne kadar ozan, yazar, sanatçı varsa o kadar biçim almışlardır. Bu şekilde söylenceye dayandığı için kesinlik içermez. Bir yasa ya da tam bir din hükmü niteliğinde değildir. Mitolojinin katılaşmış hali dindir. Mitoslarda, Sümer’in çeşitli kentler arasındaki rekabetleri yansır. Tevrat ve İncil’deki tüm hikâyeler, kural ve kaideler kaynağını Sümer mitolojisinden alır. Sümer mitolojinde kimi tabletlerde peri, meleklerden ve cinlerden bahsedilir. İnanna’nın kimi yazılan tabletlere göre iki cin ile birlikte yeryüzüne çıkar. Sümerler sözlü halk geleneğini kendilerine kaynak ettiklerinden şiir dilini kullanmaya devam etmişlerdir. Ayrıca ejder öldürme motifi M.Ö 3000’lerde en önemli Sümer motiflerinden biridir.
MİTOLOJİDEKİ TANRI YARATIMI Sümer mitolojisinde, tanrılar yaratılır. Tanrıça kültürü ile tanrı kültürünün çatışması vardır. Sümerler, M.Ö 3000 yıllarında yüzlerce tanrıya sahiptirler. Bu yüzlerce tanrıdan en önemli olan dört tanesi gök tanrısı An, hava tanrısı Enlil, su tanrısı Enki ve büyük Ana Tanrıça Ninhursag’dır. Genellikle dördü tanrı listesinin başında yer alır ve önemli eylemleri birlikte yerine getiren bir grup olarak gösterilirdi. Tanrısal şölen ve toplantılarda başköşeye otururlardı. Yer, gök, hava, deniz, rüzgâr, kasırga, ay, yıldız, güneş, ırmak, dağ, ova, kent, devlet, hendek, kanal, tarla, kazma, tuğla kalıbı, saban vs. gibi oluşumların her birinden bir tanrı sorumluydu. Sümer tanrıları, görünmez, insan biçimli, insanüstü, ölümsüz varlıklardır. Göğü, hava, denizi, yeri yaratanlar yaratıcı tanrılardır. Sümerlerin bu tanrılara verdikleri yaratma teknikleri tüm Ortadoğu da temel inanç dogması haline gelir. Yazman ve şair olan yazarlarının temel amaçları tanrıları ve onların başarılarını övüp yüceltmekti. Başlangıçta tanrıçalar fazlayken giderek erkek tanrıların çokluğu dikkat çekicidir. Tanrıların insan biçimli olması hala güçlü olan neolitiğin insana dost, insan biçimli tanrıçalarından almaktadır. Fakat bu insan biçimli kez tanrılarda insan-kul ayrımına dayalı bir tanrı anlayışı vardır. Sümer rahiplerinin tanrı kavramına katkıları; insanları tanrı kulu yapmaları, tanrıları göğe yükselterek toplumun üstüne çıkarmaları ve doğanın temel kuvvetlerini tanrıya yüklemeleri şeklinde olmuştur. İnsanların kendini güçlendirdikleri, toplumsallığının yani kendi düzeylerinin göstergesi olan tanrılardan, insanı kul yapan yeni bir tanrı anlayışına varılması köklü bir zihinsel değişimdir. Tanrılar, insan biçimli olduklarından yemek yer, içer, evlenir, insan gibi giyinir, sevinir, öfkelenirler. Güçlü ya da zayıftırlar. Bir insan gibi algılansalar da insanüstü olmalarından dolayı bazen de insanların yapamayacağı kimi işleri onlar yapar. Sümer mitolojisinde yaratılan tanrılar, hükmeden, cezalandıran, toplumdan kopuk, dışarıdan gelen tanrılardır. Mitoslarda tanrıların evreni yarattıktan sonra yeryüzüne nasıl düzen getirdikleri anlatılır. Mitolojilerde tanrılar önce kentleri yapar, sonra insanları içine doldururlar. Bu insanları yönetmek için de krallar göndermişlerdir. Yapılan kazılarda ele geçen Sümer kral listesinde, kralların gökten gelmesi krallara meşruluk kazandırmaktadır. Yeni tanrıların zihniyette meşruluğu olmazsa başarma şansı yoktur. Sümer mitolojisinde, birçok mitos vardır. En temel olanları üç başlık altında toplayabiliriz;
- Dumuzi- İnanna mitosu
- Sümer yaratılış mitosu
- Sümer tufan mitosudur.
