“Yeter ki istesin insan, sever. Görmek isterse yıldızları, Dokunmak isterse kaleme, Bağırmak isterse gerçeği, İnsan isterse sever. İlk canlıyı düşleyip, bilinci muğlaklıktan sıyırmak, Gülüşlerin perdelerini kaldırıp, mutlak yalnızlığı parçalamak, Yaşamın en doğru tanımıysa farkına varmak Yeter ki istesin insan sever. Evren insan ise, anlaşılmak önemli ise, Yaşam enerjinin akışkanlığı ise, Hakikat, anlam gücü ise, Her şey canlı ise, Kendini aşmak isterse insan, sever…”             Böyle dökülür yüreğinden dizeler Eser Yoldaşın. Tıpkı şiirinde de dile getirdiği gibi sever Eser Yoldaş. Sevdikçe daha da büyütür yüreğini. Çünkü sevginin fedakârlık olduğunu bilir ve doğru sevebilmek için kendinden vermesi gerektiğini anlar tüm benliği ile. Taşkın ırmaklar gibi sevilmek için önce taşkın ırmaklar gibi sevmek gerektiğini öğrenir erkenden. Öğrenir ve sever. Önderliğimizin ve kutsal şehitlerimizin yarattığı değerleri beyniyle ve yüreğiyle anlayıp hisseder, hissettikçe gerçek sevginin hakikatine erişir. Yaratılan tüm sevgi değerlerine iman edercesine katılır özgür yaşama. Ayrılıklar da sevdadandır deyip sonrası olmayan ayrılıkları da göğüsler. Zaten sonrası yok ki bu sevginin. Gerillada ki bu sevgiyi tarif etmeye kelimeler yetmez, sadece yürekler yeter. Ki yürekte kavramlarla, tanımlarla sınırlamaz. Bir şeyi tanımlamak ona sınırlar yaratmak değil midir zaten? Bu sevginin bir kalıbı yoktur ki tanımlanabilsin. Tanımlamak eksik bırakmak gibi, hakkını verememek gibi… Mücadelenin en kızgın olduğu demlerde bile kaygısızca, hesapsızca severek, sevginin timsali olan Eser Yoldaş sonbaharın en güzel ayı olan Eylül de İstanbul da açar gözlerini yaşama. Aslen Ardahan-Göleli olsa da hiçbir zaman görmez kutsal topraklarını. Bunun eksikliğini her zaman yüreğinin en derinlerinde hisseder. Yurtsever olmayan bir aile ortamında doğup, büyüyen Eser Yoldaş kendi kültür ve dilini hiç bilmez. Bildiği tek şey, Kürt olduğudur ama bunun ötesi yoktur. Büyüdükçe kimlik arayışı daha da çok gelişir. Kürt halkının bir ferdi olmasına rağmen kendi gerçekliğinden bu kadar uzakta yaşamış olması Eser Yoldaşı belli sorgulamalara sürükler. Yaşadığı sorgulamalardan ve çevresindeki kimi yurtseverlerle yaptığı tartışmalardan yavaş yavaş Kürt ve Kurdistan gerçekliğini bilince çıkarmaya başlar. Her ne kadar soykırımcı Türk devletinin uyguladığı politikalar sonucu kimliğinden, dilinden ve kültüründen uzaklaşmışsa da özünü yitirmemiş bir Serhat kadını olarak özüyle buluşmak için büyük bir çabanın sahibi olur. Eser Yoldaş bu konudaki hislerini şu sözlerle yansıtır; “Hiç köyümü görmedim, bu hep içimde kaldı. Kendimi Serhat topraklarında arayabilmek istemişimdir hep.” Yaşama dair yaptığı sorgulamalarda aynı zamanda toplumun kadına biçtiği rolün de ayırdına varan Eser Yoldaş, bir kadın olarak kendisine dayatılan geri geleneksel yaşam biçimini hiçbir şekilde kabul etmez. Kapitalist yaşam içerisinde hiçbir zaman var olanla yetinmeyen Eser Yoldaş hep bir alternatif yaşam arayışında olur. Tam da bu süreçte tanışır Önderlikle. Önderliği araştırıp incelemeye başladıkça her geçen gün özüne bir adım daha döndüğünün farkına varan Eser Yoldaş, bir kadın olarak özgürlük umudunu daha da güçlendirir. Önderlik gerçekliğinde doğru sevgiye nasıl ulaşacağını görür ve buna ulaşır. Önderliği ilk okuduğu zamanki duyguları şöyle dile gelir yıllar sonra; “Önderlik çok çekiciydi aslında. O’nu tanıma istemim, felsefesini öğrenme hevesim her gücen gün artıyordu. Önderliği okuduktan bir müddet sonra farkında olmadan seni doğruya çekip, seni sana tanıtıp özünle