Önceki bölümdeki yazımızda “Ben kimim sorusunun önemi ve örgütlüğün gerekliliklerine” kısaca değinmiştik. Konumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu yazımızda son olarak “mücadelenin önemi, Kadın Kurtuluş İdeolojisinin amacından ve cins mücadelesiyle ilişkisinden” kısaca bahsedeceğiz. Cins mücadelesi nedir? Neden gerekir?
Erkek egemen sisteminin kadın kimliğini tahakküm altına alarak, yaşamın her yerinde kendini kurumlaştırmasına ve eril zihniyetini yaydığı her alana karşı verilecek mücadeleye cins mücadelesi deriz. Erkek iktidar anlayışana karşı cephe alır ve mücadele yürütürüz. Eril iktidar anlayışı sadece erkekle sınırlı bir durum değildir. Bu anlayış kendini kurumlaştırarak her yere sızmıştır ve bir ordu oluşturmuştur. Biz kadın hareketi olarak eril iktidar anlayışını geriletmek için her yönüyle bir mücadeleyi esas alırız. İlkin, kendi içimizde, benliğimizde yaratılan bu anlayışla mücadele ederiz. İkinci olarak yaratılan geleneksel kadınla cins olarak mücedele ederiz. Burada şunu belirtebiliriz ki, cins mücadelesi sadece karşı cinsle yapılan bir mücadele değildir. Kadının ilk olarak kendi cinsine karşıda güçlü bir mücadeleyi yürütmesi gerekir. Yaratılan geleneksel kadın, eril zihniyet anlayışı ile hareket ederek onun uzantısı haline gelen kadın, güçlü, örgütlü bir cins mücadelesinin gelişmesi önünde engel teşkil etmektedir. Üçüncüsü; iktidarlaşan erkeğe, sisteme, devlete, onun ordusuna ve geliştirdiği tüm kurumlarına karşı mücadele ederiz. Bunlar cins mücadelesini kapsar. Cins mücadelesi eril egemen iktidar anlayışına karşı mücadele eder, onun yarattığı cinsiyetçi dile karşı cephe alır. Cins mücadelesi eril zihniyetin işgal ettiği her yeri bu zihniyetten kurtarmayı esas alır. Düşünsel olarak ideolojik bir yaklaşımı esas alır. Erkek egemen zihniyeti bu gün liberalizm temsil eder. Liberalizm erkek iktidarına ve onun zihniyetine hizmet eden bir ideolojidir. Toplumu, kadını büyük bir yanılgı içine koyarak bireyselliği geliştirir. Ayrıca sorunları muğlaklaştırarak, örgütlü, özgür bir mücadeleyi geliştirmeyi engeller. Liberalizmin doğru anlaşılması oldukça önemlidir. Çünkü liberalizm doğru anlaşılmadıkça güçlü bir mücadele yürütülemez. Bunun için liberalizme karşı Demokratik Modernite Paradigması ve Kadın Kurtuluş İdeolojisini esas alarak cins mücadelesi yürütürüz. Önderlik tarihte pek çok devrim hareketlerinin gerçekleştiğinden bahseder. Fakat esas olarak kadın devrimin gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtir. Kadın devrimi gerçekleşmedikçe toplum içinde yeni bir sistem geliştirilemez. Bunun için zihniyet devrimi kadın devrimi ile gelişecektir. Devlet, erkek aklı ile örgütlenmiş bir kurumdur. Bu kurumla kadının uzlaşması mümkün değildir. Çünkü bir bütünen ataerkil akıl ile kendini sürdüren bu kurum özgür kadının varlığına, örgütlenmesine düşmandır. Kullanılan toplumsal cinsiyet kavramları yaşamın her yerine yayılmıştır. Bu kavramlarla kadın sürekli olarak aşağılanmış ve küçük görülmüştür. Cinsiyetçi ve tecavüzcü zihniyet tarafından yayılan bu kavramlar toplumun tüm ilişkilerini etkilemiştir. Cins mücadelesi aynı zamanda bu kavramlara karşı verilen bir mücadeledir. Kadın kendine ait bir dil oluşturarak toplumu etkilemeli ve toplumu bu cinsiyetçi kavramalardan kurtarmalıdır. Siyaset, politika dahil yaşamın her yerine yayılan