Kurdistan semalarında dalgalanan bir direniş bayrağı var. Bir türküdür Kurdistan coğrafyasında dilden dile yüksek sesle söylenen. Kurdistan dağlarından, ovalara, şehirlere doğru yayılan bir değil, binlerce kahramanlık hikayesidir. Bir ana, bir zamana mahkum edilemeyen, her an ve zamanda, kendini eylemiyle dillendiren bir direniş, zafer yürüşüdür yaşanılan. Bir halkın evlatlarının an be an ve adım adım destanlar yazarak, kendilerini küllerinden yeniden yaratmasıdır. Yarım asırdır süren bu kesintisiz yürüyüşte, direniş ve zafer bayrağı Mezopotamya topraklarında elden ele dalgalandı. Bir değil binlerce kahraman ve öncü yarattı, yaratmaya devam ediyor. Bu bayrağı devr alarak yüzünü metropollerden özgür dağlara veren öncü kadınlardan biri de Bahar İnan’dır.
Metropollerden Ülkesinin Destansı Direnişine Yürek Veren Bir Kadın
Bahar, İzmir’de doğmuş bir Kürt kadınıdır. Aslen Kurdistan’ın serhildan şehirlerinden biri olan Agirî’lidır. İşgalcilerin Kurdistan’ı Kürtsüzleştirme politikalarından Bahar’ın aileside etkilenir. Bu politikalar sonucu ailesi ülkesini terk ederek metropollere yerleşmek zorunda kalır. Bahar, ülkesine yabancı olan bir ortamda büyür. Bahar büyüdükçe sistem içinde yaşanan adaletsizliklere, emek sömürüsüne, kadınların yaşadıkları devlet ve erkek şiddetine tanıklık eder. Bunlar onda ilk oluşan çelişkiler olur. Bu oluşan ilk çelişkiler onu yaratılan bu sistemi sorgulamaya iter. Bu sorgulamalarla sosyalist düşüncelerle tanışır. Sistemi ve sömürüyü sorguladıkça, bu sorgulamaları derinleştikçe kendi Kürt kimliğine ulaşır. Her şeye yabancılaştırılan insan, ilk başta kendi kimliğine yabancılaştırılmıştır. Bunu fark eden Bahar yurtsever çevrelerle ilişkilenir. Kaybettiği kimliğini, kültürünü daha yakından tanımak için MKM (Mezopotamya Kültür Merkezi) çalışmalarında yer alır. MKM onun için kendi kimliğiyle, ülkesiyle ilk tanıştığı yer olur. Ülke gerçekliğini öğrendikçe, sömürgecilere olan öfkesi de yüreğinde büyür. Önderliğin felsefe ve düşünceleriyle tanıştıktan sonra sistemle olan çelişkileri daha da artar. Sorduğu tüm sorulara ne sistemde ne de farklı yerlerde cevap bulamayan Bahar, Önderliğin ideolojisinde ve onun yarattığı PKK yaşamında çelişkilerine yanıt bulmaya başlar. Bulduğu yanıtlar ona ülke ve halk gerçekliğini söylerken, bununla mücadele etmenin mekanı olarak dağları gösterir. Bu dağlarda Kürtler bin yıllardır kendilerini varlıklarını korumuş ve yaratmıştır. Dağlar gerillayla Kürd’e umut, işgalcilere kabus olmuştur. Bahar da kaybettiklerini bu dağlarda yeniden bulmak için yüzünü dağlara döner.
Dağlarda Yeniden Doğmak
Bahar 2010’da yüzünü dağlara dönerek ülkesiyle yeniden buluşur. Bu buluşma Bahar’ın kendini Faraşîn olarak yeniden var ettiği ve oluşturduğu bir buluşma olur. Faraşîn ismiyle kendisinin de ifade ettiği gibi yeniden doğmuştur. Faraşîn bir gerilla olarak Kurdistan dağlarındaki yolculuğuna Qendîl ile başlar. Burda gördüğü yeni savaşçılar eğitimiyle gerilla yaşamının inceliklerini öğrenir. Öğrendiği her şey onda büyük bir heyecan yaratır. Dağların ihtişamı, PKK’nin gerillayla bu dağlarda yaratığı yaşam onda büyük duygular yaratır. Patikaları adımlarken ülkesinin güzelliği, yaratılan değerler ve geliştirilen mücadele karşısında büyülenir. Metropollerin insanı yutan o kalabalığı, sistemin yarattığı o anlamsız yaşam karşısında dağlar bir cennet mekan, PKK bu cennetin koruyucusu ve yaratıcısıdır.
