O bu topraklarda filizlenen ve bu topraklara can veren bir yaşam ağacıydı. Tarihi değiştiren, kendi halkının, kadınların özgürlük tarihini yazan bir kadındı. Bizlerin binlerce Jan Dark’larımızdan biriydi. Ömrünü özgürlüğe adamış dağlı bir kadındı. Yüzündeki her çizgide, attığı her adımda Mezopotamya tanrıçalarının bilgeliğini, güzelliğini ve izdüşümlerini görürdük. O yaşamına dokunduğu her kadında her insanda güzellikler yaratır, tıpkı beslendiği ve yüzünü döndüğü güneşi gibi karanlık olan tüm yürekleri, tüm ücraları aydınlatırdı. Onu ne anlatmak ne de yazmak kolay. Evrenin sonsuz enerjisi nasıl tarif edilmezse, özgürlük nasıl kelimelere sığdırılmazsa bizim Nujiyanımız, özgürlük tanrıçamızda kelimelere sığdırılamaz. Çünkü o zamanı, sınırları aşan bilge bir tanrıçadır. Önder APO kadın arkadaşlardan kendilerini ‘günebakan’ bir çiçek değil, güneşin kendisi olmalarını ister. Tıpkı güneş gibi yaşam kaynağı olmak, tıpkı güneş gibi erişilmez ve göz kamıştırıcı güzellikte olmak. Onun gibi tüm karanlıkları aydınlatmak ve gerçeklikleri tüm çıplaklığıyla en sade haliyle açığa çıkarmak. Heval Nujiyan’da 30 yıllık soluksuz mücadelesiyle durmadan yorulmadan emekle, aşkla dağları aştı, güneşe doğru durmadan yürüdü. Taki kendini güneş gibi aydınlatan ve göz kamıştıran bir güzelliğe dönüştürünceye kadar, tıpkı Zîlan gibi Bêrîtan gibi. Şimdi bizde onun aydınlatıcılığında, yolumuzu bulmaya çalışırız. Dağlı kadınların hikayesinin oluşturucu kahramanlarından biri olan Nujiyan, 30 yıllık mücadelesi ile özgür yaşamı dağlarda ilmik ilmik örerek, destansı bir mücadele bıraktı ardından. Onun yürüyüşü özgür kadının kendini bu topraklarda yeniden var etmenin yürüyüşü ve sancılarından biridir. O kendi hikayesinde binlerce kadının hikayesini barındırır. Dağ tanrıçası Nujiyan tarihi direnişleri ve güzeliğiyle destanlar yazan isyan şehri olan ve bilge kadınların yüz çizgisine sahip Amed’de gözlerini açar. Amed’in asi ve direngen damarlarından beslenir. Bu şehrin asiliği ve güzelliği onda da can bulmuş, kişiliğini şekillendirmiştir. Amed’den aldığı bu güzellikler gittiği her yerde onun asi ruhunda sürekli var olmuş ve haksızlığa karşı her zaman baş kaldırmıştır. İşgalci Türk devletinin zulmune asla baş eğmemiş, zulüm artıkça içindeki isyanda daha çok büyümüştür. 90’lı yıllarda faşizm Kurdistan topraklarında katlimalar gerçekleştirmeye başlayınca bu zulme isyan bayrağı çekerek, bu zulme dur demek için 1993’de özgürlük hareketine katılır. Gençliğin verdiği dinamizm ve heyecanla devrimci bir yaşamı tercih eden Nujiyan bu yaşamda kendini yeniden özgürce var etmenin adı olur. Yüzünü dağlara döndüğü andan itibaren kendi özgürlük hikayesini yazmaya başlar. Kıbrıs’la başlayan yolculuğu, özgür dağlarda devam eder. Kurdistan topraklarında adımlamadık yer, emek vermedik alan bırakmaz. O dağları aşa aşa, mücadele ede ede yürür güneşe doğru. Bütünlüklü bir devrimci olarak tam bir parti militanıdır. Her göreve her zaman hazır olan heval Nujiyan mücadele yaşamında her alanda çalışma yürüterek büyük bir devrimci sorumlulukla hareket etmiştir. Onun için devrimci olmak her zorluğun üstesinden gelmek ve kendini her koşula bütünlüklü hazırlaya bilmektir. Yaşamda gerekçeler üreten, şartlı katılan ya da kendini sadece bir çalışmaya odaklayan bir devrimci değildir. Apocu olmanın özünü yakalayan heval Nujiyan, tüm zorlukları aşan, gerekçeleri ortadan kaldıran ve kendini tüm hücrelerine kadar yaşama ve güzelliğe adayan bir kadındır. Örgütün en zor süreçlerinde duruşuyla katılımı ile sürecin görev ve sorumluluklarını kaldıran biridir. Kadın ordulaşma sürecinde emek harcayan her alanda mücadele eden bir kadındır. Sadece işgalcilerle değil, geri erkek egemen zihniyetlede pes etmeden, geri adım atmadan kıyasıya bir mücadele verir. Ne bedel vermekten ne kavga etmekten korkmaz, geriliğin olduğu her yerde o Apocu ruhla mücadele eden her zorlukta iradesini bileyerek daha da güçlenmiş olarak atılır kavgaya. Güney savaşında ihanete geçit vermeyen ve binlerce kahramanla omuz omuza savaşmış, ihanetin önünde o da bedenini bir sipere dönüştürmüştür. Kendini adadığı bu yolda bir an olsun ne Önderliğe bağlılığınından ödün vermiş ne de gözünü başka bir yaşama dönmüştür. Katıldığı ilk günden beri yüzünü döndüğü kıblegahından ayırmamıştır. Bir kadın olarak Önderliğin tüm emeklerine cevap olmanın ve içinde yaşadığı bu hakikatin anlamına ulaşmanın arayışçısı olmuştur. Önderlik üzerinde gerçekleşen komplo sürecinde yaşanan tüm zorluklara rağmen kendinde mücadeleyi bir an bile dondurmaz heval Nujiyan. Önder APO’nun dediği gibi amacı güneş gibi net olanlar mücadele etmenin yüntemini de bulurlar. Oda bu felsefeden beslenerek amacındaki netliğini mücadelesinin her alanınan yansıtır. Komploya karşı geliştirilen fedailer ordusunda ye alır.  