bu cinsiyetçi dil değiştirilmedikçe ve karşısında güçlü bir mücadele yürütülmedikçe mücadelenin etkili olması ve yayılması oldukça zordur. Çünkü yaşamın her yerine yayılan bu kavramlar sürekli olarak toplumun zihniyetinde oluşturan cinsiyetçiliği canlı tutmaktadır. Eğer zihniyet değişiminden bahsedeceksek o zaman ilk yapılması gerekenlerden biride örgütlü bir mücadele ile cinsiyetçi söz ve yaklaşımlara karşı kadın dilini ve estetiğini siyaset, politaka, sanat, bilim, felsefe ve yaşamın her alanına yansıtmak gerekir. Cins bilinci geliştikçe yaşamın ayrıntılarına daha iyi bakar ve buna göre bir mücadele yürütürüz. Güçlü bir cins mücadelesi yürütmek için kadın kurtuluş ideolojisini esas almak gerekir. Cins mücadelesi güçlü bir perspektifle ancak yürütülebilir. Cins bilinci, örgütleme ve mücadele birbirleriyle bağlantılı olarak gelişir. Cins bilincini geliştiren örgütlenir, örgütlenen mücadele eder. Mücadelede Kadın Kurtuluş İdeolojisi ile gelişir. Önderlik 8 Mart 1998’de Kadın Kurtuluş İdeolojisini formülleştirerek kadınlara armağan etmiştir. Cins mücadelesinin amacına uygun bir ideolojisinin olması gerekir. Bugün bizlerin yürüttüğü mücadelede Kadın Kurtuluş İdeoloji perspektifi ile yürütülür. Kadın Kurtuluş İdeolojisi beş ilkeden oluşur. 1) Yurtseverlik; Kadının toprakla ilişkisi oldukça önemlidir. Çünkü toprakta egemen zihniyet tarafından işgal altındadır. Bundan dolayı kadının toprağa bağlılığı oldukça önemlidir. İnsanın toprağından sürgün edilmesi insanı köksüzleştirir. Kendi topraklarında yaşamak yurtseverliği geliştirir. Aynı zamanda toprağa bağlılık insan ve doğa ilişkisindeki ilkeleri açığa çıkarırken kendi topraklarınıda korursun. 2) Özgür irade, özgür düşünce; Kendini erkek egemen zihniyetten kurtararak özgür düşünceye ulaşma. Erkek egemen zihniyetten bağımsız olarak kadının düşüncesi gelişmeli, kendine has bir düşünce oluşturabilmeli. Bu düşünce yaşamsallaşmalı ama bu düşüncenin yaşamsallaşmasıda özgür irade ile gerçekleşebilir. İrade aldığın kararı uygulayabilme gücüdür. Diğer iki ilke olan mücadele ve örgütlülük üzerinde daha önce durmuştuk. 3) Etik ve Estetik; Etik bizim ahlaki ilkelerimizdir. Estetik doğanın güzelliğidir. Estetiksel bir bakış açısının olması gerekir. Estetik toplumun yaşam değerleridir. Düşüncede, yürekte ve dış görünüşteki güzelliktir. Düşündüğün gibi yaşamak ahlaki bir ilkedir. Erkek egemenlikli zihniyet, kadını biçimden çıkarmış ve çarpık bir güzellik anlayışı oluşturmuştur. Her gün kadının biçimine yeni bir şekil vermiştir. Bunun için bizim ilkelerimizden biride etik ve estetiktir. Estetik güzellik, doğaya uygun olmalıdır. Önderlik “benim için güzel kadın zeki kadındır” der. Belirtiğimiz ilkelerin hepsi bizler için mücadele gerekçeleridir. 1997’de cins mücadelesinin stratejisi Önderlik tarafından Kopuş Teorisi olarak geliştirildi. Kopuş Teorisi öz iradenin ve özgür düşüncenin gelişebilmesi için erkeğin yarattığı eril iktidarcı zihniyetten bir kopuşu ifade eder. Erkeğin egemenliğini yaşamın her alanında red ederek, erkek egemenlikli iktidarı etkisiz hale getirmeyi sağlar. Önderlik Kopuş Teorisini geliştirirken cins mücadelesinin stratejisini belirlemiştir. Bu stratejiye göre; 1) Düşünsel olarak erkek egemen zihniyetten kopuşu sağlamak. Önderlik neden kopuş sorusuna şöyle cevap verir; “ilk olarak yaşam dışılık olarak