Onlar ki çocukluk hayallerinin peşinden gittiler ve özgürlüğe erdiler. Onlar ki tüm zorluklar karşısında direndiler ve zafere ulaştılar. Onlar ki anın tılsımını keşfettiler ve tüm zamanlara aktılar. Onlar ki hiçbir zaman yenilmedi ve de ölmediler. Çocukluk hayallerinin peşinden gidenler her zaman özgürdür ve yaratan emek ölümsüz ruhlarının bir parçasıdır. Nerede olursa olsun onlar yaşamı yeniden oluşturmanın yolunu bulurlar. Nerede olursa olsun anın kalbi şah damalarında devinir. Onlar ki yaşama gülümser, umudu yüreklerinin pusulası yaparlar. Bundandır onlar her zaman yarındırlar ve yarında yaşarlar. Öyleleri var ki... Yüreklerinin aydınlığında tarih yazarlar. Dicle ve Fırat misali akar damarlarındaki kan, insanlık onurunu kurtarmak için. Demir kapıların ardında da olsalar ya da dört duvar, karanlık burçların dehlizlerinde ya da bir kuyunun dibinde yüreklerinin ışığı hiç sönmez. Onlar güneşin savaşçılarıdır, inançla, umutla keskinleşmiş kılıçlarını kuşanır ve kötülüğün üzerine yürürler. Onlar bin yılların intikamcısıdır, insanlığı köleleştiren, sevgiyi yok edenlerin karşısında çelikten bir kalkan gibi dururlar en ön mevzide. Hiçbir zaman korkmazlar, hiçbir zaman kaçmazlar, inançla kuşandıkları kılıçları hiçbir zaman bırakmazlar, zorbanın üstüne yürürler, güzelliğin üstüne gölge düşüren elleri paramparça ederler. Onlar yoldaştır, arkadaştır, dosttur, gerilladır, dağlı çocuklardır, dağlıların evlatlarıdırlar. Adları Agid’tir, Zilan’dır, Beritan’dır. Adları Axîn’dir. Çocukluk: İki Kutuplu Dünya Axin Muş 1979 yılında bir Akdeniz adası olan Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşe’de dünyaya gözlerini açar. Çocukluk yılları epey hareketlidir. Ailedeki büyükler henüz topraklarını terk etmemiş, yaban ellere göçmemiştir. Bu durum Axin’in yaşamında önemlidir ve kişilik şekillenmesinde bu iki kutup çok etkili olacaktır.  Çünkü Axin yazları köye gidecek, büyüklerinin yanında kalacak, kışları da okuluna devam edebilmek için Kıbrıs’a gelecektir. Ülkeden uzakta geçirilen günlerde Axin okuldadır. Şehirdedir. Sistemin merkezindedir. Ama köye geldiğinde ülkededir, evindedir. Köy yaşamını şehir yaşantısına göre daha fazla benimseyen Axin’in kişiliğinde baskın olan öğelerse daha çok büyüklerinden aldığı Kürt kültürü, yurtseverlik gibi değerlerdir. İki uçlu olan yaşamın Axin açısından en temel avantajıysa toplumsal sorunları çok çabuk görmesi ve bunları çözümlemenin arayışına girmesi olur. O’nun önünde iki yol vardır. Ya olduğu yaşamı benimseyecek, şehirli olacak, kültüründen uzaklaşıp özenti bir yaşamın içinde eriyip gidecek ya da zaten 29 isyan görmüş ve artık kurtuluş umudu kalmamış bir toplumsal yapının içinde sıradan bir yaşamın içine hapsolacaktır. Büyüklerinden dinlediği Şeyh Saitler, Seyid Rızalar O’nun hafızasını canlandırsa da halkın umutsuzluğunu görebilmektedir. Ne şehir yaşamı ve yabancılaşma, ne de umutsuzluk ve çürüme, her iki seçenek de özgür ruhu için uygun değildir. Bu durumda önünde kendi çizeceği yol kalmaktadır. Yüreğini avucuna alıp kendi kaderini kendi elleriyle çizmek ancak çocukluk hayallerinin peşinden gitmekle mümkün olacaktır. İlk Gençlik: Hayallerinin Peşinden Gidiyor Bahsedeceğimiz bu yıllarda Axin artık büyümüş, ilk gençlik yıllarına gelmiştir. Yani 90’lardayız. Axin’in çocukluğunda tanık olduğu umutsuzluk yerini halkın umut dolu haykırışlarına bırakmıştır. Sokaklarda bildiriler dağıtılıyor, halk her gün yürüyüşlerde özgürlük için slogan atıyor, şehitler yüzbinlerle karşılanıyor. Zorba devletin hiçbir zor aracı halkı durduramıyor. Umutsuz, karamsar, kaderine razı gelmiş çürümekte olan bir halktan, kendini kendi küllerinden yaratan bir halk gerçekliğine doğru gidiliyor. Axin’in bu sesleri duymaması imkansızdır. Evet, duyduğu