Bereketli toprakların bereketli insanları, kendini yeniden var etmenin, büyük savaşını veriyor. Kendi topraklarında kendi köklerine tutunarak sırtlarını dağlarına, yüzlerini Urfa’da doğan güneşe dönerek kendi var oluş tarihlerini yazıyorlar. Kanları mürekep, defterleri dağlar oluyor. İnsanlık var oldukça bu direniş hep sürsün ve anlatılsın diye. 21. yüzyılın Dehak’larına karşı çağdaş Mazlum’ların direnişi sürsün ve dağlar gibi hep var olsun diye. Tüm şarkılar, türküler onların adına yakılıyor. Onlar bir çağın sorumluluğu ile savaşıyor ve bir sanatkar ustalığı ve hasaslığı ile bu direnişi, özgürlüğü nakş ediyorlar. Toprağa düşen yağmur misali çoğaldıkça çoğalıyorlar. Yağmur yüzlü, dağ gülüşlü savaşçılardan bir tanesidir Ronahî. Yüreğini dağlara armağan eden, çağdaş Dehaklara karşı bedenini halkına ve insanlığa siper eden öncü bir kadın. Ronahî bereketli toprakların, direnişçi bir halkın yiğit bir evladı. Adı gibi karanlığı parçalayan bir zühre yıldızı. Güzelliği karşısında yıldızlar bile utanırken, cesareti ve heybeti ile dağları mahçuplaştıran ateşten bir yürek. Ronahî isyanlarla, dağlarla yaşayan, yiğit ve savaşçı bir halkın çocuğu olarak Colemêrg’de açar gözlerini. Yurtsever bir ailenin içinde büyürken, ninesinden dinlediği direniş masalları ile büyür. Yüzü hep dağlara dönük, dağ zirvelerine bakarak masallardaki kahramanları arar. Mayasının dağlarda olduğunu bilir. Dinlediği her türküde, yakılan her dengbejde, anlatılan her destanda, zulüm varsa direniş dağlardadır. Anlatılanlar onun için bir masaldan ötedir. Anlatılanlar kendisi bulacağı yerin birer haritası yol göstericisidir. Karanlıklar içinde gelen sözde, yakılan ışıkta dağların zirvesi onu çağırır. Ronahî hevalde bu sese genç yaşta kulak verir. Zalim Dehak’ların olduğu süreçte bilirki, direniş Kawaca, Mazlumca olmalıdır. Nasılki yüzyıllar önce, dağlarda özgürlük ateşi yakılmış ise bugünde o ateş hala dağlarda daha da gürleşerek yanmaktadır. Ronahî’de dağlı bir kavmin evlatı olarak yakılan ateşe doğru 2003’de yol alır. Asi ve heybetli dağların eteklerinde büyümüştür Ronahî. Bunun için  mayası dağlarda yoğrulan bir kavmin asi damarlarına sahip bir kadın olarak dağlarla çabuk bütünleşir. Dağla ve yoldaşlarıyla sağladığı uyum onun bir gerilla olarak çabuk geliştirir. Gördüğü ilk eğitimleri büyük bir başarı ile tamamlar. Katıldığı süreçlerde özgün kadın birliklerinde kalması bir kadın olarak kendisine olan güvenini daha da artırır. Tanrıçaların mekanı Zağroslarda kalan Ronahî, tanrıçalar mekanında güzelliğine ve asiliğine tanrıçanın güzelliklerini de katar. Zagroslarda kadın kimliğini keşfederken, tanrıçaların izinden yürümenin yüceliğini ve gerekliklerini daha iyi anlar. Zagroslarda başlayan yolculuğu, Xakurkê, Dêrsîm ve Garê’ye kadar devam eder. Dağları adımlarken daha ada güçlenirken. Her mekandan, her yoldaşlarından kendine birşeyler katarken kendinden birşeyler de katar o mekanlara. Onun yürüdüğü yoldan yürürken hissedersininz sizden önce dağlı ve asi bir kadının bu yollardan geçtiğini. Onun güzelliği karşısında dağlar utangaç kalır, gözleri güzelliği keşfetmiş, ayla dans eden bir yıldız gibi parlar. Yoldaşlarını bahar yağmurunun güzelliği ve sadeliğiyle kucaklar. O, PKK yoldaşlığını yaşayan ve yaşatan dağlı bir kadındır. Kimi zaman bilge bir kadın kimi zaman öğrenmeye hevesli heyecan dolu bir öğrencidir. Öğrendikçe kendini oluşturan, oluşumuna anlamlar katandır. Kolektif bir aşkla yaşar. Tüm yoldaşlarına duyduğu sevgi dağlar gibi doğa ana gibi adaletlidir. Bireycilikde değil, toplumsallıkta özgürlüğü arayan Ronahî, kolektifleştikçe güzelleşen ve partileşen bir kadındır. Kendini oluşturmanın tüm hayecenı ve coşkuduyla özgür kadına doğru yürür. Özgür kadın kimliğine ulaşmanın tüm sınırları parçalamakla, olacağını bilirken yıkılması gereken ilk duvarlarında kadında yaratılan geleneksel özellikler olduğunu bilir. Kendiyle başlar savaşmaya, ilk zaferlerini sisteme ait özellikleri yıktıkça kazanır. Kendiyle buluştukça güzellikleri keşfettikçe çirkine olan nefreti artar. Ronahî heval “Kendini zaferde kilitleyen bir insanın önünde hiç bir engelin durumayacağını” belirtir. Önderlikle yoldaşlık yapabilmek için partileşmeyi kendine esas alır. Partileştikçe bir ordu gücüne ulaşacağına ve yaşam bağlarını daha sıkı dokuyacağını bilir. Partileşmek onun için Mazlumlaşmak, Zîlanlaşmaktır. Onun için partileşen bir kadın yaşamın koruyucusu ve dokuyucusuyken, kendindeki tüm bireysellikleri aşmış çizgiyle bir olmuş militan demektir. Heval Ronahî bunun için sürekli olarak partileşmeyi esas alır Partileştikçe zafer tanrıçalığı yolunda daha sağlam adımlarla yürür. Bir komutan olarak görev yürüttüğü en zor süreçlerde bile yoldaşlarında partileşme ilkelerini oluşturmak için büyük bir çaba harcar.  Önder APO’yu anlamanın uygulamak olduğu gerçekliğini bilerek yaşar. Büyük bir mücedale ve bedellerle yaratılan tüm değerlerin güçlü bir temsilcisi olmak için büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket eder. Cesur kişiliği ile düşmanın mevzisine ilk saldırandır, çektiği zılgıtlar, özgürlüğün sesi olduğu kadar, ülkesindeki tüm kadınların sesidir. Yoldaşları onunla aynı mevzide savaşmanın gururunu yaşarken, duruşuyla bir dağ kadar güven yaratır. Heval Ronahî mücadele yaşamı boyunca yüreğinda özgür kadının tüm güzelliklerini topladı. Dokunduğu he yoldaşında bu güzellikleri yaratmak için çaba harcadı. Bir bahar yağmuru gibi, toprağı ve yaşamı bereketle kucakladı. Önder APO’ya olan sevgisi ile yaşamı sevdi. Savaştıkça güzelleşen, güzelleştikçe sevilen bir tanrıça oldu. Kadın özgürlük ordusunun bir komutanı olarak aldığı bayrağı büyük bir inançla ve bağlılıkla dalgalandırdı. Onu 2016’da Dersîm dağlarında uğurladık yıldızların arasına. O gök yüzünde parlarken ay utanarak bir adım geriye çekilir şimdi gök yüzü semalarında... Mücadele Arkadaşı