Demokratik Batı Tarihi: 1_Atina Demokrasisi: MÖ.500’li yıllarda kölecilik en ağır bir dönemi yaşamaktadır, fakat anacıl kültür buraya da geçmiştir. Özde toplumda hakim olan inanç, Zerdüşt inancıdır fakat hem kölecilik hem de demokrasi bir arada yaşanmaktadır.
Doğrudan demokrasi uygulamak istiyorlar fakat geliştirdikleri yöntem herkesi kapsamamaktadır. Onların demokrasi kavramında kadın ve kölelere yer yoktur. Demokrasileri yalnızca Atinalı erkekleri kapsamına almıştır, kadını yurttaş olarak görmemişlerdir. İlk meclis yapılanması burada görülmektedir. Fakat bu demokrasi de bir deneme olarak kalıyor ve ataerkil uygarlık aşılamıyor ama kölelik biraz yumuşatılıyor. 2-Roma Dönemi: Yunanistan demokrasisinin daha genişlemiş halidir, daha sonra cumhuriyete dönüşüyor. Cumhuriyet ve demokrasi aynı şeyler değildir, devletin yönetim biçimidir. Tabi demokratik uygarlık tarihine birçok katkısı oluyor. Burada danışma meclisi ve halk meclisi olarak 2 meclis var. Halklar meclisine 500’ler meclisi denilir. Hem krallık ve imparatorluk var hem de demokrasi var. Danışma meclisi de belli bir düzeyde söz sahibidir, halk meclisinin de bir önemi vardır ama danışma meclisi kadar sözü geçerli değildir. Hukuk çok gelişiyor, yazı, alfabe vb. gelişmeler yaşanıyor. Tabi öte yandan iktidarın emperyal uygulamaları da devam etmektedir. Zaten bu çatışmaların sonucunda Roma 2 parçaya ayrılıyor. 3- 1640-1688 İngiltere Devrimi: Cronvel’in öncülüğünde gelişir. Devrimi gerçekleştiren kesim köylü ve ezilen sınıf tabanlıdır. Kraliyet köylerin üzerine gidip hem asker topluyor hem de mahsüllere el koyuyor, vergi alıyor. Cronvel öncülüğünde buna karşı isyan gelişiyor. Büyük bir isyandır, Kral öldürülüyor ve krallık ele geçiriliyor. Demokratik bir belge ilan ediyorlar. Cronvel öldürülüp burjuvazi karekteri bu devrimi zapt ediyor zaten en sonunda iktidara teslim oluyor. 4- Amerika Devrimi 1776: Thomes Cfersen, halk hareketini örgütleyip krallığa karşı çıkıyor, insan hakları beyannameleri vardır. Komünal, demokratik ve toplumsal bir devrimdir. Burjuva bu devrime el atıyor ve George Washington Amerika kralı oluyor. 1879 Fransa Devrimi var.Önderlik Fransa devrimi için ‘devrim içerisinde karşı devrim yapıldı’ değerlendirmesini yapıyor. Devrim ulus-devletle sonuçlandı oysa ki esasen devlete karşı çıkılmıştı. 5- Paris Komünü 18 Mart 1871, önemli bir demokrasi denemesidir. 71 gün boyunca halk Paris’te komün komün krallığa karşı direniyor. Bu direnişe anarşist ve sosyalistler katılıyor. Barikatlar kuruluyor ve silahlı direniş de gelişiyor ama tarzları öz savunmadır. Çok önemli bir deneyimdir. Tabi daha sonra Fransa merkezi otoritesi bu direnişi bertaraf ediyor. 17 ekim 1917 Sovyet Devrimi Lenin öncülüğünde Rusya’da gelişiyor. Marksist teori burada pratiğe geçiriliyor, Bolşevik devrimi de deniliyor. Çoğunlukla işçi sınıfının rengi görünmektedir bir proleterya devrimidir. Lenin’den sonra devrim yavaş yavaş çöküyor. 90’lı yıllarda tam kapitalizme dönüşüyor. 1848 İşçi Devrimi var yine 68 Kuşağı direnişleri var. Örnekler arttırılabilir fakat biz konumuz açısından çok kısaca değerlendirdik ve Demokratik Modernite direnişine dahil edilebilecek bazı dönemleri ele aldık. Ekolojik, gençlik hareketleri, kültür hareketi, ulusal kurtuluş hareketleri ve anarşizm bu kapsamda ele alınabilir. Önderlik savunmasının bu bölümünde bir taslak oluşturarak bize demokratik değerlerin hiçbir dönemde yok olmadığını anlatmak istemektedir. Demokratik uygarlık günümüze kadar ulaşmışsa bu direnişler sayesindedir. Bütün coğrafyalarda halk hiçbir zaman direnişsiz kalmamıştır yani tarihte demokratik uygarlık direnişleri sürekli olmuştur. Sokrates, Mani, Zerdüşt vb. filozof ve bilgeler, demokratik modernite değerleridir. Yine uygarlık karşısında sürekli savaşan kabileler var. Mesela Dor kabilesi Roma’nın yıkılışında en büyük etkiye sahip kabiledir denilir, İskit kabilesi var yine, yani örnekler çoğaltılabilinir. Demokratik Modernitenin üç ayağa dayandığını ve bu ayakların kapitalist modernitede neye alternatif olduğunu söylemiştik. Bu konuda ek olarak birkaç nokta belirtelim. 