Kürdistan özgürlük mücadelesi başladığından bu yana çok büyük destanlar besledi yüreğinde. Geçmişten şimdiye kadar süre gelen direniş ruhu tüm kararlılığıyla zirveleştikçe zirveleşiyor. Yer mekan ve kahramanlar değişsede direniş ruhu aynı amacı besliyor bağrında. Bazen mekan Çarçella oluyor, Helinlerin şahsında zirveleşiyor kahramanlık. Bazen mekan Zap oluyor, Çiçeklerin şahsında yeri göğü inletiyor zılgıtları direniş çığlıklarıyla. Bazen Botan, bazen Serhed, bazen Garzan, bazen Paris oluyor. Delallerin, Hejarların, Rahimelerin ve Evinlerin direniş naralarıyla yükseliyor intikam sesi. Dedim ya yer, mekan ve kahramanlar değişse de direniş ruhu ve direnişçilik hep kaldığı yerden devam ediyor. Kürdistan kadını Rindêxanlardan Zarifelere, Besêlerden Ronahilere, Berivanlardan Saralara kadar büyük direniş abidesi olan cesur yürekli kadınlarla günümüze kadar süre gelmiştir. Günümüzde ise Avzemler, Ekinler, Dicle, Destan, Devrim, Adife, Jindar, Cudi, Vinar ve daha niceleri onların ardılları olarak yürüdüler. Bu kararlı yolun yolcularından ve iddialı yürüyüşçülerinden biri de Yja Star gerillası Vinar Hevi’dir. Vin-ar... yani irade ve ateş demek, bileşiminden ise ateşten bir irade açığa çıkmaktadır. Kürdistanın Kalbinde Gürleşen Bir Ateş Sonbaharın son günlerini yaşadığı demlerde takvim yaprakları 11 Kasım 1996’yı gösterdiğinde Adana’nın Seyhan ilçesinde Amed’li bir ailede gözlerini yaşama açmıştı Dilan Sağlam. Daha doğmadan sürgün yollarına düşmüştü Dilan yurtsever ailesi ile birlikte. O kahredici gurbet eller, Dilan için yaşamında ‘neden’ sorusunun hep dillerde olmasına en büyük sebep olmuştu. Erken yaşlarda başlayan çelişkileri geleceğinin en büyük yaşam öğretmeni olacaktı. 8 yıl sistem okullarında okuyan Dilan, var olan sistemi daha genç yaşlarda benimsememeye başlamıştı zaten. 2012 yılında özgürlük mücadelesine katılan abisinin gidişini hep sorgulamış ve nedenini anlamaya çalışmıştı. Kısa bir zaman diliminde aslında abisinin en doğru kararı verdiğini anlamış ve onunla hep gurur duymuştu. Onunla yaptığımız bir konuşmada abisinin onun için gurur kaynağı olduğunu ve onun izinden aralıksızca yürüyeceğini ve her zaman ona layık olabilmek için mücadele edeceğini belirtmişti. Dilan çok çabuk çözmüştü kapitalist sistemin oyunlarını. O oyunun bir parçası olmamak için ömrünün en güzel çağında, gençliğinin en güzel yıllarını yaşadığı zamanlarda ömrünü özgürlüğe arman etmek isteyerek yönünü Kürdistan dağlarına vermişti. Yüreği bir ateş gibiydi. Dur durak bilmeden sürekli yanan ve de gürleşen bir ateş gibi... Büyük Kahkahaların Sahibiydi 2015 yılında gerillalaşma kararı alan Dilan, Kandil dağlarında özgür yaşamı adımlamaya başlamıştı. Dilan, Vinar adını almıştı. Vinar, ateş ve irade demekti. Bence tam da kendine yakışır bir isim almıştı yeni yaşantısında. Vinar Hevi olarak dağlardaki mücadelesine başlamıştı artık. 2015 yılının son aylarında Kandil’de özgün bölükte tanışmıştık Vinar arkadaşla. O zamanlar bölükler 30 ve 40 kişilik bileşimlerden oluşuyordu. Bizim de özgün taburumuz 2 bölükten oluşmaktaydı. Bir bölüğümüz Kandil’in Şehit Harun Cephesinde, diğer bir bölüğümüz ise farklı bir alanda bulunmaktaydı. İkinci bölükte yer alan Vinar arkadaş, yağışlı bir günde sırtında çantası, kolunda silahı, o incecik belinde iki bonbalı raxtı ile şikefte yetişmeden geldiğini çığlıkları ve gülüşleriyle haber verdiği an, onu tanıyan arkadaşlar sevinç çığlıklarıyla kapının önüne doğru koşuştular. Ben ve benim gibi onu tanımayan arkadaşlar ‘ne oluyor’ der gibi birbirimize bakarak gelen arkadaşın kim olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Her halde gelen yönetimden bir arkadaştır ya da eski bir arkadaştır diye tahmin yürütüyorduk kendimizce. Sonra içeri kısa boylu, zayıf gencecik bir arkadaş girince yerimizde donup kalmıştık açıkçası. O zaman arkadaşların bu kadar sevinç çığlıkları attıkları bizlere biraz abartı gelmişti, ta ki Vinar arkadaşı tanıyıp onun kalbine dokunana kadar... Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, yüzünden bir an bile eksiltmediği ağız dolusu gülüşleri, o meşhur kahkaları ve arkadaşlarına olan sevgisini görmemek mümkün değildi. Bölüğümüz ağırlıklı olarak genç arkadaşlardan oluşmaktaydı. Kadının kendi kendini eğittiği, kadının kendi kendini örgütlediği, yaşamına yön verdiği alanlarda genç kadın arkadaşlar erken adapte oluyor ve sorumluluk bilinci çok daha hızlı gelişiyor. Şanslıydım ki böyle bir ortamda Vinar gibi bir çok değerli arkadaşla tanıştım. Belirttiğim gibi bileşimimiz genel olarak genç arkadaşlardan oluştuğu için, şikeftimizde resmen enerji patlaması yaşanıyordu. Birbirinden genç ve güzel kadınların bileşiminden oluşan bölük bir çok güzelliğe şahit oluyor ve farklı farklı kahkahalara tanıklık ediyordu. En çok da Vinar arkadaşın kahkahaları ile yankılanan büyük şikeftimiz de artık onun bu güzel gülüşlerine alışmıştı. Yorulmak nedir bilmezdi, her gün farklı proje ve önerilerle yönetimin kapısında alırdı soluğu. Her konuda yetenekliydi. Becerisi olan ve bildiklerini saklamadan, ortamında açığa çıkaran bir arkadaştı. Onun hızlı düşünen aklı ve üstün zekası her konuda verdiği örnekler ve yaptığı önerilerde zaten açığa çıkıyordu. Onun bu özellikleri üzerine düşündükçe onun erken yaşlarda komutanlaşacağına ikna olmuştum. Evet erken büyüyecek, erkenden o küçücük omuzlarına yüklenecek o koca yük olan sorumluluk diyordum... Dağların Vinar’ı Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur diye bir tabir vardır. Deyim yerindeyse doğrudur aslında. Gerilla yaşamı tesadüflerle doludur. Beklemediğin bir anda ansızın çıkagelir hiç beklemediğin ya da tahmin etmediklerin. Aradan yıllar geçmişti. Koskoca 5 yıl... Ve 5 yıldan sonra bu kez farklı bir alanda tesadüfen bir araya gelme şansını yakalamıştık. Fark ettim ki yılların araya koyduğu özlemler baya bi büyümüştü. Uzun uzun sohbet ettik, hasret giderdik. Aradan geçen uzun yıllar içerisinde Vinar arkadaşın abisi şahadete ulaşmıştı. Şahadet gerçekliği üzerine bir tartışma gerçekleştirdik. Duygusal yaklaşacağını düşünürken aksi bir durumla karşılaştım. Abisinin şahadetinden güç almıştı. Şahadet gerçekliğinde kendini derinleştirmiş, şahadetin anlamına derinlikli olarak varmıştı. Ve Şehit Derwêş Demhat’tan bahsederken şöyle dile getiriyordu; ‘ Ben onunla hep gurur duydum. Ve nefes aldıkça da gurur duyacağım. O benim en büyük yaşam gerekçem ve o gönlümün en büyük devrimcilerinden biri. Herkes kendi devrimci olmaya karar verir. O yıllar önce kendi için bu kararı almıştı, bende onun takipçisi oldum. Bu yolda şahadet gerçekliği olduğunu ikimizde biliyorduk ve bu gerçekliği bile bile bu yola girdik.” Devrimi, devrimciliği böyle tanımlamıştı Vinar Hevi. Kendisi de sekiz yıllık devrimcilik hayatına çok şey sığdırmıştı. Kandil’den Gare’ye, Rojavayê Zap’ê ye kadar emek vermiş, emek verdikçe de daha derin tecrübeler edinmişti. Kendi ısrarları ve dayatmaları ile yoğun savaşın yaşandığı Rojavayê Zap alanına geçmişti. Burada atikliği, canlılığı ve eylemci kişiliği ile bulunduğu ortamda her yoldaşının gönlünü feth etmeyi bilmişti. Kahkaları, güler yüzlülüğü, atikliği ve yoldaşlarına bağlılığı ile her zaman gönlümün en güzel yerinde kalacak... Hafızamda her zaman büyük kahkaların sahibi olan ‘bizim genç Vinar’ımız’ olarak kalacak... Vinar Hevi arkadaş 2023 yılının Mayıs ayında Medya Savunma Alanlarında görevi başındayken faşist Türk devletinin gerçekleştirdiği saldırılarda şahadete ulaştı. Biz geride kalan yoldaşları olarak özgürlük mücadelemizi onlar adına araklıksız devam ettireceğimizin sözünü yürekten veriyoruz.   Mücadele Arkadaşı