Fedailik, PKK yaşamının özüdür. PKK, yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin ve her biri bir fedai olan şehitlerimizin partisidir. Daha ilk çıkışından itibaren büyük bir fedailiği göze almış ve fedaice bir yaşamın sahibi olmuştur. PKK Önder APO’nun ve şehitlerimizin fedai ruhundan beslenir. Kurdistan’da başta Önder APO’nun fedai ruhu olmasaydı bir dal bile kıpırdamazdı. Çünkü Kurdistan gibi bir ülkede insanlık ve sosyalizm için mücadele etmenin diğer anlamı fedaice bir yaşamı göze almaktır. Yani Kurdistan’da yaşamın, özgürlüğün anahtarı fedaileşmektir. Sadece eylem ile değil yaşamdaki duruş ile fedai bir ruh kazanmak ve yaşamın savunucusu olmaktır. İnsan sevdiği, aşık olduğu bir yaşamın fedaisi olabilir. İşte PKK bu aşkın ve sevginin en üst düzeyde yaşandığı yerdir. Büyük yaşam gerekçeleri olanların partisidir. Bir partiden öte bir yaşam kaynağıdır, çorak toprakların yeniden su ile buluşması ve yeşermesidir. PKK’nin fedaileri bunun için oldukları her yerde yaşamı yeşerten, filizlenip boy veren bir yaşam ağacıdırlar. Yaşamla kurdukları bağ kutsaldır. Bu yüzden onlar tüm güzellikleri buldukları, uğruna ölecek kadar sevdikleri bu yaşamı korumak ve büyütmek için yaşamın, ilkelerin ve insanlık değerlerinin koruyucuları oldular. PKK’nin fedailik çizgisinde ilerleyen ve bunu yaşamın damarlarıyla buluşturan ilk yoldaşlarımızdan biri de Zîlan (Zeynep Kınacı)’dır. Zîlan yaşadığı zamanı aşan, tarihi ve geleceği kendinde birleştiren özgür bir ruhtur. Kendi sınırlarını aşıp, tüm ruhuyla evrene yayılan sonsuz bir enerjidir. Zîlan evrenselleşen, evrendeki sonsuz enerjiye dönüşen en güzel insani örnektir. ‘O’ yaşamdaki duruşuyla, zorluklara karşı mücadele ruhu ile moral kaynağı olan Önder APO’nun ve şehitlerin en büyük takipçisi ve uygulayıcısı olurken, PKK ruhunu yükselten bir kadın oldu. Zîlan insanların binlerce yıldır aradığı ölümsüzlük sırrına Önder APO’nun ışığıyla yürüdüğü yolda, kendini eylemsel kılınmış hakikate dönüştürdüğü anda ulaştı. Özgürlük tanrıçamız Zîlan diğer adıyla Zeynep Kınacı 1972’de Malatya’da doğdu. Aslen Malatya’nın merkeze bağlı Elmalı köyündendir. Ailesi Mamureki aşiretindendir. Zeynep orta halli, sosyal yapı açısından da feodal etkilerin görüldüğü, küçük burjuva ve kemalist etkilerin olduğu bir ailede büyür. Ailenin ailevi olması ve hala aleviliğe ait sosyal yapılarını korumasından dolayı Zeynep aile içinde rahat büyür. Zeynep ilk ve ortaokulu ve liseyi Malatya’da okur. Lise yıllarında sol düşüncelerle ve Kürtlükle tanışır. İnönü üniversitesinde psikolojik danışmanlık bölümünden birinci olarak mezun olan Zeynep, bir dönem Malatya devlet hastanesinde röntgen teknisyeni olarak çalışır. Üniversite okuduğu yıllarda yaşadığı çelişkiler artar. Sosyalist ideolojiyi benimsedikten sonra sosyalist ideoloji üzerine daha fazla yoğunlaşır ve dünya devrim örneklerini, yürütülen özgürlük mücadelerini inceler. Dünya devrimlerini inceledikten sonra Kurdistan coğrafyasını ve tarihini de araştırır. Ülkesine olan sevgisini, toprağına bağlılığını evrensel bir bilinçle, sosyalist bir anlayışla yoğurur. Zeynep ulaşmış olduğu entellektüel düzeyle artık yetinmez. Ona göre yaşam dolu ve doğru yaşanması gerekir. Bu süreçte Zeynep hem kendini, hem ait olduğu toplumunu daha yakından tanır. Zeynep’in yaşam arayışları güçlüdür. Arayışlarına bir cevap olarak bulduğu Kurdistan özgürlük mücadelesi PKK’ye katılma kararı verir. Ancak o dönem ailesinin ekonomik olarak zorluklar yaşaması katılımını geciktirir. Bu süreçte netleşme ve olgunlaşmayı yaşayarak kendini tanıma, kendini bilme aşamalarından sonra kendini gerçekleştirmenin ilk adımlarını atar. 1994 yılında Adana’da cephe çalışmalarını yürütür. Bu çalışmalar içinde bir yıl kalır. Bu süreç içinde heval Zeynep herhangi bir ideolojik eğitim görmese de her an kendini bireysel olarak eğitmeyi esas alırken, işgalci Türk devletinin gerçekliğini daha yakından tanır. 