Yangınlar sarar gök kubbeleri ve bulutların içinde yağmurlar kurur Toprak yarık yarık olunca susuzluktan, Birileri gökten değil yerden, ta en derin yerden yağdırır yağmurları. Birileri hep yıkıp yaksa ve kurutsa da bulutları Başka birilerinin yüreğine işlemiştir, yağmuru yerden fışkırtan kudret Ve onlar hep yoğunlaşma ve yağış halindedir. Gökte sekteye uğratılmak istenen doğal döngüyü yer altından yaşatırlar. Onlar toprağın derinliklerinde dahi GÜNEŞ’İN sıcaklığıyla yoğunlaşır, buharlaşır ve yağarlar. Onlar doğal yaşamı sürdüren direnişçiler ve ‘Onlar’ kurak zamanlarda insanlığın susuzluğunu gideren nebilerdir. PKK saflarındaki görkemli yeraltı direnişlerinin zirveye doğru tırmandığı 2021 yılında, Avaşîn Alanındaki Aris-Faris tünellerinde, 5 yiğit birleşip bir elin 5 parmağı misali düşmana tarihi boyunca unutamayacağı bir tokat attı. Her biri bir derviş ve her biri tek başına bir komutan olan bu yiğitlerin öncüsü Diyana’nın resmini çizmek istiyorum. Diyana tam anlamıyla yoldaş, Diyana öncü, Diyana öteki yarı, Diyana canan, Diyana sevda, Diyana güven, Diyana berrak bir su ve Diyana bütün güzelliklerin toplamı. Onu tanımış olmak onu tanıtmayı zorunlu bir görev kılıyor. Diyana, ülkemizin Rojava yakasında, Dêrîk kentinde, gözleri hep Cûdî’ye bakan bir çocuk olarak büyümüş. Diyana dümdüz şehirlerin engebeli insan ilişkilerinden yorulmuş, Diyana engebeli dağların dosdoğru insanlarını merak etmiş, onları tanımadığı halde hep özlemiş durmuş. Diyana kolayın ardındaki bataklığı fark etmiş ve Diyana hep zorluğun ardındaki güzelliğe ulaşmak için didinmiş. Diyana, çok küçük yaşlardan itibaren, yaşam mücadelesini kişiliğinde özümsetmiş dağ yürekli bir kadındır, ondandır ki onu tanıyan herkesin hafızasında güçlü ve özgür iradeli kadın resmini çizmiş. Diyana’nın koskocaman yüreği her daim Tanrıça döneminden kalan gücünü ve güzelliğini dipdiri koruyabilmiş kadınları anımsatırdı. Duygu yoğunluğu, gözlerinde sönmeyen bir parlaklık yaratmıştı, ışıl ışıl baktığı yoldaşlarına her bir gülüşü, her bir kulak verişi, her bir sözüyle en büyük gücü ve morali aşılardı. O gerçek anlamda doğal bir öncüydü. Bazı insanlar yetki olmaksızın bulunduğu ortamda direkt doğal bir otorite kazanırlar. Diyana bu doğal öncülerden biriydi bulunduğu her ortamda. Onu birçok defa gördüm, bir komutanken, bir savaşçıyken, tünel hazırlıklarında veya arazi birimlerinde. O her defasında gördüğüm her yerde öncüydü. Onun bulunduğu tüm ortamların ortak bir rengi vardı. Apocu felsefenin insanda yarattığı güzelliğin ışıltısı çekiciliği, berraklığı, saygı değerliği ve politik düzeydeki kudreti Diyana’da somut bir oluşum olarak gözlenirdi. Onu ilkin 2015 yılında Heftanîn’de görmüştüm. İlk gördüğüm gün, elindeki şiir defterine Arapça yazdığı şiirlerden okuduğu mısraları hatırlıyorum. Öylesine derin, öylesine çekici bir edebiyat vardı ki yazılarında, saatlerce oturup onu dinlemek istemiştim. Bende böyle entelektüel bir görüntü yaratmıştı ilkin. Daha sonra kış hazırlıklarına başladığımızda ise ne kadar yaman bir Kürt kadını olduğunu fark etmiştim. Yaşı çok genç olmasına rağmen el attığı her işi öyle büyük bir yetkinlikle başarıya ulaştırıyordu ki sanırsın asırların tecrübesini toplamış kendinde, oysa 1 yıllık gerillaydı daha. Ben daha birkaç aylık yeni savaşçıydım onun komutası altına girdiğimde. Kışın bir operasyon bilgisi gelmiş ve arazide