ŞEHÎD MAZLUM TEKMAN
KADIN ÖZGÜRLÜK HARAKETİNDEKİ TÜM YOLDAŞLARA
Değerli yoldaşlar; Kadının cinsel bir metaya dönüştürüldüğü, cinsiyetçi toplum anlayışının egemen olduğu günümüz dünyasında, özgürlük dağlarında yitirilmiş kadının özünü arıyorsunuz. Kadın yitirdiği dünyasına sizin özgürlük adımlarınızla ulaşmaya çabalıyor. Özgürlük için kadın hareketimizin gösterdiği fedakârlık ve dirayetçi duruş dünya kadınının mücadele azmi olacaktır. Kazanmanız sadece ezilen bir cinsin kazanması değil, aynı zamanda bir toplumun da kazanması anlamına gelmektedir. Kadının tarihi aslında mini bir Ortadoğu, mini bir ezilenlerin tarihidir. Tarihteki ezilen sınıf ve cins sömürüsündeki paralellik bunun göstergesidir. Toplumsal tarihimizin, bölgesel tarihimizin bir sonucu olarak bizler sistemin bize yüklediği mantığı pek erken kıramadık. Egemenliğin genleri şu ya da bu düzeyde her Kürt erkeğine, Ortadoğu erkeğine bulaştı. Bunu PKK önderliğiyle biraz kırmaya başladık. Özgürlüğe eşitlikten gidilir, özgürlüğü eşit olanların beyni ve yüreği yaratır anlayışını yeni yeni anlamaya çalışıyoruz. Bundan dolayıdır ki, özgürlüğü temel bir ihtiyaç olarak algılıyoruz. Özgürlüğe en çok ihtiyacı olan, onu herkesten daha çok aramalıdır. Bu anlamda biz Kürt halkının oğulları ve kızları olarak herkesten daha çok özgürlüğün arayışçısı olmalıyız. Zira özgürlüğünü yitiren ister toplum olsun, ister birey olsun son tahlilde insan olma vasfının en önemli özelliğini yitirmekten kendini kurtaramaz. Değerli yoldaşlar; Özgürlüğümüz üzerindeki tehdit kalkmış değildir. Her zamankinden daha ince ve sinsi yöntemlerle bu tehdit devam etmektedir. Bunlar karşısında bizden beklenen beyin ve yürek gücümüzü açmak, tavizsiz bir özgürlük savaşçısı olmaktır. Özgürlük uğruna her şeyini adayanların, kazandığı, elde ettiği bir hazinedir. Biz de eğer onu tutku düzeyinde arzularsak onunla buluşan bizler oluruz. Yaşamda her şeyin bir bedeli vardır. Özgürlüğün de bir bedeli vardır. Bu bedeli göze alacak yürek, beyin ve duygu gücünü yakaladığımızda özgürlüğe bir adım daha yaklaşmış oluruz. Önemli olan istemek ve sıradanlığı aşmaktır. Sıradanlık aşıldı mı duyguda yücelme, düşüncede büyüme, kişilikte ve arayışta yücelme peşi sıra gelecektir. Sıradan bir insana bile nasıl bir yaşam diye sorulduğunda, onurluca bir yaşam diyecektir. Onur da ancak özgürlükte olur. Zira özgürlüğünü yitirenin onurundan bahsetmek büyük bir yanlış olacaktır. Değerli yoldaşlar; Özgürlüğün bir diğer ölçütü de, egemen yanlarımızdan sıyrılma çabamızda kendini göstermelidir. Egemenlik anlayışını ve özgürlük olgusunu doğru yorumladığımızda, egemen yanlarımıza savaş açtığımızda doğrultunun önemli bir kısmını elde etmişiz demektir. Ama bu konuda dezavantajımız, eksik kalan yönlerimiz vardır. Her şeyden önce anlama devrimini tam gerçekleştirmiş değiliz. Kadını doğru anlama, tanıma noktasında da yetersiz kalan yönlerimiz vardır. Zira anlamak için yüksek kalitede beyin ve yürek gücü gereklidir. Egemen tarih anlayışının karakterimize işlediği yaşam ve olguyu erkekçe yorumlama anlayışı, beraberinde doğru anlama gücünden bizleri uzaklaştırıyordu. Ezilen sınıfı, cinsi, toplumu anlamak için her şeyden önce egemen tarihin genlerimize ve bilincimize işlediği