1995 yılında Dersim’de gerilla saflarına katılan Zeynep, Zîlan ismini alır. Zîlan ismini seçerken tarihsel bir bilinçle bu ismi seçer. Zîlan onun için unutulmaması gerken tarihsel bir hafızadır. O, Zîlan katliamının ve Kurdistan’da yaşanan tüm katliamların öfkesini ve intikamını yüreğinde taşır. Zîlan sonradan hem eylemini gerçekleştireceği ve hemde aldığı isim ile tarihi bir hafıza ve büyük bir intikam ruhu olacaktır. ( Zîlan ismi Van’nın Erciş ilçesinde yer alan bir dereye denir. Fakat Kürtlerin toplumsal hafızalarında Zîlan katliamı olarak daha çok yer edinmiştir. 1930 yılının Temmuz ayında Ağrı dağı isyanı sırasında Kürtler Zîlan deresine sığınmıştır. İşgalci Türk devleti buraya sığınan Kürtlere mitralyözler ve hava saldırıları gerçekleştirerek büyük bir katliam gerçekleştirmiştir. İçlerinde kadın, çocuk ve yaşlılarında bulunduğu yaklaşık 15 bine yakın Kürt katledilirken, 200 üzerinde köy yakılıp, yıkılır. Zîlan deresi Kürtlerin cansız bedenleriyle dolup taşarken aylarca su yerine bu dereden kan akar.) Zîlan kısa bir süre içinde gerilla yaşamıyla bütünleşir. Önderliğe hitaben yazdığı mektubunda şunları belirtir. “Ordu safları içerisinde olduğum süre içerisinde geçmişe oranla kişiliğimi tüm yönleriyle tanıyarak, belli bir gelişmeyi sağladım. İddia, kararlılık, moral, netleşme gibi konularda güçlendiğimi belirtebilirim.” Gerilla yaşamını her an büyük bir heyecanla yaşar. Yaşam onda coşkunca akan bir nehirdir. Zîlan yoldaş fiziki olarak dağlarda zorlansa da asla pes etmez ve her an kendini yeniden yaratarak büyük bir enerji açığa çıkarır. PKK’nin özünü en sade haliyle kavramış ve bunu kişiliğinde yaşamsallaştırmıştır. PKK engel tanımayanların ve yaşam karşısında gerekçeler üretmeyenlerin partisidir. Zîlan Önder APO’nun büyük emek ve çabalarla oluşturduğu bu yaşama karşı kendini en üst düzeyde sorumlu görürken önündeki tüm engelleri kaldırmayı da başarır. Egemen sistemin Kürt ve Kürdistan’da yarattığı tahribatları gördüğü kadar bunlar karşısındaki direnişi de görür. Önder APO’nun yarattığı dirilişi, yeni yaşama yönelişi anlamlandırır. Önder APO’yu tanıma, anlama düzeyi güçlüdür. Önder APO gerçeğinin şehitlere, ülkeye, kadına, özgürlüğe, yaşama yaklaşımını anlamıştır ve anladığı kadarını uygulama kararlılığındadır. Önder APO’nun bir halkı, bir yaşam umudunu, aydınlık bir geleceği ve geleceğin insanını temsil ettiğinin bilincindedir. Bu bilinçle hareket eden Zîlan, 6 Mayıs 1996 yılında Önder APO’ya suikast girişimi olduğunda bununla hedeflenenin ne olduğunun bilincindedir. İşgalci Türk devleti Kürtlere uyguladığı soykırım politikalarında ısrar etmekte ve Önder APO’yla yeniden insani değerlerine kavuşan Kürtleri ve sosyalizmi ve kadınları hedef almaktadır. Zîlan bu saldırılara güçlü bir cevap verilmesi gerektiğini ve düşmanın bu girişimine karşı bir intikam eylemi geliştirmeyi kendine hedef bilir. Böylece heval Zîlan düşmanın gerçekleştirdiği bu saldırıya karşı 30 Haziran 1996’da Türk işgalcilerine karşı herkesi şok eden bir eylemle cevap verir. İlk