sesler O’nu özgürlüğe çağırmaktadır. Ve 1997 yılında PKK hareketiyle tanışır. PKK hareketi bir halk hareketidir ve Axin’in ilk öğretmenleri serhildana kalkmış halkın kendisi olur. Soykırımın eşiğine gelmiş bir halkın böylesine heybetli kalkışı Axin’i çok etkiler. Ve profesyonel olarak devrimci yaşamına başlar. Halk çalışmalarında kendisini tanıyan Axin burada hem öğrenci olur, hem de öğretmen. Örgütlediği kadar, örgütlenir de. Dil öğrenir, tarih öğrenir, sever, sevilir, seçkin bir militana dönüşür. Oldukça mütevazi bir duruşu vardır. Zaten halkın en çok etkilendiği yanı da bu asil mütevaziliğidir. Onda Azimelerin, Besê’lerin ruhunu görürler, Axin artık kendi toplumunun öncüsüdür. Büyük Kararlaşma Yıl 1999’a evirildiğinde Kürdistan için kara günler başlamıştır. Serhildana kalkmış halkın zaferin şafak sökümünde aniden karanlığa tutulması herkes için büyük şok olur.  Axin o yıllarda Avrupa’da halk çalışmaları yürütmektedir. PKK’nin etkisi Kürdistan’ı aşmış ve hegemonik güçlerin çok ciddiye alması gereken bir güce dönüşmüştür. Axin bu atmosfer içinde pek çok çalışmaya öncülük yapmış, örgütlenme faaliyetlerinde halkla omuz omuza Kürdistan’ı parçalayan güçlerin karşısında durmuştur. İşte Önderliğin esir alınması bu koşullarda gerçekleşmiştir. PKK’nin artan etkisiyle Kürdistan merkezli kurulan oyunların bozulacağını anlayan güçler Önderlik şahsında PKK’ye ve halka karşı saldırı pozisyonuna geçmişlerdir. Ama halk sessiz kalmamış, sindirilememiştir. Her gün en güzel canlar kendilerini özgürlük ateşinde yakmış ve Önderliğin etrafındaki ateşten çemberi yaratmışlardır. Axin’in bu koşullarda Avrupa’da kalması imkansız hale gelir. Önderliğin esaretine karşı bir tutum olarak dağda kalma kararı verir. O da Önderliğin etrafındaki çemberde yer alan ateşten toplardan biridir artık. Ülkede Kalma Kararı Binlerce kahramanın kanıyla suladığı topraklarda Axin kendisini ateşin kutsallığına adar. Zilan yürekli bir kadındır ve Zilan gibi zoru başarma istemi çok güçlüdür. Bunun bedellerini göze almıştır. Canından öte neyi vardır ki olsa verecektir muhakkak. Hiç kaygısız fedailerin saflarına katılır. Axin’in yeni yaşam öğretmeni artık dağlar olacaktır. Dağlara, dağların ormanlarına, kayalarına, patikalarına, şelalerine, zirvelerine aşkla, büyük bir tutkuyla bağlanır. Dağlar onun aşkını karşılıksız bırakmaz ve aynı tutkuyla cevap verirler sevgisine. Öyle ki dağların da en güzel çocukları, Ari yürekliler Axin’in yoldaki yoldaşı, mevzideki sırdaşı olurlar. Erişler, Andoklar, Zınarlar, Güvenler, Çekdar, Şervan ve Botanlar Axin’in bu yolda eğittiği ilk militanlardır ve Axin onların komutanlığını yapar. Onlar ki gece gündüz, aç sussuz, yorgunluk demeden savaşırlar, mücadeleden bir an olsun vazgeçmezler. Onlar ki fedailerdir, Önder Apo’nun ordusudurlar. Önderliği o dört duvarın arasından çıkarmaya ve Önderlikle özgür bir gelecekte yaşamaya yemin etmişlerdir. Onlar ki şunu derler; ‘’Eğer Önderliğimiz ve halkımız için özgür bir yaşam yoksa o zaman biz düşmanımıza da yaşamı haram edeceğiz’’. Onlar ki PKK’nin yaşayan özünü temsil ederler. Axin de onlardan biridir. Ve ne zaman düşman Axin gibileri karşısında görse tarumar olur, kaçacak yer arar ama yine de kurtulamaz. Çünkü bir Apocu fedaiyle karşılaşan işgalci artık ondan sonrasını göremeyecektir. Dünyayı ve insanları son görüşü olacaktır. Onlar ki İmralı da alınan her bir nefes için bir işgalciyi nefessiz bırakırlar. Ve onlar ki savaş meydanında bedenlerine döşedikleri bombalarla en ağır hesabı İmralı işkence sistemini oluşturanlara ödetirler. Onlar ki yok sayılmanın bedelini yok ederek ödetirler. Onlar çağın fedaileri, kimsenin kendisinden geçmediği bu dünyada kendilerinden geçerler. Canlarını özgürlüğe adarlar. Axin onlardandır. Ve her zaman bu gerçekle yaşar, buna göre kendisini örgütler. Çünkü o daha ilk günden bilir, aşık maşuk yolunda yok olmayı göze almıyorsa aşkı hakiki değildir. Ve daha ilk günden maşukuna canını feda etmeyi bilmiştir Axin. Bütünleşme Axin Muş yalnızca fedailerin komutanı değildir, O aynı zamanda en zor yerlerin de en önde gidenidir. 