birimler şeklinde dağılmıştık. Ben ve iki kadın arkadaş daha önce kullanılmayan bir araziye gitmiştik, burada kaya altı bulamadığımız için dışarıda çadırımızı kurup akşam içine girmiştik. O akşam öyle bir kar yağmaya başlamıştı ki bizler üç deneyimsiz gerilla olarak orada karın içerisinde kalmıştık. Önümüzde tek çare olarak çadırın içerisinde karın biraz dinmesini beklemek kalmıştı. Sabaha doğru çadırımız yarıya kadar karın altında kalmıştı ve uzun bir uğraştan sonra kapıyı zar zor açmıştık. Bizler karın durmasını fırsat bilip hemen sağlam bir yerde ateş yakmak ve bir kaya altı bulmak için harekete geçmiştik. Ne kadar yeni de olsak bize ilk verilen eğitimlerden gerillanın hiçbir zaman çaresiz kalmaması gerektiğini bilerek hareket ediyorduk. Bizler daha böyle sağlam bir yer arama hareketliliğindeyken, baktık ki aşağıdan Diyana Arkadaş ardına bir arkadaş vermiş, omzunda da kürek bize doğru geliyor. Heval Diyana bizim yeni olduğumuzu ve büyük ihtimalle o yoğun kar yağışında tedbirsiz olduğumuz için karda takılacağımızı düşünerek akşamdan yola koyulmuş ve yerimizi bilmediğinden sabaha doğru bizi bulmuştu. Heval Diyana’nın dize kadar olan karda, elinde kürekle yamacın aşağısından bize doğru ilerlerken ki görüntüsü benim hafızama bir kahramanlık resmi olarak kazınmıştı. Bize ulaştığında ve bizleri iyi gördüğündeki heyecanı sevinci, göz parıltısı hepsi gözlerimin önünde. Daha sonra parti saflarında belki bunu kat be kat aşan kahramanlık abidelerine şahitlik ettim ama bu anı bende ilk yoldaşlık ölçüleri nasıl olmalı sorusuna somut bir cevap olmuştu. Heval Diyana ile daha sonra 2016-2017 kışında Xantur tepesinde Şehit Rojîn Gewda Akademisi’nde bir araya geldim. Orada da takım komutanımızdı. Heval Diyana, duruşu ve katılımıyla hepimiz için örnek bir öncüydü. O yaşamın her anında, her alanında vardı. Bireysel bir yaşamı, bireysel bir arayışı yoktu. Yoğunlaşmaları komünaldi, mücadelesi komünaldi, çalışması ve başarısı komünaldi. O kendini gerçek anlamıyla adamış bir kişilikti. İnanılmaz bir tempo ve büyük bir uğraşla ve büyük bir zevkle yaşamın ve mücadelenin her alanında yetkinleşme çabası veriyordu. Ondaki çalışkanlık, üretkenlik, yenilik tükenmek bilmiyordu. Tüm bunların yanında son derece mütevaziydi, bir arkadaşın bir sıkıntısı varsa o mutlaka bundan kendini sorumlu görür ve arkadaşlara karşı sonuna kadar emek verirdi. Yani hem düşünsel hem ruhen hem de pratik olarak her yönlü emekçiydi. Kurdistan’ın kadim anneleri gibi sac ekmeği yapardı, bunu da parti saflarında kısa bir süre içerisinde öğrenmişti. O, sacı ateşin üzerine koyduğu gibi etrafında bir topluluk oluşurdu, her arkadaş ona el ayak olur “Heval Diyana, sen yeter ki o sac ekmeğinden yap gerisini biz hallederiz” derdi. Bir tarafı bilge bir filozof, sana hep en doğru yolu gösterir, bir tarafı maharetli bir Kürt kadını. Kürt kültüründe olan her türlü yemeği en lezzetli şekilde ve en kısa sürede yapar. Bir tarafı müthiş bir direnişçi her türlü doğa koşulu ve düşmandan kaynaklanan zorluklara karşı hep dik başlı. O her türlü, her yönden sevilesi ve saygı duyulası bir yoldaş ve komutandı. Berrak bir su gibi oluşu, ortamda sonsuz bir güven yaratıyordu. Yapı yönetim tüm arkadaşlar Heval Diyana’ya her türlü güveniyordu. En zorlu ve kritik görevlerde, en kısa zamanda ve en fazla sonuçla tamamlanması gereken çalışmalarda mutlaka ilk akla gelen Heval Diyana olurdu. O böylesi sayısız görevin üstesinden gelmişti. 