egemen erkek anlayışlarından, bakış açısından boşanmak gerekir. Bunu tam başarmış değiliz. Böyle olduğu sürece özgürlük savaşçılığımızın bir yanı hep eksik kalacaktır. Ama şunu da büyük bir gururla söyleyebilirim ki, bu mantıktan bakış açısından boşanmak için büyük bir kararlılığım ve inancım olmuştur. Bu sonuca sadece devrimci olduğum için değil, insan olmanın bir gereği olarak vardığımı belirtmeliyim. Zira doğrulara ve güzelliklere yönelmek devrimci kimliği taşımanın gerekliliği olduğu kadar, insani kimliği taşımanın gerekliliği olarak da anlaşılmalı ve bu doğrular uygulanmalıdır. Yaşamda özgürlüğe mutlak sınırlar çizemeyiz. Onu kalıplarla ifade etmek fazla gerçekçi değildir. Mutlak sınırlar çizmek böyle bir olguyu gerçekleşebilir pozisyonuna sokmak onu bir anlamda, bir yerde nokta koyarak bitirmek olacaktır. Bir şeyi bitirmek de felsefik olarak yok etme anlamına gelir. Bu anlamda özgürlük anlayışına kesin sınırlar koyamayız. Çünkü özgürlüğün kendisi yakalanılan değil, yaşanılan bir olgudur. O yakalanmaz ancak yaşanılır. Özgürlük aslında bir doğrultu ve çizgi olayıdır. Bu doğrultuya, bu çizgiye girdiğimiz oranda özgürlüğü parça parça solumuş oluruz. Bu noktada elbette çizgimiz ve doğrultumuz özgürlük şehitlerimizin çizgisidir, doğrultusudur. Bu anlamda Şehit Beritan Yoldaş bu doğrultuyu özgür kadın rengiyle bir daha işlemiş, özgür yaşam çizgisini kendisinde somutlaştırmıştır. Bir erkek olarak Şehit Beritan çizgisinde yürümeyi, o çizginin emireri, hizmetçisi olmayı kendi açımdan bir onur olarak görüyorum. Bunu kendi açımdan kadınla doğru bir dostluğun ve yoldaşlığın mütevazı bir tavrı olarak değerlendiriyorum. Bu çizgiye layık olursam ne mutlu bana. (Ş. DENGTAV) Sizinle olan bu yolculukta neler öğrendiğimi soracak olursanız? Öncelikle insan olmanın güzelliğini öğrendim. İnsanlığın bu güne kadar neler kaybettiğini kazandıklarıma baktığımda fark ettim. Onurlu yaşamanın ne demek olduğunu öğrendim. Uçsuz bucaksız dağlarda özgürce yaşamanın ne olduğunu öğrendim. Binlerce kahramanla yürümenin, koşmanın, paylaşmanın, sohbetin zevkini yaşayarak öğrendim. Kendini insanlığa ve halkına adayanların yüzlerindeki mutlu tebessümün anlamını öğrendim. Düşman karşısında teslim olmayanların yüreklerindeki cesaretin ne anlama geldiğini öğrendim. Binlerce yiğit savaşçının yüreklerinin ne kadar büyük olduğunu öğrendim. Kadının özgürlük yolunda adım adım ilerlerken, savaşırken güzelleşmesinin sırlarıyla tanıştım. (Ş. SİNCER KATO) Cins bilinci mutlaka bilince çıkarılması gereken konudur. Bunu tanımlamak için çok kapsamlı çözümleme gerektiği gibi, kişinin irade, güç ve kendini tanımasıyla da bağlantılıdır. Çok fazla açma gereği duymuyorum. Ancak bazı kalın hatlarda olsa insan açabilir. Baştan sistemi tarihten günümüze kadar bilmemiz gerekiyor. Kendini nasıl yaşattı, nasıl bir toplum şekillenmesi aldı. O toplum onu neyle ve nasıl bugünlere getirdi. Toplumun kültür, ahlak düzeyi nedir? Kendi içinde oluşturduğu aile şekillenmesi ve aile içi ilişki tarzı, eğitim sistemi sonuçta cins bilincinden yoksun bir toplumdan geliyoruz. Örgüt içinde cins bilincini elde etmeye çalışıyorum. Bunun içinde sistemi, aileyi, toplumu ve kendimi bu konuda tanımaya çalışıyorum.
Devam Edecek...