Karanlığa mahkum edilmek istenilen halkının, güneşi çalınmak istenilen bir ülkenin savaşçısı olarak kendini güneş için feda etmekten bir an olsun teredüt etmez. Önder APO’dur, güzelliğin toplamı, yaşamın kurucusu ve kadının en sadık dostu. Güzellikler için kendini kendini adamak, ölümde yaşamı oluşturmak ve güzelliklerde ebedileşmek bir devrimcinin en büyük hayalidir. İşte bunun için ilk fedai gruplar içinde ye almaktan geri durmaz. Özel kuvvetlere katılarak yaşamdaki duruşunu ve katılımını bir kez daha netleştirir. Yıllarcada bu ruhla katılmaktan geri durmaz. Verdiği söze bir tanrıça sadıklığında bağlı kalır. Yürüdüğü vardığı her yerde bunu yansıtır. Nujiyan bir yaşam ve sevgi kaynağıdır. Dokunduğu her yerde bir sevgi kaynağı oluşturur. Sevmekten, severek emek vermekten geri durmaz. Kadının yıllarca sevgisizliğe mahkum edilmiş yada yalan sevgilerle haps edilmişliğinden intikam alırcasına, sever yaşamı, insanlığı ve kadınları. Gerçek sevginin sırına erişen bir tanrıça kutsallığında sever ve bunun için dokunduğu her yerde güçlü sevgi bağları oluşturur. Kendi toplumuyla özgürce oluşturduğu bağlar onunla Önder APO arasındaki bağlarıda her an güçlendirir. Önder APO’nun kadın özgürlükçü paradigmasına inanan ve bu inanca göre hareket eder. Demokratik, ekojik, kadın özgürlükçü paradigmanın yaşamsallaşması için her alanda bir demoktaik modenite kadrosu ve öncüsü olarak çalışma yürüterek, kapitalist uygarlıa karşı amansız mücadele eden biridir. Güney halkının örgütlemesinden tutalım, Rojava devrim sürecinde oynadığı role kadar yaşamın her alanında mücadele yürütmüştür. Nujiyan hem bir sosyolog, hem bir siyasetçi, hem bir örgütleyici, hem bir psikolog, hem tarih yazan bir kahraman hemde elinde silahı ile savaşan bir dağlı kadın, Apocu ruhtur. Kendinde insan olmanın tüm güzelliklerini biriktirmiş ve biriktirdiklerini cömertçe sunan ve güzellikler resmeden eşsiz bir resamdır. Konuşurken ve yaşarken bilge bir kadındır. Kendinde yılların biriktirdiği bilgelikle yaklaşır tüm yoldaşalarına. Dilden önce yürekle kurur gönül bağlarını ve gözleriyle konuşur insanla. Yıldızlı gecelerde kayan yıldızların acılarınıda, parlaklığını ve güzelliklerinide biriktirir, yaşamın hakikatina varmış ve yaşama tanıklık etmiş gözlerinde. Onu tanımazsanızsanız da yanında rahat olur ve dökerseniz içinizde biriktirdiklerinizi. Bakışıyla güven verir size ve yıllardır tanıyormuşsunuz hissi oluşturur yüreğinizin derinliklerinde. 30 yıllık mücadele yaşamını çetin ve amansız bir direniş gerçekliğiyle ile geçirir. Bu süreçte pekçok görev alır ve görevin sorumluluğu ile başarıyı esas alır. Kendi doğuşunu gerçekleştirdiği bu yaşamda başka özgür doğuşlar geliştirmek için mücedele eder. Kavgayla örülen yaşamının ilmiklerini sağlamlaştırırken, Apocu olmanın, Apocu ruha ulaşmanın hakikatini paylaşır bunca yıllık mücadelesinde. Kendini güneşle arındıran bu bilge kadın, tüm zorluklarla mücadele ederek ve her an devrim coşkusundan hiç bir şey kaybetetmeden oluşturur kendini. Özgürleşen kadının temsili olurken, yüzündeki çizgilerde görürüz evrenin izlerini, gülüşlerinde şahit oluruz özgürlüğün ve yaşamın güzelliğini. Kendini adadığı bu yaşamda şimdi binlerce genç yüreğin aydınlatıcısıdır. Onun ve onun gibi kahramanlaşan özgür kadınların ışığında buluyoruz yolumuzu. Devrimci olmanın anlamını onun mücadelesinde bir kez daha anlıyoruz. Yaşamın tüm hücrelerine sinen ve evrenin tüm zerelerinde var olan dağlı kadınlardan biri olan heval Nujiyan her zaman mücadelemizde yaşayacak ve her doğan güneşle binlerce şehit kahramanlarımız gibi karanlığı ve karanlığa mahkum edilmiş yürekleri aydınlatacaktır. İnsanlık onların bilgelikleriyle ve mücadeleriyle yolunu bulacaktır.