Kadınlar olarak var oluşumuzu daha iyi değerlendirmeliyiz. Cins mücadelesini iki boyutta değerlendirmeliyiz. Birincisi cins mücadelesinin amaçları, ikincisi ise cins mücadelesinin yöntemleridir. Cins mücadelesinde çıkan sorunları tespit edersek çözümünü de bulabiliriz. Kadının özgürlüğünde toplumun özgürlüğü gelişecek.
Bu yüzden toplumsal sorunların çözümünde kadının rolü belirgindir. Erkek egemen zihniyete karşı büyük bir mücadele vererek onları yeniden oluşturabiliriz. Bu dersin diğer bir anlamıda ‘neden cins mücadelesinin kadının kimliği ekseninde’ olmasıdır. Bu dersi 3-4 aşamada değerlendirip tartışmalıyız. İlk başta cins çelişkisi nedir, aslında çelişki nedir bu başlıkla başlayabiliriz. Doğada kadın ve erkek varlığın kanunudur. Doğanın kanununda gelişmiş, klasik diye adlandırma yoktur. Kadın ve erkeğin farkı sadece biyolojiktir. Bilim iktidarın baskısı altındadır. Bu yüzden bilim kadının doğasında duygusallık ve güçsüzlük olduğunu öne sürer. Ve bununla birlikte kadın sistemde pasifleşir, varlığını oluşturamaz. Ve aynı zamanda bilim erkeğin doğasında ‘şiddet hormonu var ve bu yüzden aktif ve çözümcüdür’ diye yorumlar. Bu kesinlikle bilimsel bir gerçeklik değildir. İktidar kendi çıkarlarına göre bilime yön verir ve istediğini söyletir. Kadın ve erkek biyolojisindeki farklılık doğaldır, yani olması gerekendir, ama sistem bu farklılığı kadının zayıflığı olarak görür. Kadın ve erkeğin arasındaki çelişkiyi oluşturan iktidardır. İktidar kadın eksik olduğunun ve erkeğinde güçlü olduğunu öne sürerek, çelişki oluşturup büyük anlayışlara yer verir. Cins çelişkisi, gerçekliğin yerinde olmayan bir müdahaledir. Cins çelişkisi, cins mücadelesinin kimliğine bir saldırıdır. İlk insanlığın oluşumunda bu sorunlar yoktu, bunların en somut örneği Neolitik dönemde, tanrıçalar döneminde görüldü. Neolitik toplumda cins çelişkisi yoktu, kadın belirgin ve oluşturucuydu. Cins mücadelesinde çelişki oluşturmak için iktidar zihniyetin tarafından kadının kutsallığına saldırı gelişti. Erkekler cins mücadelesindeki çıkan sorunları kendi üzerine almayıp, sadece kadınları köle olarak tanımlarlar. Aslında erkekte köledir. İktidar zihniyeti bulaşıcı bir hastalıktır. Erkeği kendi özünden çıkarttırarak iktidar zihniyete mahkûm etmiştir. Neolitik dönemde erkek kendi özüyle yaşamış, ama iktidar erkeği yanına çekerek büyük bir köleliğe mahkûm etmiştir. İktidarın beyninde beş bin yılık bir zihniyet yatıyor. Kadınlar üzerindeki saldırıyı bir zihniyet olarak değerlendiriyoruz. Bu bir iktidar zihniyetidir. İktidarın oluşumuyla insanların arasında büyük bir uyumsuzluk oluştu. Bilinçli bir şekilde kadına saldırı var, bilinçli bir şekilde iktidar zihniyeti oluşturdular. Kadının düşürülüşüyle, toplumun değerlerine saldırmayı hedeflediler. İnsan olarak var oluşunu yaşayamamanın sebebi iktidardır. İktidar kendi zihniyetiyle birlikte kendi alanını da genişletti. İktidar zihniyeti doğalığında gelişmedi, büyük bir amaç ve hedefle insanlığın değerlerine el uzatmakla gelişti. Aslında kadının köleliğiyle toplum düşürülmek isteniliyor. Kadının düşürülmesi, erkeğin düşürülmesidir. Beş bin yıldır bu durum değişmedi, bu sorun sadece Kürt kadınlarını ilgilendirmiyor, bu sorun dünyada ki bütün kadınları da ilgilendiriyor. Her çıkan sistem kendi çıkarları doğrultusunda