En önemli tanrıları: An, Enlil, Enki, Ninhursag’dır. An: Gök Tanrısıdır. Akad dilinde Anu’dur. Sümerler binlerce yıl An’a tapmışlardır. Zamanla üstünlüğünden çok şey yitirdi. Bu süreç içerinde güçlerinin çoğu tanrı Enlil’e geçti. An’ın esas tapınağı Uruk kent devletindedir.
Enlil: Hava Tanrısıdır. Aynı zamanda ilk kazma ve sapana biçim verendir. Bu nedenle Kazma Tanrısı olarak da bilinir. M.Ö 3000-2500’lerde bilinen en güçlü tanrıdır. Sümerlerde An panteonun başıyken M.Ö 2500’lerde ise Enlil panteonun başı olarak gözükür. Nippur’un koruyucu tanrısıdır. Enlil kimliğinde rahip kimliği ön plandadır. Bitkiler dünyası, sığırlar, tarım araçları, uygarlığın çeşitli araçları, Enlil’in buyrukları ile diğer küçük tanrılarca yaratılmış olsalar da asıl yaratan Enlil’dir.
Enki: Eridu tanrısıdır. Eridu da başlangıçta Ea adlı yerel bir tanrı vardı. Bu tanrı sonradan Sümerler Enki diyeceklerdi. Nippur’un en güçlü tanrısının karşısına giderek bu tanrı çıkarılacaktı. Su tanrısı olarak bilinir. Su, Sümer’lerde toprak kadar önemli bir olgudur. Giderek etkinliği artan, en yaratıcı, iş düzenleyici tanrıdır. Bu nedenle yönetici politik sınıfı simgeler. Kurnaz, uzlaşmacı, bilge tanrıdır. Kurnazlık anlamında tilki ve Enki arasında bir benzerlik vardır. Enki, tanrıların akıl hocalığını yapmıştır. Enlil’e bile akıl ve yol göstermeye cesaret etmesi politik sınıfın rahip sınıfından daha üstün bir statüye ulaştığını gösterir. Enki bir başka mitos da tıpkı Enlil gibi Sümer uygarlığı için yaptıkları anlatılır. Destanda Enki’nin yaptıkları abartılarak anlatılır. Enki, Kerpiç Tanrı Kabta’yı kazma ve kerpiç kalıbı işlerinin başına getirir. Yine temeller atar, evler kurar. Ovayı, bitki ve hayvanlarla doldurur. Ayrıca Enki, koyun ağılları ve ahırları kurup onları çoban-Tanrı-Dumuzi’nin yönetimine bırakır.
Ninhursag: Ninhursag, dağ bölgesi Tanrıçası olarak bilinir. Öncesi Yukarı Mezopotamya da Star’dır. Sonrasında İnanna olarak tasavvur edilmeye başlar. Ana Tanrıçalığın gücünü simgeler. Ninhursag bütün canlıların anası, Ana Tanrıça olarak kabul edilirdi. En güçlü Tanrı Enki bile İnanna’nın gücünün daha etkin olduğunu bilir. Bu nedenle İnanna ile çatışması uzlaşma ile sonuçlanır. İnanna uygarlığın icatları olan Me’lerini Enki’den büyük bir başarı ile geri almıştır. Uygarlık icatları olan Me’ler yazgı tabletleri olarak mitoslarda geçer. İnanna’nın Me’leri tabletlerde çalındığı ya da zorla ele geçirildiğinden bahsedilir. Bu Me’lere sahip olan Tanrı evrenin düzenini denetleme gücünü eline geçirmiş oluyor. Sümer mitolojisinde geçen Tanrıça Ninmah (yüce kraliçe), Ninlil, Nammu, Nintu isimleri İnanna’nın diğer adlarıdır. Ninmah, Ulu Hatun anlamındayken Nintu ise Doğuran Hatun anlamındadır.