1 Haziran Hamlesinde Nuda Karker gibi o da yönünü Bakur’a çevirmiştir. Gabar’da Agid’in izdüşümlerinden yürümüş, O’nun su içtiği buz gibi kaynaklarda yüreğini serinletmiş ve yeniden özgürlükle sözleşmiştir. Nasıl ki Agid’in attığı ilk kurşun Gabar’da patladıysa, Axin’in de içindeki ve dışındaki düşmanla çarpıştığı ilk yer olur Gabar. Kendisini Gabar’da hem ruhta hem de düşüncede yeniler. Gabar O’nun için özgür kadın kimliğini kazandığı, cins bilincinin derinleştirdiği yerdir. Savaşır, çarpışır, kavga etmeyi öğrenir. Askerileşir. Zaten güzeldir, daha da güzelleşir. Güzelleştikçe de sevilir. Özgürlük ölçülerinde netleşir ve bunları birer birer kişiliğinde bütünleştirir. Emek verir, üretir, ürettiğini tüm topluma mal eder. Hem yaşamın hem de emeğin sembolü olur. Bu yüzdendir ki tıpkı tanrıçalar misali etrafında herkesi toplar. Sorunları çözendir, yaşama nefes olandır bir o kadar da düşmanını daraltan ve nefessiz bırakandır. Ve doğal olarak yaşamın ve savaşın öncü komutanıdır Axin Muş. Amed’e Yolculuk YJA Star ve HPG Askeri Konsey üyesi Axin Muş, Berçemler’in, Gülnaz, Zinarin, Doza, Çiyager ve Azad Siserler’in savaştığı yerlerde doğru yoldaşlığın yoldaşı olur. 2018’de Amed’e yol alır. Süreç artık değişmiştir, Kürdistan’da hiç durmayan savaş son demlerini yaşıyordur. Sömürgeciliğin varlık ve yokluk savaşına girdiği o günlerde; O varlık ve özgürlük savaşı için Şehit Kendal’a, Dorşin’e koşar. Fedailerin zamanıdır. Ve fedailerin fedai komutanı görevi başındadır. Çağın en etkili silahları ve yüksek savaş teknolojisi karşısında Amed’in her karış toprağında izini bırakır. Yeni Dönemin Profesyonel Gerillacılığı Gelişini duyan işgalciler beş yıl boyunca her gün operasyonlar düzenler, yalan haberlerle, özel savaş yürütürler. Axin Muş hayalet mi olmuştu, yoksa ölüp ölüp yeniden diriliyor muydu? Tüm özel savaş yalanlarını yaptığı eylemlerle boşa çıkaran Axin Muş hiçbir zaman gafil rast gelmedi ölüme. Savaşın en kızgın, en öfkeli anında vurmaya devam etti. O fedailerin komutanıydı ve profesyonel gerillacılığı en çok geliştirenlerdendi. Hareket tarzıyla bir kez daha yeni dönem gerillasının başarısını kanıtlıyordu. Teknik üstünlük ya da sayı üstünlüğü gerilla karşısında artık işlevsizdi. Yoksa Amed gibi arazisi kuru, kamuflaj ve lojistik imkanlarının sınırlı olduğu bir yerde hem gerillacılık yapmak hem de eylem çıkarmak nasıl mümkün olabilirdi? İşte Axin bunu başardı. Olmaz denileni olduran ve yeni dönemin başarısını ispatlayarak ön açan oldu. En Güzel Yaşam Uğruna O hep derdi; ‘’ Yaşamın en anlamlısı PKK’de yaşanır’’ diye. Son ana kadar da bu felsefeyle yaşadı ve gereklerini yerine getirdi. Savaşın en kızgın olduğu dönemlerde bedel vermekten kaçınmayarak Delal, Leyla ve Azêler gibi halkının özgürlük umudunu büyüttü. Duruşuyla özgür kadın çizgisinin şaşmaz ölçülerinin en seçkin temsiline dönüştü. Öyle ki O arkadaş, yoldaş, devrimci, kadın özgürlük savaşçısı, asi dağların gerillası, yaşamın mütevazisi, güzelliğin gülüşüydü. Devrimci yaşamında çalışmaları birbirinden ayırmadı, zor kolay demedi, tüm çalışmalarda anlamlı değerler oluşturarak dönemin komuta ruhunu yarattı. Pek çok fedai eylemciye komutanlık yaparak, onları eğitti. O PKK yoldaşlığının somutlaşmış örneğiydi. Çelikten bir inanca sahipti. Bundan dolayı da hiçbir zaman düşmedi, yenilmedi ve özgür kadın çizgisinin hakiki komutanlık ilkesine dönüştü. Mücadele Arkadaşları