Amed nice doğumlara gebe bilge kadim bir şehir. Direnişiyle, serhıldanlarıyla baş eğmez asil bir memleket. Pek çok şey onda dile geldi, ne yazılıp söylense de hiçbir zaman Amed’i anlatmaya yetmedi. Öyle bir şehir ki onu kolayca tarif edecek kelimeler bulmak imkansız.  Tariflerinizle, betimlemelerinizle sadece onu bir yönüyle anlatabilirsiniz.

Amed’in tarih, direniş, isyan kokan her ‘kuçê’si, destanlara direnişlere şahitlik etmiştir. Adım attığınız her yerde bir direnişle, asillikle ve özgürlüğe duyulan sevdayla karşılaşırsınız.  Siz onun içinde yürürken kendi içinize yolculuk yaparsınız, alır sizi başka zamanlara götürür. Başka isyanlara, direnişlere tanıklık edersiniz. Bilge bir tanrıçanın yüzüne ve ruhuna sahiptir. Bağrında büyüttüğü çocuklarını da bu bilgelikle büyütmüştür. Kendini öz çocuklarında var eder.  Nice cesur yürekli, asi bakışlı kızlar ve oğullar yetiştirmiştir. Her biri bir kahraman, her biri bir ateş topu. O hep yetiştirdiği, oğul ve kızlarıyla gururlanmış, onurlandırılmıştır. Dîcle’nin coşkusunu, aşkını çocuklarının yüreğine akıtmıştır. Bağrında büyüttüğü evlatlarını Dîcle ile yıkamış ve kutsamıştır. Gururlu başı dik duruşunu bağrında büyüttüğü çocuklarından alır. Ona ihanet etmeyen ve özgürlüğe sevdalı çocukalarından...İşte Dîcle ile kutsanan asil savaşçılarından biride Bêrîtan Farqîn’dir. Anlam yolculuğumuzun uzun direniş kokan patikalarında, dağ zirvelerinde, tanrıçaların mekanında karşılaşmış, bu karşılaşmadan dolayı binlerce kez mutlu olmuştuk. Yoldaşlığıyla Dîcle suyu gibi içimize akmıştı. Ondan yudumladığımız yoldaşlık hem yüreğimizi serinletmiş hemde içimize işlemişti. Büyüdüğü şehrin direniş kokusunu, asilliğini taşırdı yüz çizgilerinde. Bu güzel kadın Amed’in Farqîn ilçesinde dünyaya gelir. Bu ilçe tarihi dokusuyla, yurtsever halkıyla direniş kokan bir ilçedir. Direnişçi özellikleriyle, tarihi geçmişiyle bu yüzden işgalcilerin her zaman dikkatini çekmiş ve hunharca saldırılarına maruz kalmıştır. Derin yutseverliğiyle tanınan bu şehir partimiz PKK’nin çıkışından beri sürekli olarak aktif mücadelenin içinde yer almıştır. Binlerce kahramanı bağrından çıkarmış ve özgürlük dağlarına yollamıştır. Bağrında büyüttüğü evlatları ile sürekli gurur duymuş onların dağ başında direniş ateşlerini şehirlerde büyük bir irade ile büyütmüştür. Bêrîtan arkadaş da bu direniş türküleriyle büyümüş, ve daha çocukken zulmün her yüzü ile karşılaşmıştı. Bêrîtan büyüyen binlerce Kürt çocuğu gibi daha küçükken direnmeyi, baş eğmezliği öğrenmiştir. Daha çocukken ailesi işgalci Türk devletinin saldırılarına maruz kalırken, babasına gözlerinin önünde işkenceler yapılmış ve işgalci saldırılarda tutuklanıp zindana götürülmüştür. Zindan kapılarıyla tanışan Bêrîtan “DİRENMEK YAŞAMAKTIR” sözlerini yüreğine nakş ederken bu söz artık onun yaşamının belirleyici sözcüğüne dönüşür . Bêrîtan okuduğu sistem okullarında yüreğinin her gün ezildiğini hisseder. Sistem teslim olmayı dayatırken, Bêrîtan teslim olmamakta ısrarlı olur. Bilir ki teslim olmak kendine, toplumuna ihanet etmektir. Teslim olmak insanlıktan çıkmak, gölge gibi karanlığa mahkum olmaktır. Bunun için Bêrîtan teslimiyeti değil toprağına bağlılığı tercih eder ve sistemle bağlarını koparır. Bu davanın dışında olamayacığına karar verir. Kendi kökleri üzerinde yeniden doğmak, kendini var