Sümer Yaratılış Mitolojisi: Nammu; Gök’ü ve Yer’i doğuran “Ana Tanrıça”dır. Nammu adını, evrenin yaratıldığı sudan alır. Gök; An’dır (Tanrı). Yer: Ki’dir (Tanrıça). Bu ikisinin birleşmesinden Enlil (Hava Tanrı) doğar. Enlil, Yer ile Gök’ü birbirinden ayırır. Gök, Güneş Tanrısı Uttu ve Ay Tanrısı Nanna tarafından aydınlatılması sağlandıktan sonra bu kez yıldızlar yaratılır. Kentler, tapınaklar yaratıldıktan sonra insan yaratılır.
İnsanın Yaratımı Mitolojisi: Tanrı Ea (Enki)’nin önerisiyle bu görev Enlil’e verilir. Bir Sümer mitolojisinde insanların tanrıların dışkılarından yaratıldığından bahsedilir. Bir diğer insanı yaratılış mitosu ise insanlar balçıktan yaratılır. Yaratılan insan akıl ve bedence çelimsizdir. İbranice Enoş sözcüğü, hasta-zayıf insan anlamdadır. İnsanlar, tanrılara hizmet etme için yaratılmıştır. Bu çok net ve açık olarak konulmuştur. Mitos da bahsedildiğine göre tanrılar çalışmaktan yorulunca kendileri için yiyecek ve giysi bulmaları için insanları yaratmıştır. Enlil tarafından daha önceleri iki küçük tanrı olan Sığır Tanrı –Laher- ve Tahıl Tanrıça Aşnan, tanrılara yiyecek ve giyecek sağlamaları amacıyla yaratılır. Ama bu iki tanrı sarhoş olup birbirleriyle kavga etmeye başlayınca asıl görevlerini unuturlar. Tanrılar yiyeceksiz ve giysisiz kalırlar. Buna bir çare olarak insan yaratılır.
Dumuzi (Çoban Tanrı)-Enkimdu (Çiftçi Tanrı) Mitosu: Bu her iki tanrı İnanna’nın yardımcısı ya da onunla evlenmek için birbiriyle yarış içine girerler. Bu İnanna’nın hala güçlü olduğunu gösterir.
Dumuzi-İnanna Mitosu: İnanna’nın yeraltına inişini anlatır. Bu mitos da Dumuzi kışları yer altına iner, baharda ise yeryüzüne çıkar. Dumuzi’nin yeryüzüne çıktığı bahar aylarında toprak bereketlenir, bayram coşkusunda kutlanır. Dumuzi’nin yeraltına ölüler diyarına gönderilişi ile Mesih benzerliği vardır.
Sümer Tufan Mitolojisi: İnsanlığın bir tufan ile yok ediliş mitosu yaygın bir mitostur. Tevrat’taki Nuh tufanın ilk kaynağı Sümer’dedir. Tanrıların toplanıp tüm insanları yok etmeye karar vermeleriyle tufan başlar. Ziusudra, Sümer’deki tufan kahramanıdır.
Kadının Yaratımı Mitosu: Sümer mitoslarının birinde ise kadın erkeğin kaburgasından yaratıldığı anlatılır. Havva’nın Adem’in kaburgasından yaratıldığı tasarımı kaynağını Sümer’den alır. Havva, İbranice “yaşatan hatun” anlamındadır. Kaburga Enki’nin hasta organlarından biridir. ‘-Ti’ eki Sümerce de kaburga anlamındadır. Mitoloji de Nin-ti adında (kaburga kemiğinin hanımı anlamına) Tanrıça Enki’nin hasta olan kaburga kemiğini iyileştirmek amaçlı İnanna tarafından yaratılmıştır.
