Demokratik toplumculuk yeni sosyalizm teorisi anlamına gelmektedir. Sosyalizm, toplumculuk anlamındadır ve toplumun özgür ve demokratik varlığını ortaya çıkarmayı hedefler.
Toplumun gelişimi, tarihsel ve sosyolojik yapısı hakkındaki hakikate ulaşmak ile toplum doğasına uygun yaşam ve mücadele ortaya konabilir. Bu yüzden Önder Apo evrenin oluşumundan başlatarak yaşamı tanımlamaya, toplum olmayı ve onun doğasını ortaya koymaya çalışmaktadır. Madde ve enerji arasındaki ilişki, birbirine dönüşüm, doğadaki herşeyin birbiri ile ilişkisi üzerinden gelişen yaşam ve oluşum oldukça çarpıcı ortaya konmuştur. Önderliğin doğaya, evrene ve canlılığın oluşumuna dair tüm anlatımları bize varolmanın temel koşulunun ilişki, diğer bir deyişle örgütlenme olduğunu ve bunun üzerinden yaşamın şekillendiğini anlatmaktadır. Hücreler bile oluşurken başka hücreler ile bağ ve iletişim kuramıyorsa, aktifleşmiyorsa yok olmaktadır. En çok beyin hücrelerinde bu belirgindir. İnsan milyarlarca hücre ve potansiyel ile doğuyor ama kullanılmayan ve yaşam sınırlarından dolayı karşılığı olmayan hücreler bir süre sonra ölüyor. Bağ kurmak, iletişim yani toplumsal olmak insan varlığının temel özelliğidir. İnsan toplumsallık ile insanlaşıyor. Örgütlülüğü zayıflatılan, parçalanan toplum bugün kendini savunmaktan mahrum kalmış, devlet ve kastik toplumsal katilin yemi olmaktadır. Bu nedenle yeniden komünleşmek; komün olarak örgütlenme, kendi varlığını oluşturma, güçlenme, özgürleşme seçeneği demektir.
Kadın katliamları, kadın kırımı son yıllarda giderek artmaktadır. Faşizmle, toplumsal sorunların yarattığı cinnetle, aile ve birey sorunuyla bağlantılı birçok yönü var. Kastik katil 3. Dünya savaşı koşullarında çok aktif devrededir. Kadın özgürlük mücadelelerinin gelişmesi, kadının hak ve özgürlük arayışı, aile ve toplumsal geriliklerin cenderesinden çıkmak istemesi bu katili çıldırtmaktadır. Devletin gücü zaten arkasındadır. Faşizm koşulları ile bağlantılı artan milliyetçilik zaten artan cinsiyetçilik demektir. Bir yandan korkunç yozlaşmış pornografik boyut almış cinsiyetçi ilişkiler bir yandan da en korkunç düzeyde yaşanan kadın düşmanlığı birlikte gitmektedir. Bu anlamda kadına, kadın özgürlüğüne karşı her yandan saldırı vardır. Tüm bunlar kadın katliamlarının artmasına neden oluyor. Kadın özgürlükçü paradigmamız ve kadın özsavunmasına dayalı bilinç ve örgütlülük düzeyimiz kadınların yaşamını garantiye almayı sağlamamızı gerektiriyor. Önder Apo Buda’ya dayandırarak, sırtımıza vurulan hançer kadın köleliğidir, bu yüzden öncelikle bu hançeri çıkarmak yani kadının özgürlüğünü yaratmak lazım diyor. Kadın özgürlüğü anlamında arayışlara, gelişmelere yol açsak da diğer yandan kadın katliamlarını engelleyememek, aile sorununu çözememek, kadının sistem tarafından derinleştirilen ve içselleşen köleliğini aştıramamak hala da temel bir sorun ve öncelikli özeleştirimizdir.