yaratılan herşeyden bir kopuş sağlanmalıdır. Etkisizlikten, nefes alınacak yer bırakılmayan yaşamdan kopuş. Topluma ait olmayan bu yaşamda herşey düşmana aittir, biz böylesi dayatılan yaşamdan kopuşu sağlıyoruz. Mezopotamya yaşamın ana kaynağı ve insanlığın beşiğidir. İşte bu kopuş bu topraklarda bitirilen insanlıktan kopuşu sağlayarak yeniden yaşamı yaratmak için gerekir. Yaratılan geleneksel kadından kopuşu sağlamak, tecavüzcü eril zihniyetle araya mesafeye koyarak kopuş sağlanmalı. Düşünsel kopuş kadar fiziki kopuşuda sağlamak oldukça önemlidir. Erkeğin gölgesinin bile düşmediği, kadının kendine ait bir mekanın olması gerekir. Bu kopuş oluşturulan beş bin yıllık erkek egemen zihniyetten bir bütünen kendini kurtarıncaya kadar devam etmelidir.” Erkek egemenlikli zihniyetten kopuş stratejisi radikal ve devrimci bir stratejidir. Temel bir değişimi esas alır. Bu stratejinin, tavrı, eleştirileri, duruşu, mücadelesi nettir. Kopuş Teorisini esas alarak gelişecek cins mücadelesinde geleneksel kadın ve erkeğe karşı radikal bir duruş sergileyerek arasına mesafe koyar. Bizler reformist bir hareket olmadığımız için sadece belli başlı konulardaki değişimi değil, temelden geliştirilecek bir değişimi esas alırız. Özgürlük mücadelesi güçlü bir şekilde yürütülmek isteniyorsa ve cins mücadelesinin zaferle sonuçlanmasını istiyorsak düşünsel olarak devrim geliştirmemiz gerekir. Düşünsel olarak yaratılan bu zihniyetten kopuşu sağlamakla cins mücadelesinde zafer kesinleşebilir. Önderlik “ilk olarak kendi kişiliğinize karşı mücadele vermeniz gerekir. Kendinize karşı mücadele veremezseniz o zaman etrafınızı suçlarsınız. Başkalarını yargılamadan önce kendinizi yargılaya bilmelisiniz. Unutmayın ki çaresiz kalan insan her kötülüğü yapabilecek insandır. Geriliklere karşı ne kadar öfkeliyseniz o kadarda özgürlük için çalışmanız gerekir. Özgür düşünce ve özgür irade gücünü açığa çıkarabilmelisiniz. Bu gericilikten kurtulmak için doğru ve iradeli bir mücadelenin sahibi olmanız gerekir. Ben, beş bin yıldır kendini var ederek köleliği ve egemenliği geliştiren erkeği yakaladım. Yapmak istediğim bu erkeği yakalayıp yargılamak ve öldürmekti bunuda gerçekleştirdim. Özgür kadın arayışına verdiğim en iyi cevap bu erkeği yakalayıp çözümleyerek öldürmektir.” Önderlik geleneksel kadını çözümlerken aynı zamanda egemen erkeğide çözümleyerek bu erkeği öldürüyor. Geleneksel kadın ve erkekten uzaklaşmak bu anlayışlarla mücadele etmek bizleri kısa bir sürede amaca ulaştıracaktır. Buda 21. yüzyılı kadın devrimi yüzyılı yapacaktır. Bu gün yaşanan kaos uzun sürecek bir kaos değildir. Toplum her zaman huzur arar. Bunun için yaşanan bu kaosu iyi değerlendirerek devrim gerçekleştirilebiliriz. Bu yüz yıl kadın devrimine olanak sağlamıştır. Bunun için kendimizi örgütleyerek bu süreci iyi değerlendirmeli ve büyük çıkışlar yaratmalıyız. Cins mücadelesi bu gidişatı belirleyecek önemli yaklaşımlardan biridir. Cins mücadelesi kendi coğrafyasındaki tüm kadınlarla ilişki kurabilmek ve ortak bir mücadele geliştirebilmektir. Doğru örgütlenmiş ve radikal bir mücadeleyi esas alan kadınlar önünde hiçbir güç duramayacaktır. Bunun için cins mücadelesini yükseltmek yaratılan tecavüzcü erkek egemenlikli sistemi yıkmaktır. Cins Mücadelesi Dersinin Son Bölümüdür. Şafak Aryen’nin PAJK Özgür Kadın Akademi Dersinden Derlenmiştir.