kadına ve topluma şekil vermek istedi. Kapitalizmin çıkışıyla kadının sorunu gizlendi ve kadın bir nesne haline getirerek kadının özgür olduğunu iddia ettiler. Kadının vücudunu reklam olarak kullanarak aslında kadını parçalara böldüler. Beş bin yıllık zihniyet kadın şahsında toplumun değerlerine saldırıyor. Cins çelişkisini sadece bugünden ele alarak değerlendirmemek gerek, kadının bu aşamaya gelişine kadar değerlendirmeliyiz. Kadın ve erkek arasındaki dengenin bozulmasını iyi analiz etmeliyiz. Kökten bir radikal yaklaşımla iktidarcı zihniyetle savaşmalıyız. Tarihi bir bütünen ele almalıyız. Sadece bir kısmını ele alırsak doğru bir sonuç çıkaramayız. Beş bin yıllık zihniyet bugün toplumda geleneğini hala sürdürmektedir. Özgürlük perspektifimizi net bir şekilde ortaya koyarsak, mücadelemiz o doğrultuda yön bulur. Bazıları sınıf çelişkisi ortadan kalkarsa kadın özgürleşir diyor, bir erkeğin işçi ya da memur olması hiçbir şeyi değiştirmiyor; eğer hala o iktidar zihniyeti taşıyorsa. Memur ya da işçi olmanın kadının özgürleşmesiyle alakası yoktur. Kadın yaşamın rengini değiştirecek ve yaşamı anlamlandıracak ve bunun temel yolu özgürlüğü anlamaktır. Özgürlük aşama aşamadır. İlk aşama kadının özgürlüğüdür. Aslında bütün aşamalar birbirine bağlıdır. Bir kadın olarak sadece marjinal davranıp kendini özgürlüğümüzle mücadele etmek doğru değildir, kendi özgürlüğümüzle beraber toplumun özgürlüğüyle de mücadele etmeliyiz. Cins çelişkisini tanımak bizi gerçekliğimizle buluşturuyor. Önderlik insanlığının ‘ben kimim?’ sorusuyla cevabını bulacağını söyledi. İnsanlık ben kimim sorusuna cevap bulursa, özgürlüğe yakınlaşır. Önderlik değerlendirmesiyle felsefeyi bir kez daha canlandırdı. Ben kimim sorusu tekniki değil felsefi bir cevap ve cevaplanması gerekir. Ben kimim sorusu kişisel bir soru değildir, öz kimliğine kavuşmanın sorusudur. Önderlik Özgürlük Sosyolojisi savunmasında ‘yakalandığımda, uygarlık güçleri yaşamı bana daraltıp sorunları kişisel olarak ele almak istedi. Bu yanlış bir yaklaşımdı. Beni toplumumdan kopartıp, kişisel olarak ele almaları iktidar zihniyetinin bir yöntemidir. Ben onların oyunlarını boşa çıkardım. Benim cevabım ben kimim sorusu oldu.’ diye değerlendirmişti. Uygarlık en çok gerçekliği saklıyor. Ben kimim basit bir soru gibi gözüküyor. Ama aslında zor bir soru, kendini tanımakla, geçmişini, tarihini tanımakla bu soruyu en iyi şekilde cevaplandırabiliriz. Ben kimim sorusunda hem kendini tanımak ve hem kadına karşı geliştiren yaklaşımları tanıyabiliriz. Bilinç olmasa kadın özgürlüğünün sorununu kökten çözümlemede eksik kalırız. Kadının bilincine büyük bir saldırı var. Bu saldırılar karşısında kadın dimdik durmalı. İktidar ve kapitalist sistemin gelişmesiyle toplumu bataklığa sürüklediler. Kapitalist sistem kadınını nesneleştirerek, kadının özgürlüğünü savundu. Aslında özgürlük adı altında kadını reklam aracı yaptı. Bununla bağlantılı birkaç örnek verebiliriz. Örneğin bir arabanın tanıtımında niye kadının boy boy fotoğrafları veriliyor. Bu bir sapmadır. Kadınlar bunun farkına varmalı. Mücadeleci olmalı, bu yanılgılı zihniyete karşı örgütlenmeli. Kadının dışlayan bir zihniyet insanlıktan çıkmış bir zihniyetir. Kadınlar kendini bilinçlendirerek, örgütleyerek en büyük cevabı vermeli. Devam edecek