1_Sanayi_Eko-endüstriyel toplum 2_Kapitalizm_ Ahlaki ve politik toplum 3_Ulus devlet_ Demokratik Konfederal Sistem Demokratik Modernite, Ahlaki ve Politik Toplum: Demokratik bir toplumdur, toplum için iyi ve güzel olanı yaratma peşindedir. Ahlak, toplum için iyi ve güzel olanın tespit edilmesidir, bunun icra edilmesi de politikadır. Burada ahlaki ilkeler hukuki kanunlar gibi değildir, tersine toplumun her ferdinin kendinde özümsediği ilkelerdir. Vicdani bir toplumdur ve toplumun tüm ferdlerini düşünür. Kendisini dillendiren ve seslendiren bir toplum. Özgürdür, canlı ve üretkendir, kendi sorunları çözebilen, kendisi için karar verip birlikte yaşama iradesini gösteren toplumdur. Komünal ve paylaşımcıdır, kadın felsefesiyle şekillenip kadın rengini taşır. Sınıf ayrımı yoktur. Her şeyden önce bilinçli bir toplumdur. Bir toplumda verilen her emeğin kendine döneceğini bilme bilincinin yaratılması çok önemlidir. Önderlik her zaman toplumda müthiş bir demokrasi zemini olduğunu ve toplumsal akla güvenmek gerektiğini söyler. Gerillada oluşan komünal ve ahlaki yaşam kültürünü topluma da taşırmak gerek. PKK de insan değerini yükselten birçok değer var, insan iradesini ortaya çıkartır. Gerilla yaşamında ahlaki ve politik bir yaşam söz konusudur. Bunu derinleştirip topluma taşırmak için ilk başta zihniyet değişiminin yaratılması gerekir. Yalnızca sistemimizi kurar fakat bunun yanında ahlaki ve politik zihniyeti yaşatmazsak sistemimiz içi boş bir kalıptan öteye gidemez. Demokratik konfederal sistemde farklı yapılanmalar bir arada yaşayacak bu farklılıkları birbirine bağlayan ilke ahlaki ve politik ilkeler olacaktır. Ahlaki ve politik toplumda gönüllülük esastır. Birileri dışarıdan bir işi dayatmaz önemli olan insanın kendi yaşamına karşı kendini sorumlu görmesidir. Kendi kendini ifade edebilen toplumlar en ideal toplumlardır. Örneğin Kürt toplumu son 40 yılı düşünmezsek, o kadar trajediler yaşamasına rağmen kendini ifade etmekten çok acizdirler. Bu konuda da en iyi kendini ifade eden toplum Yahudi toplumudur. Halbuki sadece Dersim de ya da Geliye Zilan da yaşananlar bir Yahudi katliamı kadardır ama bunları ifade etmekte çok zayıfız. İşte ahlaki ve politik toplum kendi dili olup kendini ifade edbilen toplumdur. Eko_Endüstriyel Toplum: Bu boyutta ekonomi toplumun kendi elinde olmalıdır. Ekonomi tekelleştirilmemeli. Bu boyutlarda toplumun bilinçlenmesi ve ikna olması çok önemlidir. Ekolojik temelde bir endüstriyalizmi alabilir. Kapitalist sistemde endüstriyalizm tekelleşip topluma büyük zararlar veriyor. Birinci ve ikinci doğanın bir ahenk içinde yaşamasıdır. Geliştireceğimiz ekonomi ve endüstri birinci ve ikinci doğaya zarar vermemelidir, bu ilkesel ve ahlaki düzeyde tüm topluma özümsetilmelidir. Toplum temel ihtiyaçlarını kendisi tespit edip ve buna uygun bir üretim sağlamalıdır. Eko-endüstriyel toplumda tüketimin önünü almak çok önemlidir, şimdi kar-sermaye sistemi için toplumun ihtiyacından çok fazla üretim ve dolayısıyla fazla kar elde eder. Eko-endüstirel toplumda