buluşturuyor. Ve yaşamına anlam katmaya çalışıyorsun artık.” Artık daha fazla bu şekilde yaşayamaz Eser Yoldaş. İçindeki o sadece ve sadece kendisine ait olan özü ortaya çıkarmak ve onu yaşatmak ister. Çünkü bir Kürt kadını olarak, birden fazla ve kendisinin olmayan, gerçek mi sahte mi olduğunun ayırdına varamadığı kişilikleri taşımak sıkıntılı bir yük gibidir artık... Peki, gerçek ve sadece ona ait bir özü var mıydı onun? Varsa neredeydi ve kimdi o? Bu soruların cevabını bulduğu Önderlik felsefesinin doğru katılımcısı olabilmek için kendisini özgürlüğe çağıran sese kulak vererek, 2014 yılında yönünü özgür dağlara döner. Gerilla saflarında ilk olarak dürüst, açık, samimi ve istekli katılımıyla dikkatlerini çeker yoldaşlarının. Bir gün bile olsun yaşam heyecanını yitirmeden katılımını güçlendiren Eser Yoldaş Önderliği tanıdıkça daha da çok sahiplenir bu yaşamı. Yıllardır aradığı kökleriyle buluşmadır bu onun için. Eser Yoldaş öyle derinden sever ki bu yaşamı, yoldaşlarını ve kadınları, bütün insanlığın sevgisi onun ruhunda can bulur sanki. Rüzgârda savrulan saçının her telinde Kürdistan’ın karış karış toprağı konuşur. Önderlik felsefesinde, Sara Yoldaşın yolunda öyle güzel büyütür ki yüreğini Eser Yoldaş yeniden kavgayı öğretir gibidir yaşamıyla. Açık ve kaygısız olmak, en çok sevdiğini eleştirmek, ruhunu dağlarla yoğurmak, Kürdistan’ın her karışında mayalamak… İşte bunlar ifade bulur onda. Ne güzeldir ki ona dost olabilmek… Eser Yoldaş asla yaşamının basit, kuytu köşelerde geçmesine izin vermez. Ne kolay ve sıradan yaşayacaktır ne de bu şekilde bir mücadelenin sahibi olacaktır. Savaşa dair yoğunlaşmalarını her geçen gün derinleştiren Eser Yoldaş, Kürdistan’da zaferin ancak fedailik çizgisinde bir mücadele ile mümkün olduğu sonucuna varır. Bunun da Önderlik felsefesinde ve binlerce yoldaşın emek ve kanlarıyla yarattığı kutsal PKK yaşamında kendini eritmekten geçtiğinin bilincine varır. Profesyonel bir özgürlük gerillası olmayı hedefleyerek kendisini askeri taktik ve teknik açısından sürekli geliştirir. Düşmana ağır darbelerin vurulduğu birçok sürpriz eylemin hazırlanmasında ve pratiğe geçirilmesinde emek sahibi olur. Kendisine öncü bellediği başta Güneş’imiz Önder Apo’nun paradigması ile ilerlerken, fedai yoldaşların yarım kalan hayalleri ile yürür. Her geçen günde kararında net, eylemci kişiliği ile yol alan Eser Yoldaş asla pes etmeden, ısrarla başarıya doğru yürür. Sömürgeci Türk devletinin Kuzey Kurdistan başta olmak üzere tüm alanlarda Kürt halkına yönelik soykırım saldırılarını yoğunlaştırması ve katliam gerçekleştirmesi Eser Yoldaşın düşmana olan öfkesini daha da biler. Bunun için Kuzey Kürdistan’a geçme önerisinde bulunarak mücadelesini daha da büyütmek ister. Fedai komutan Zîlan Yoldaşın ardılı olarak, büyük bir hayranlık duyduğu Sara Yoldaşın mekânı olan Dêrsîm’e geçmeyi özellikle isteyen Eser Yoldaş, yoğun ısrarları sonucunda bu amacına ulaşmayı başarır. Gittiği Dêrsîm alanında hiçbir zorluğu gerekçe yapmadan içten yoldaşlığa ve derin özgürlük bilincine anlam verir. Apocu özgür bir kadın militan olarak düşman saldırılarını boşa çıkarma ve darbe vurma arayışlarını sürekli kılar. Düşmanın her türlü engelini ve zorlukları aşarak an’a ve döneme cevap olmasını bilen Apocu bir fedai olur. 14 Ekim 2023 günü Dersim’de gerçekleşen düşman saldırısında Edessa Cejna Yoldaşla beraber son nefesine kadar direnerek şehadete ulaşır. Eser yoldaşımız; özgür kadın ilkelerindeki tavizsiz duruşu, direngen ve yılmaz kişiliğiyle her zaman yolumuzu aydınlatan bir meşale olacaktır. Mücadele Arkadaşı