etmek ve büyüdüğü topraklara layık bir evlat olduğunu göstermek için 2010 yılında yüzünü özgür Kurdistan dağlarına döner. Çocukluk hayallerinin ilk adımını attığı özgür dağlar, Bêrîtan’nın özlü gerçeği ile yeniden buluşurken, isyancı yapısının yarattığı asi doğasıyla güçlü bir anlam kazanır. Özgür dağlar cesur, coşkulu ve asil bir hakikat yolcusuna kavuşmuştu. Nasıl ki Bêrîtan yüce ve asil dağlarla gururlanıyorsa, dağlarda Bêrîtan’ın cesareti ve savaşçılığıyla gururlanacak ve bağrında taşıyacaktı. Yüreğinde büyüttüğü isyanla ve intikam duygularıyla yol aldı. Arkasına dönüp bakmadan yürüdü yürüdü… Hiç durmadı durduramazdı içindeki isyanı. Bêrîtan, Amed alanında kısa bir süre kalıp eğitim gördükten sonra dağlardaki yolculuğunada daha güçlü başladı. Bu yolculuk onu Dersim’e başka bir isyanlar şehrine, Zîlan’ların, Bêrîtan’ların, Sara’ların mekanına götürdü. Orada isyanına isyan mücadesine mücadele kattı. Yaşamdaki özlülüğü ile yaşam ahlakındaki güçlü duruşu ile güven yaratan bir kadındı. Gerillaya yeni katılmasına rağmen, büyük bir iddia ile kendini zafere kilitlemişti. Yüreğinde biriktirdiği halkının acılarının intikamını almak için yürüyüşünü bu dağlarda esen özgürlük rüzgarına bırakmıştı. Kendi kişiliğiyle de güçlü bir savaş yürütün Bêrîtan, onu bu anlam dünyasından uzaklaştıracak olan her türlü geriliklede savaşmayı esas almıştı. Özlü ve sade olan bir katılımla kendini bu yolda bir hakikat savaşçısına dönüştürmekteki kararlı duruşu bakışına, yaşamına, ilişkilerine ve kişiliğine yansıyordu. Dağlarda olmak, Önder APO’nun felsefesinin içinde yaşamak ona göre bu dağlarda coşkulu ve moralli yaşamaya yeterdi. Bunun için onu sürekli moralli ve coşkulu görürdünüz. Zilanca bir ruhu, Bêrîtanca bir aşkı ve Saraca bir kavgayı kendine esas almıştı. Bêrîtan arkadaş örgüt yaşamına karşı da sürekli olarak derin bir sorumluluk içerisindeydi. Yeni bir arkadaş olmasına karşın yaşama, yoldaşlarına ve parti değerlerine karşı oldukça hassas yaklaşırdı. Yaşamda paylaşımcı, emekçi özellikleriyle, yoldaşlarına duyduğu derin bağlılıkla göz dolduran ve varlığını hissettiren bir savaşçıydı. Kadın özgürlük mücadelesini derin anlamaya ve Kadın Kurtuluş İdeolojisinde kendini derinleştirmeyi çalışır, bunun için sürekli olarak yoldaşlarıyla paylaşımlarda bulunurdu. Yoğunlaşmalarındaki sistematik tarz, konuşmalarındaki sadelik bütünlüklü bir yoğunlaşmanın ifadesiydi. Bêrîtan dağ yaşamındaki bir kaç yıla büyük anlamlar sığdırırken onu tanıyan tüm yoldaşları üzerinde derin etkide bırakmıştı. Bêrîtan moralli ve coşkusuyla nasıl ki bir yaşam kaynağı olmuş ise düşmana karşıda keskin bir öfke taşırdı. İşgalcilerle savaşmakta ısrarlı olmuş ve eylemlerde sürekli olarak rol almak için ısrarcı olmuştu. Güçlü anlam dünyası ile neden ve niçin savaştığının farkında olan biriydi. Bu farkındalıkla öfkesini bilince dönüştürmüş ve işgalcilerden hesap sormak için yol almıştır. Heval Bêrîtan 2012 yılının Ekim ayında işgalcilerle girdiği çatışmada son mermisine kadar savaşarak şehit düşmüştü. Bêrîtan yürürken şehitler kervanına, mücadele gerçeğimizin güçlü bir anlam savaşçısı, hakikat yolunun yaman bir savaşçısı olmuştur. Ardında bize bıraktığı direniş bayrağını daha da yükseltirken, Amed’in asi bakışlı çocuklarının gözlerinde göreceğiz onun umut dolu gülüşlerini. Mücadele Arkadaşı