Cennet-Cehennem kavramları Sümer mitolojisinde yaratılmıştır. Cennetten kovulma kavramı o döneme aittir. Cennet-cehennem kavramı, tanrı-insan ayrımı aslında sınıf ayrımını gösterir. İnsanın cennetten kovulması ise, insanın sonsuza dek tanrının egemenliğine terk edildiği, insanın doğuştan suçlu, kirli olduğu anlamına gelir. Dilmum, Sümer’deki ilk cennet tasarımıdır.
AKAD-BABİL-ASUR MİTOLOJİLERİ Bu mitolojilerin çoğunun malzemesi Sümer mitolojisine dayanmaktadır. Sümer’in yarı yarıya tanrıça panteonu giderek azalmıştır. Tanrıların giderek güçlendiği çok belirgindir. Sümerce tanrı ve tanrıça isimleri Sami isimlidir. Buna göre Akadça isimler şunlardır; -An, Anu’dur. -İnanna, İştar’dır. -Enlil ya da Enki, Marduk’dur. -Enlil-Dumuzi, Tammuz’dur. -Ay Tanrı Nanna, Sim’dir. -Güneş Tanrısı Uttu, Şamaş’dır. Marduk; giderek en çok güçlenen tanrıdır. Enki’nin oğludur. Babil kenti Hammurabi döneminde krallığın merkezidir. Babil’in en önemli tanrısı ise Marduk’tur.
Babil Yaratılış Destanı (Enuma Eliş): Sümerlerdeki Enlil’in başrolü bu kez Babil’de Marduk’a verilir. Bu destanın M.Ö. 2000’de yazıldığı düşünülüyor. Bu dönem Babil’in egemen olduğu dönemdir. Bu destanda da Marduk, insanlara, tanrılara hizmet etme görevini verir. Destan, Marduk’un üstünlüğünü anlatır. Marduk, Tiamat’ı Babil’de en üstün konuma gelmek için öldürür. Tiamat’a karşı korkunç bir ideolojik söylem, saldırı söz konusudur. O artık korkunç bir cadıdır ve parçalanması gerekir. Marduk-Tiamat savaşında Marduk, Tiamat’a öldürücü darbeyi vurur. Tanrıça Tiamat’ı ikiye böler. Bir parçasından Gök, diğer parçasından ise Yer’i yaratır. Ondan sonra bitki ve hayvanları yaratır. En sonunda ise insan yaratılır. Tiamat’ın öldürülüşünden sonra Marduk artık diğer tanrılarca Gök’e çıkartılır. Böylelikle en büyük yetkiyi alır. Marduk’un 50 büyük adı vardır. Marduk ile tek tanrı fikri başlar. Teklik kavramı giderek zihniyetlerde yer edinmeye başlar. Tiamat’ın öldürüşü ile beraber tanrıçalar çağına son verilmiş olur. Artık kadının köleleştirilmesi tamamlanmıştır. Babil kralları, bu süreçten sonra kadınları diri diri toprağa gömerler. Sümerlerdeki Dumuzi- İnanna mitosu, Babil’de İştar’ın yeraltına inişi şeklinde biçimlenir.
ASUR MİTOLOJİSİ Asur tanrıların birçoğu daha önce Babil’de tapınılan tanrılardır. Asur’a özgü çok az mitosa rastlanılır. Burada Marduk, Aşur olmuştur
HURRİ MİTOLOJİSİ Sümer kent devletleri çıktıktan sonra yeni köleci toplumun maddi manevi değerlerinin ilk gittiği yer Hurri ülkesidir. Ana Tanrıça burada Hepat’tır. Enki, Teşup’tur.
