Her insanın bir hikayesi vardır. Her kadının, yüreğinin derinliklerinde barındırdığı ve anlatmak istediği onlarca hikaye. Hele ki o kadın bir devrimciyse eğer bu hikayeler daha da anlam kazanıyor. Çünkü bir devrimcinin anlatacağı o kadar çok şeyi vardır ki. Bu hikayelerle sadece kendilerini değil, bizlerinde hikayelerini anlatırlar. Onlar bu toprakların kutsal savaşçıları, hakikat arayışçılarıdırlar. Onların ardı sıra yürüyebilelim diye, bize patikalarda izler bırakırlar. Gülüşleriyle, fedailikleri ve savaşçılıklarıyla yüreğimize dokunurlar. Yüreğinde hikayeler barındıran bu kadınlardan biride Hêvî Hêlîn’dir. Hakikat savaşçılığına adımını attığı ilk andan itibaren mücadelesi ve savaşçılığıyla fedai bir komutandır. Şengül Yılmaz 1982 yıllında yurtsever bir ailenin çocuğu olarak Muş’un Bulanık ilçesinde dünyaya gelir. Büyüdüğü köy ortamı kişiliğinin şekilenmesinde büyük bir etki yaratırken, ailenin yurtsever olması onda yurtseverlik bilinci geliştirir. Daha çocuk yaşlarda her Kürdistan çocuğu gibi düşman saldırılarına  şahitlik eder. Kimliğinden dolayı yaşadığı bu saldırılar onu kimliğine daha da bağlarken, düşmana karşı öfkesi de artar. Düşman, korkutmak ve yıldırmak için her türlü saldırıları gerçekleştirirken bu saldırılar karşısında Şengül daha da köklerine  bağlanır, bu duruşu onda pes etmeyen, direnen bir kadın gerçekliği yaratır. Doksanlı yıllarda dayısı ve kuzeninin şehadeti onu derinden etkiler, içindeki arayışı da derinleştirir. Bu yıllarda düşman ailesine daha da yönelir, aile bu baskılar karşısında metropollere göç etmek zorunda kalır. Şengül bu zorunlu göç yollarına düşerken toprağından koparılmanın öfkesini daha da büyütür ve yüreğine direniş tohumları da eker. Ülkesinden, toprağından uzak bu şehir ona bir bütünen yabancıdır. O faşizmin içinde dayatılan kimliksizliğe karşı kendi kimliğine daha çok sarılır. Yüreğine ektiği tohumlar büyür ve 2000 yılında yüzünü dağlara döner. O artık dağların Hêvî’sidir. Hêvî dağlara ilk adım attığı günden itibaren dağlarla bir olur. Dağlara geldiği süreç ağır bir süreçtir, uluslararası komplonun üzerinden sadece bir yıl geçmiştir. Böylesi bir süreçte katılmak Hêvî için anlamlıdır. Uluslararası komploya cevap olmak için büyük bir iddiayla yaşama katılır. Kürdüstan dağlarında bir şelale olup aktı yaşama. Mücadelesiyle, yaşama can verdi. Geçtiği her yerde kendinden birşeyler katarken dağlara, yüreği, mücadele aşkı ile büyüdü. Hêvî ara vermeden mücadele edenlerdendi. Kandil ile başlayan hakikat yürüyüşü  Dersim, Kerkük, Metina ve Botan’a kadar sürer. Aynı yolu paylaştığı yoldaşlarını bu yolculuklarda yüreğine nakş eder. Bu yolculukta yaşam ağacını umut, bağlılık, irade, bilinç ve inançla sulayıp besler. Karşılaştığı her olay onun için sonun başlangıcı değil, yeniden kendini bulmanın ve yaratmanın adımı olur. Hêvî  zorluklara, çirkinliklere boyun eğmeyen bir savaşçı, komutandır. Zorluluklarla mücadele ede ede yürür ve yaratır kendi toplumsallığını. O zor süreçlerin komutanıdır. Yaşamı zorluklarıyla sever, özgür kadını yaratmanın zorlukları, engelleri aşmaktan geçtiğini bilir. Yüreği tüm güzellikleri kucaklarken, çirkinliklerle savaşan bir kadındır. Yaşam ilkelerinde tavizsiz bir militandır. Toplumun