Faraşîn bir gerilla olarak kendini yeniden oluşturmaya başladığı ilk andan itibaren büyük bir inançla, Önderliğin yarattığı bu yaşama bağlanır. Özgürlüğün tüm renklerini bu dağlarda PKK’nin yaşamında öğrenirken, onu en çok etkileyen ise bir kadın olarak kendi kimliğini bu dağlarda yeniden oluşturma çabasıdır. Sistemde kadın kölece bir yaşama mahkum edilirken, dağlarda ise kadın kendini buldukça yaşamı kutsallaştırıp, özgürlüğe yol alıyor. Bu kutsallık sadece kadın üzerindeki köleliği değil aynı zamanda insan üzerindeki kölece yaşamı kaldırarak yeni bir yaşam yaratıyor. Faraşîn’de bir kadın olarak kendini bu dağlarda yeniden oluşturarak, yaratılan tüm eril geriliklerle, işgalcilerle mücadele etmeyi esas alır. Özgür kadın kimdir? Nasıl yaşar? sorularını kendine sorarak kişiliğini özgür kadın perspektifiyle yeniden yaratmak ister. Özgürleşerek yaşamı yaratan, büyük kadın kahramanların yaşamlarını eylemlerini kendine esas alır. Özgür bir kadın olarak ülkesinde güzellikler yaratmak ve tüm kadınlara umut olmak ister. Kendini yaratarak, özüyle buluşarak halkının, kadınların intikamını almak ister. O kendinde tüm kadınların mücadelesini, intikamını biriktirerek yürür faşizmin üzerine. Yüreğinde biriktirdiği tüm öfkesi silahının namlusunda öfke olup yağar faşizme ve onun yarattığı çirkinliklere. Yüreğinde büyüttüğü özgür kadın duyguları onu Şengal kadınlarının çığlıklarıyla buluşturur. Şengal kadınların çığlığına yanıt olmak ve onların sesine ses olmak için yüzünü Şengal’e döner. Yoldaşlarıyla beraber Daiş’e karşı savaşarak, Şengal’de özgürlük ve yaşam tohumlarını eker.
Faraşîn dağların zamanla komutanlaştırdığı cesur, savaşçı bir kadın olur. Savaştıkça, mücadele ettikçe, yaşamda pratikte olgunlaşır. Önderliğin ideoloji ve felsefesinde derinleşerek bilincini özgürlük felsefesiyle yoğurur. Yaşamda sade ve özlü katılımı, sürekli olarak yoldaşlarıyla geliştirdiği derinlikli tartışma ve yoğunlaşmaları ile yoldaşlarının örnek aldığı bir komutandır. PKK’nin bir lokma ekmek ve bir hırka felsefesini esas alarak yaşarken, yaratılan değerlere karşı büyük bir hassasiyetle yaklaşır. En büyük değer olan yoldaşlıkta kurduğu ilkeli ilişkilerle parti yaşamının korunmasıda ilke sahibidir. Her anı anlamlandırarak yaşayan Faraşîn yaşamın her anında emek sahibidir. Özgür kadında açığa çıkan büyük bir hissiyatla yaşamı gözlemleyerek yaşamda oluşan boşlukları doldurur. Yaşadığı duygu yoğunluğu onu tüm yoldaşlarının dünyasıyla bütünleştirirken, yoldaşarına her konuda sürekli olarak destek olur. Onu öncü bir komutan yapanda bu özellikleridir. Hem kendine hem yoldaşlarına yetebilmeyi bilmesi ve her koşulda parti ilkelerini koruyarak yaşamı yarata bilme özelliğidir. Demokratik Modernite gerillası olarak yaşadığı topluma, tarihe karşı büyük bir sorumluluk duygusu ile yaklaşır. Gördüğü Mahsum Korkmaz Akademisi ile bir militan olmanın, komutan olmanın tüm meziyetlerini toplayarak kendini oluşturur. Kendini güçlü bir şekilde ele alarak, kendini aşmanın savaşını vererek özgür kadın kimliğine ulaşmayı amaçlar. Akademiden sonra en büyük hayali olan Bakurê Kurdistan’a doğru yol alır.
Faraşîn Bakurê Kurdistan alanında büyük bir mücadele ve duruşun sahibi olur. Düşmanın tüm saldırılarına karşı cevap olabilmek için sürekli olarak derin yoğunlaşmalar yaşar. Garzan’da düşmana karşı gerçekleştirilen eylemlerde rol oynayarak sürece cevap olmak ister. Halkının, ülkesinin intikamını almak ve işgalcileri ülkesinde yenerek PKK’nin zafer bayrağını yükseltmek ister. Silahının namlusunu bir an olsun soğutmadan, yaratılmak istenilen sessizliği silahının sessiyle bozarak, halkının, kadınların sesi olur.
Faraşîn devr aldığı direniş bayrağını elinden bir an olsun bırakmadan işgalcilere karşı savaştı. Apocu bir kadın olarak yaşamında ve eyleminde yeni yaşamın öncü komutanlarından biri olarak Kurdistan topraklarında kahramanlık hikayeleri yazdı. Yüreğini bu dağlarda büyüterek hem kendini hem, toprağıyla kucaklaştı. Gerçekleşen işgal saldırılarında ardından direniş bayrağını bizlere devr ederek 2018’de katıldı şehitler kervanına.
Mücadele Arkadaşı