yapılan üretim ihtiyaçlar temelinde olmalıdır. Mesela açgözlülüğün ve hırsızlığın önü alınmalıdır, bunlar toplum ahlakına zarar verir. Ekonomik açıdan toplum ferdleri arasında uçurumlar olmamalı. Bazı kesimlerin gözü açtır, doyumsuzdur bu da toplumun ahlakını bozar ve sermayedar sisteme hizmet eder. Para en son tartışılacak şeydir, üretim yalnızca paraya dayandırılamaz ki, toprak var, su var, güneş enerjisi var bunlar başlı başına toplumun %60’ını doyurabilir. Kooperatiflerin ortak örgütlenip çalışması sağlanırsa büyük bir üretim yaratılır, güneş enerjisi ile 3 mevsim hem aydınlanma hem de ısınma ihtiyacı giderilebilir. Mesela Japonya’da Güneş enejisi ile hareket eden otomobiller yapılıyor. Bu tür bir teknoloji daha çok doğa dostudur ve verdiği zarar çok daha azdır. Toplumda işsizlik gibi bir sorun olmamalı. Yani işsizlik doğal değildir, bir karınca kendisi için muhakkak bir iş bulurken bir insan nasıl işsiz bırakılır? Bu doğal değildir ve bilinçli olarak yaratılıyor. Burada emek ve paylaşım çok önemlidir. Önderlik ‘çalışmak özgürlüktür, angarya değildir’ dedi. Emek olgusu özgürlükle yakından bağlantılıdır. Emek veren insan gerçekten aklını kötülüklere değil iyi ve güzel şeylere yöneltir. Büyük ve küçük çapta pazarlık yapılabilinir. Özel mülkiyet reel sosyalizmde kökten kaldırılıp hepsi kamulaştırıldı, toplum bunu anlamadığı için tepki gösterdi. Biz şimdi özel mülkiyete yer veriyoruz fakat tam olarak ahlaki ve politik toplum oluşana kadardır. Zaten ahlaki ve politik toplum ilkelerini tamamen özümseyen toplumun kendisi zamanla özel mülkiyete tenezül etmeyecektir. Toplumun yönetimini ele geçiren bir kadının başaramayacağı şey yoktur. Anneler, herkesten daha iyi bir ekonomi yöneticisi olabilir. Zaten bunu doğal olarak yapıyorlar. Bu boyutuyla topluma ve kadına gerçekten güvenmek gerek. Demokratik Moderniteyi ve onun sacayaklarını inşaa ederken hiçbir engeli tanımadan büyük bir çabanın içerisine girilmeli. Önderlik, ‘hiç kaynak yoksa toprak, su ve güneş kooperatifleri kurun ve engellemek isteyenlere suyuma, toprağıma, güneşime dokunma deyin’ dedi. Mesela suda balık var, ekolojik ilkeleri aşındırmadan toplumun ihtiyacı karşılanabilir. Baharın Kürdistan’da ot yeşermeyen yer yok. Her köy baharda kendi komünü için ot toplamaya gitsin, farklı köyler farklı otları birbiriyle değiş tokuş etsin. Her evin bir ineği olsa bunların sütünden vs. yararlanır. İhtiyacı karşılarken bu hayvanlarla uğraşacak olanın da bir işi olur. Bu biraz gayret ve öz güven istiyor, yani imkanlar boldur. Sahte mal üretimi kesinlikle olmamalı, zaten toplumun kendi üretimi olunca bu söz konusu olmayacaktır. Böylesi bir toplumda hırsızlık da olmaz, aç gözlülük de olmaz. Geri dönüşüm projeleri var mesela. Bunlar önemli projelerdir, mesela yılardır Rojava için öneriliyor. Kanalizasyon suyunu bile arıtıp temiz bir su haline getirebiliyorlar. Mesela Rojavada güneş boldur, 3 mevsim biyo enerji kullanılabiilir, ya da rüzgarı çoktur Rojavanın, rüzgar gülleri ile enerji elde edilebilir. Bunların geliştirilmesi toplumun birçok sorununu çözebilir. Bir diğer konu küçük yaşta çocuk işçilerin önü alınmalıdır. Buna karşı da duyarlılık gerek. Bu çocuklar ağır işlerde çalıştırılıyor, toplum çocuğun ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Çocuk işçi bir nevi köleliktir yani emeği sömürülüyor. Tüm bu örnekler, eko endüstriyel toplumu inşaa etme mücadelesi olarak değerlendirilebilir. Bu konuda yaşam tarzlarıyla eko endüstriyel toplumu temsil eden birçok oluşum var, onların birikimin ve tecrübelerinden faydalanabilinir.