Bundan sonraki süreçte tarihin ilk ve temel çelişkisi olan kadın-erkek çelişkisinin derinliğine denk bir şekilde mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. Geçmişte egemen erkeklik olarak tanımladığımız gerçek bugün KASTİK KATİL olarak karşımıza çıkıyor. Önder Apo bu gerçeği çok iyi ifade eden bir tanımlama ortaya koyuyor. Hem karakterini, uygulamalarını hem vahşetini çok iyi anlatıyor. Kadın sistemini ortadan kaldıran ve binlerce yıldır büyük acıların, katliamların, savaşların, insanlığın yaşadığı tüm trajedilerin sorumlusu olan “kastik katil” ile uzlaşmamız, köleliğini kabul etmemiz mümkün değildir. Madem karşımızda böyle bir katil var, kendini bu düzeyde tanrılaştırıp dokunulmaz kılmış, tarihe böyle yön vermiş, madem onu artık bu düzeyde tanıyabiliyoruz o zaman nasıl bir mücadele yürüteceğimizi de iyi belirlememiz lazım.
Manifesto ile birlikte dört katmanlı kadın kurtuluş ideolojisini ve kadın tarihini yeniden ele alarak programımızı, yeni dönemin mücadele stratejisini geliştirmemiz gerekmektedir. Kadın, tarihte tanrıçalıktan, saray kadınlığı, sonra ev kadınlığına(sati kültürüne) kadar düşürülüyor. Kadının direnişi ve mücadelesi binlerce yıl sürüyor. Kadın erkek mücadelesinin tarihe yön verdiği görülüyor. İki ayrı toplumsal kültür ve uygarlık gelişiyor. Erkek eksenli olana toplumsal demek doğru olmamakla birlikte toplum ve yaşam üzerinde kurduğu egemenlikle bir sistem yaratmış. Bugün daha da uzmanlaşmış ve köleliği en derinlikli biçimde yaratmaya çalışıyor. Kadın tarihi ve özgürlük tarihinin iç içeliğini anlamaya, tarihin kadın yüzünü çözümlemeye, açığa çıkarmaya ihtiyaç var.
Önder Apo dört katman temelinde her kadının kendi arkeolojisini yapması gerektiğini söylüyor. Aslında bütünlüklü olarak kadın sosyolojisini daha kapsamlı çözümlemeye ihtiyaç var. Yaratılması gereken alternatif özgür kadın kimliğinin açığa çıkarılması ve toplumsal bir sistem haline getirilmesidir. Bu da kadın devrimi anlamına geliyor.
Cins çelişkisi içinde olduğumuz yüzyılın temel çelişkisi haline gelmiştir. Tarihin başından beri kadın köleliğine dayalı toplumsal sorun merkezdeki sorundur. 21. Yy kadın özgürlük yüzyılıdır. Biz bunun için savaşıyoruz. Bu anlamda kadın sorununu çözmek, kadın devrimini geliştirmek, 40 yıllık kadın özgürlük mücadelemizin açığa çıkardığı gelişmeleri ve düzeyi topluma mal etmek temel görevimiz oluyor. Açığa çıkan gelişmeleri daha da derinleştirmeli, kadının toplumsal mücadelenin her alanında öncülük düzeyinde yer almasını sağlamalıyız. Buna göre bir örgütlenme, her yerde her alanda örgütlü varlığımız ile çözüm geliştirmek kadın özgürlük mücadelemizin temel sorumluluğu olmaktadır.
Önder Apo Manifestosu üzerine yoğunlaşma ve derinleşme, ifade edilen tarihsel ve toplumsal gerçekleri, ideolojik-felsefik ve diyalektik ilkeleri iyi anlamamız gerekiyor. Önder Apo tarihsel ve sosyolojik gerçeğe bakarak yeni bir mücadele tarzı ortaya koydu. Ortadoğu’nun ve Kürdistan’ın tarihsel gerçekleri, hakikatleri ışığında döneme müdahale etti. Biz de yeni mücadele döneminin ruhu, stratejisi ve taktikleri konusunda netleşerek yeni bir döneme giriş yapabiliriz. Yeni bir yüzyıl şekilleniyor. Komünal bir hareket olarak kendimizi örgütleyerek Kürdistan ve Ortadoğu’yu, sonuç olarak tüm dünyayı etkileyecek bir mücadele ortaya çıkaracağız.
PAJK Koordinasyonu