2017 baharıyla birlikte düzenlemelerimiz olmuş ve yollarımız ayrılmıştı. O Haftanîn’de kalmış ben Haftanînden çıkmıştım. Yıllar sonra 2019 yılı baharında Avaşîn’de görmüştüm bu defa onu. Heval Diyana’nın yaşıyor olması ve aynı alanda bulunuyor olmamız bana çok büyük manevi bir güç vermişti. O etrafındaki her arkadaşa karşı kendini sorumlu görüyor her bir arkadaşa güç, moral veriyordu, işte bu anlamda fedai bir yoldaştı. Onda yoldaşlık sevgisi bir sel misali taşkın taşkın akardı. İlkin Stûnê bölge komutanlığını yapıyordu, ben de görev için oraya gitmiş, orada görmüştüm onu. Heval Diyana bir gün olsun kendi noktasında kalmıyordu, her gün bir tepede, her gün altyapı çalışması yürüten arkadaşların yanında. Bu arkadaşları tamamlamak ve güçlendirmek için ne gerekiyorsa yapıyor, dışardan gelen arkadaşlara da her türlü öncülüğü yapıyor ve desteği sağlıyordu. PKK de ayrılıklar zor olduğu kadar gereklidir ama böylesi buluşmaların verdiği mutluluk da tarif edilemez bir değerdedir. Sevincime sevinç, gücüme güç katmıştı, kararlılığımı biledikçe bilemişti. İşte Heval Diyana böyle bir parti insanıydı, her bir tavrı ayrı bir yönüyle ilkeli yaşamın ve mücadelenin zafer yolunu örüyordu. Bir bütün olarak o devrimin hizmetindeydi. Stûnê’den sonra bu defa da Mamreşo bölge komutanlığında yer almıştı. Orada da kesişmişti yollarımız, Heval Diyana kendisinden hiçbir şey kaybetmeden aynı enerji ve coşkuyla yine her türlü göreve koşuyordu, her bir arkadaş ile ilgileniyordu. Parti yaşamının her alanından kendisini sınırsız sorumlu görüyordu, O, adım adım kusursuz bir militanlığa yürüyordu. 2019’un başından 2020’nin sonuna kadar sık sık karşılaştım Diyana yoldaşla, daha sonra tekrar ayrıldı yollarımız, yine kalan O, giden bendim. 2021 yılında düşman Avaşîn’e yönelik operasyon başlattığında Mamreşo bölgesine bağlı Aris-Faris tünellerindeydi. Yanında Amara, Jîn, Sarya ve Rûbar Arkadaş vardı. İnsiyatifliydiler, beş yiğit bir olup fedaice bir direnişte karar kılmakta kullandı insiyatiflerini. Beş  yiğit bir elin beş parmağı misali bir olmuş, birlik olmuşlardı. Alınan her bir kararda ortak, atılan her bir adımda birlikteydiler. Beş yiğit birbirlerinin yoldaşlığına kenetlenmiş ve bırakmıyordu biri bir ötekini. Beş yiğit, sınırsız imkanlarını seferber ederek gelen lanetli orduya meydan okuyordu. Heval Diyana’nın anlam yüklü sesi duyulurken cihazdan onu tanıyan ve tanımayan her arkadaş hemen onlara varmak için neleri feda etmezlerdi ki? Diyana somut olmayan bir şekilde fedaice savaşacaklarını duyuruyordu, en son sorumluluğunu da yerine getirerek arkadaşları kendi akıbetleri hakkında bilgilendiriyordu. Ve 8 Mayıs 2021 günü Aris-Faris tünellerinden büyük bir patlamanın sesini bastıracak türden zılgıtlar yükseliyordu. Mamreşo’da ki 7 kişilik halayın ertesinde 5 yiğitin zılgıtlarıyla milyonlar, bu halaya davet ediliyordu. Heval  Diyana, aşkla dolu bir yaşam yaşadı ve aşkı yakalayan bir şehadetin sahibi oldu. Heval Diyana yaşarken komünal yaşadı ve hep öncülük rolünü aldı, şehadete yürürken de komünal bir yiğitliğin öncüsü olma sorumluluğunu cesurca omuzladı. Diyana’lar ölümsüzdür, Aris-Faris tünellerinden yükselen zılgıt direniş çağrısıdır ve bu çağrıya yol almak her şerefli Kürt gencinin ve kadının kendini var kılma şartıdır. Mücadele Arkadaşı