HİTİT MİTOLOJİ Hititler, Hurri üzerinden Sümer’in mitolojisini almışlardır. Hurrilerin birçok tanrı ve tanrıçalarına tapmışlardır. Hatta isimlerini bile değiştirmemişlerdir. Hititlerde de Teşup-Hepat ve Kumarbi en bilinen tanrılardır.
GREK MİTOLOJİSİ M.Ö. 1500’de oluşturulan bir mitolojidir. Son mitolojik kültürü temsil eder. Grek mitolojisi, Sümer’in üçüncü versiyonudur. Olimpos tanrıları oldukça gecikmiş tanrılardır. Marduk, Zeus’tur. İnanna ise Afrodit’tir. Grek mitolojisi çok karmaşık bir mitolojidir. Grek yarımadası dört koldan beslenmesi bu karmaşık mitolojik örgünün temel nedenidir. Ataerkil değerler çok belirgindir. Ve tanrıları oldukça insan yüzlüdür.
MISIR MİTOLOJİ En büyük tanrıları güneş tanrısı RA’dır. İsis-Osiris ve Horus bilinen en büyük tanrılarıdır. İnsanı köleleştirmede Mısır mitolojisinin de belirgin rolü vardır. Firavun mezarı olarak bilinen piramitler, insanın köleliğini en iyi gösteren örneklerdir. Sümer mitolojisi kadar zengin bir mitolojik yapıları yoktur. Osiris öldükten sonra Horus olarak yeryüzüne döner. Bu döngü Mısır mitolojisinin temelidir. Bundan dolayı yeniden dünyaya gelme anlayışları vardır. Ve mumyacılık bu anlayıştan kaynağını alır.
MİTOLOJİK ZİHNİYETİN ETKİLERİ VE SONUÇLARI En başta Ana Tanrıça kültürü yıkılmıştır. Köleci zihniyet geliştirilmiştir. Uygarlığın sınıf ve cinsiyet köleliğine dayalı devlet yapılanması meşrulaştırılmıştır. Sınıf aklı gelişmiştir. Bu nedenle mitolojiye, analitik zekânın en büyük çıkışıdır denilebilir. Kul yaratmaktan kaynaklı insanın iradesi bastırılmıştır. Her şey egemenler için, her şey tanrı için olmuştur. Bu zihniyet, insanın zihniyetini paramparça etmiştir. En büyük zihin çarpıklaştırılması, anlam kaybı bu dönemde yaşandı. İnsanlar çocuklar gibi kandırıldı. Yalana dayalı bir zihniyet meşrulaştırıldı. İnsan, en büyük aşağılanmaya uğradı. İnsanların bir canı olduğu bile göz ardı edildi. Tanrı-kralın ölümü ardından tüm mahiyetiyle birlikte diri diri toprağa gömülme töreninde olduğu gibi insanlar tanrıların, kralların bir uzvu olarak görüldü. İnsanların zihinlerinde korkutucu, cezalandırıcı tanrılar egemen kılındı. Bu mitolojik zihniyet doğaya yabancılaşmayı getirdi. Emek, dayanışma, çalışma artık hor görülür oldu. Gasp, çalma yükselen yeni değer oldu. Dogmatik zihniyet gelişti. Tüm dogmaların temelinde Sümer düşünce yapısı vardır. Dogmatik düşüncenin yanı sıra kadercilik de gelişmeye başladı. Bu kadercilik anlayışıyla birlikte artık “her şey önceden belirlendiğine göre ne düşünmeye, ne de herhangi bir hareket etmeye gerek yoktur” mantığı binlerce yıldır insanlığı etkilemeye devam etmektedir. Sitem en büyük gücünü dogmatizmden ve kaderciliğe teslim olmuş bu zihniyetten almaktadır. Mitolojik düşüncenin binlerce yıl etkin olmasının ardında bu gerçeklik vardır.
Akademi Ders Notları