defa bir kadın olarak fedai eylem gerçekleştirir. Böylece PKK yaşamında fedailiğin ruhunu yükseltirken, Önder APO’ya bağlı olmanın ve yaşamı sevmenin anlamını gösterir. Kendini bir bütünen eylemine kilitleyen Zîlan, özgür kadının yaşama karşı tutkusunun ifadesidir. Bu eylemi sadece bir intihar eylemi olarak ele almak ne Kürdistan gerçekliğini, ne de PKK gerçekliğini anlamamaktır. Heval Zîlan’nın özgürleşme düzeyi O’nu bu zirveye taşıyan yaşam adımları olmuştur. Kendini bir yaşam kaynağına dönüştüren Zîlan kendi yatağında akarak yaşamın oluşturucularından olur. O eylem esnasında değil eylem öncesinde kendini oluşturan bir kadındır. Eylemini planlayan ve kendini eyleminde kilitleyen Zîlan, 4 gün boyunca büyük bir sabırla kendine bağladığı bombalarla eyleminin geleceği anı bekler. Dersim’de askeri bir tören esnasında eylemini geliştirmek ve gerekli cevabı vermek için sabırla, aşkla bekler. Kendinden emin yürüyüşü, yüzündeki gülümsemesiyle eylem alanına yürürken kimsenin dikkatini çekmez. Eylemi anı geldiğinde bombasının pimini çekerek Dersim’in, Zîlan’ın ve katliama uğrayan tüm halkının intikamı olur. Ondan önce Dersim’de yaşlılar 38’e,(Dersim’de 1938’de binlerce alevi Kürt katliama uğramış, pek çok kadın Munzur suyuna kendini atarken daha doğmamış bebekler anne karnında süngülerle katledilmiştir.) Zîlan katliamına ağıtlar yakarken, Zîlan’nın eylemi ile direniş ve yaşam türküleri söylenir oldu. Zîlan tüm görkemiyle özgürlük dilini konuşuyor. Onun gerçekleştirdiği bu eylem Kurdistan topraklarında yeni bir dönemi başlattırken Zîlan’ın eylemine en güzel cevabı ve bağlılığı ise Önder APO göstermiştir. Önder APO heval Zîlan’ın eylemini bu sözlerle değerlendirmiştir: “Zîlan bir manifestodur. İnsanlığı tercih etmek Zîlanların dilinden olmak, düşüncesinden olmakla mümkündür. Şahadetlerin toplam ifadesi, ideolojik donanımın üst düzeyde temsili, duygunun, düşüncenin bireyi aşarak, toplumun örgütlü dili haline geldiği Zîlan gerçeği ile kurumlaşarak, kurtuluş çizgisinin somut ifadesi olmuştur. İnsanlığı tercih etmek Zîlanların dilinden olmak, düşüncesinden olmakla mümkündür. Şahadetlerin toplam ifadesi, ideolojik donanımın üst düzeyde temsili, duygunun, düşüncenin bireyi aşarak, toplumun örgütlü dili haline geldiği Zîlan gerçeği ile kurumlaşarak, kurtuluş çizgisinin somut ifadesi olmuştur. En büyük eylemciler esasta güvendikleri değerler için eylem yaparlar.” Zîlan Kurdistan topraklarında yaşamı oluşturan bir tanrıçadır. Bugün binlerce özgürlük fedaisi onun izinden yürüyerek PKK’nin fedai ruhunu büyütüyor. Zîlan’ı en iyi onun dilinden anlarız. O eylemi ve yazdığı raporu ile kendini en yalın ve güzel şekilde anlatmıştır. Raporundan bir bölümünü sizlerle paylaşıyoruz: “Partimiz PKK öncülüğünde gelişerek tüm insanlığa mal olan ve giderek ezilen halkların yüce sosyalizm yolundaki tek umudu haline gelen mücadelemiz, bir bütünen ulusal yok oluş sürecini yaşayan, soysuzlaşmanın eşiğine getirilen bir halkı, tarihte ilk defa yücelterek hak ettiği yere getirmiştir. Yurtseverlik rolünden uzak, düşmana tabi, vatansız, tarihi egemenler tarafından gerçek aydınlarını ve önderlerini istenilen düzeyde çıkaramayan yitik bir ülke ve halk gerçekliği karşısında PKK ve onu var eden Başkan APO, aleyhte gelişen bu gelişmeyi ters yüz ederek sadece kimliği değil, beyni de egemenler adına çalışan, ve emperyalizmin de hizmetine sunulan Kürt halkını ölüm uykusundan uyandıran, dirilten, kendi özgürlüğü için savaşan, savaştıran bir konuma getirmiştir. Başkanım! “Kendimi böyle bir eylem gerçekleştirmek için aday görüyorum. Bizler, sizin bitmez tükenmez emek ve çabalarınıza karşılık canımızı bile versek yeterli değildir. Keşke canımızdan başka verecek şeylerimiz olsaydı. Siz yaşamınızla bir halkı yeniden yarattınız. Bizler sizin eseriniziz. Tüm Kürdistan halkının ve dünya insanlığının geleceğinin teminatısınız. Yaşamınız bize onur veriyor, sevgi, cesaret, inanç veriyor. Tüm Kürdistan halkı ve milyonlarca insan size ölümüne bağlıdır. Sizin bu çekiciliğiniz bizi de oldukça etkilemektedir. En zorlandığımız anlarda sizim bizlere olan sevginizi düşünüyor ve manevi güç alıyoruz. Şehide en çok bağlı olan sizsiniz. Bu temelde gözümüz kesinlikle arkada kalmayacaktır. Bu eylemi, gerçekleştirmem gereken bir görev olarak görüyor ve kendimi sorumlu hissediyorum...” Başkan APO ve partimiz PKK’nin çabalarına layık olma, genelde sömürülen bütün insanlığa, özelde Kürdistan halkının özgürlüğü ve Kürt kadınının özgürlük istemlerine cevap olmak ve onların temsili olmak amacıyla aldığım bu karar, bana büyük bir moral ve cesaret veriyor. Tarifi imkansız güzel duyguların sahibi olmama neden oluyor. Kadın özgürlük şehitlerimiz ve büyük direnişçilerimizin izinde yürümek, onların mirasına doğru bir şekilde sahip çıkmak çok şerefli bir duygudur. Tüm dünyaya haykırıyorum! Bizler artık vatanımızda, özgürce yaşama, insanca yaşama olanaklarına kavuşmak istiyoruz. Kan, gözyaşı ve zulüm halkımın kaderi olmamalı artık. Barışa, kardeşliğe, sevgiye, insana, doğaya ve yaşama en çok sevgi dolu olan biziz. Bu sevgidir bizi savaşa zorlayan. Ölmek ve öldürmek istemiyoruz. Ama özgürlüğümüzü kazanmanın da başka yolu yoktur. Bu savaşın suçlusu emperyalist güçler ve onun uşağı TC’dir. Susmak en büyük suçu işlemektir. Eğer gözlerimizin önünde akan bu kanı görüyor ve sessiz kalıyorsanız, en büyük suçlu sizlersiniz. Bütün insanlığa sesleniyorum! Eğer bu insanlık suçunu işlemek istemiyorsanız, Kürdistan halkına omuz verin, destek olun, Emperyalizmin dumura uğrattığı beyinlerinizin ve yüreğinizin pasını silin ve bir halkın özgürlük çığlıklarına kulak verin. Bu seste kardeşlik var, insanlık erdemleri var, dostluk var. Yurtsever halkım! Bu eylemle yüreklerinizin dili olmaya çalışacağım. Bizler dağlarda binlerce evladınız sizlerin özgür yarınları için bir kez değil, binlerce kez canımızı feda etmeye hazırız. Savaşımızın bu en kızgın günlerinde sizler de saflarınızı netleştirmelisiniz artık. Savaşımımızın adı halk savaşıdır, öyleyse halk savaşının gereklerini yerine getirelim. Özgürlük ağacı kanla sulanır diye bir deyim vardır. Özgürlüğünüzü ucuz terk etmemelisiniz. Şunu çok iyi bilince çıkarmak gerekiyor ki, ülkemiz çok değerli. Bunun için düşman bu kadar ısrarlı. Biz neden ısrarlı olmayalım ki? Canımızdan başka kaybedecek neyimiz var? Onurluca ölmeyi, onursuzca yaşamaya tercih edelim. Özgürlüğe çok yakınlaştığımız bu süreçte halkımızın şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da PKK’nin başlattığı direniş mirasına sahip çıkacağına, ödediği bunca bedelden sonra bir o kadar da ödeyeceğine ve özgür yarınları kendi elleriyle yaratarak dünya toplumları içerisinde şereflice yerini alacağına olan inancımla selamlıyorum! Kahrolsun Emperyalizm, Sömürgecilik ve Her Türden Gericilik! Yaşasın Ordulaşan Halk Gerçeğimiz! Yaşasın Başkan APO!
ZİLAN; TANRIÇALARIN SOY DAMARLARINDA KENDİNİ OLUŞTURAN ÖZGÜR BİR KADIN
- Ayrıntılar
- Görüntüleme: 149