tüm geri bağlarından ve bağlayıcı bireysel sözleşmelerinden bir kadın olarak kendini kurtaran, zincirlerini kıran cesaret ve özgürlük bilincidir. Duyguları akışkandır, kalıplara sığmaz. Nehir gibi akan bir dağlı kadının önüne engel koyulamaz. Berrak bir su gibi özgürlüğe, Önderliğe akmanın yolunu bulur. Tüm yollar kapatılsa da bir su gibi yolunu bulur akmaya devam eder yaşama. Hakikat savaşçısı kadınlar kendilerini küllerinden yaratanlardır. Hangi güç onları bu yoldan alıkoyabilir? Hêvî de bu kadınlardandır. İşgalcilerin eline  2003 yılında esir düşer. Bu süreç onun için zor olsa da hiçbir güç onun yüreğinin dağlara akmasını engelleyemez. Esir düşen sadece fiziğidir, ruhu ve düşüncüleri dağların yüksek semalarında bir şahin gibi kanat çırpar. Güç kaynağı, hakikat ışığı olan Önderliği düşünür. Önderliği okudukça, felsefesinde derinleştikçe mekanları aşar, kendini aşar ve hakikate ulaşmanın sırları ile karşılaşır. Dağla olan bağını koparmaz, çünkü o mekanlara sığdırılamayacak, özgür ruhlu bir kadındır. Böylece  6 yıl kaldığı zindandan çıktığı gibi yüreğini bıraktığı dağlara döner. Dağlarla Yeniden Buluşmak 2013’de tekrar dağlara gelen Hêvî dağlarla yeniden buluşmanın heyecanını yaşar. Yüreği yeniden özgür mekanlarla buluşmuş ve bir şahin gibi gökyüzünden süzülerek seyre durur Kürdistan dağlarını. Şehid Zilan akademisinde eğitim görür ve bu akademide kendini yeniden ele alırken, bir kadın olarak mücadele duruşunu tekrar tekrar gözden geçirir. “Önderliği anlamak kendini anlamak, evrene ulaşmaktır “der. Böylece kendini aşmanın hakikate ulaşmanın takipçisi olur. Her saldırı, her zorluk onu daha da bağlar PKK yaşamına. ‘’Her zorluk her engel beni bana keşfettirir, beni bana yaklaştırır.  Yaşam benim için her an kendimi keşfedeceğim bir yolculuktur”der. Bir hakikat savaşçısı girmiş ise yola, her adımda kendini ve toplumunu arar. Bu yol ne kadar uzun ve meşakatli olursa olsun, yolcu durmadan yol alır. Dağların Hêvîsi, fedai komutanda durmadan yol alan bir nehirdir. Özgürlük Tohumlarını Yüreğinde Yeşerten Bir Kadın O mücadelesi buyunca bu yaşama büyük bir aşkla bağlanmıştı. Zorlu süreçlerde kişiliğini daha da güçlendirirken, inancını dağlar gibi sağlamlaştırdı. Yanlışa karşı durmayı bilirken, en zor süreçlerde kendi eksiklikleri, yetmezlikleriyle de mücadele etmesini bilen bir komutandı. Önderliğe olan bağlılığı onda büyük bir anlam dünyası oluşturmuştu. Önderlik ideoloji ve felsefesinde kendini derinleştirmek ve Demokratik Modernitenin bir öncü kadrosu olmak için her daim mücadeleyi esas almıştı. Sadece Kürt kadını için değil özgürlük için yüreği çarpan tüm kadınlar için savaşan mücadelen eden hakikat savaşçısıdır. Bu bilinçle kendini kadın kurtuluş ideolojisinde yeniden yaratan  öncü kadınlardandır. Komutan Hêvî, Dersim yolculuğunun arifesinde tanrıça Zilan ile sözleşmiş ve yaşamı  boyunca  onun bir takipçisi olacağının sözünü vermiştir. Bu inançla fedaice yaşamayı esas almıştır. Yüzüde yüreği de Dersim’den sonra her an Zilan’a dönük olan bu güzel ve cesur komutanın,  yaşamı  ve eylemi Zilanca olacaktır. Çıktığı Bakur yolculuğunda yüzünü bu defa Mardin’e  verir. Mardin’de kaldığı süreç boyunca düşmana büyük darbeler vurur. Eylemlilikle, büyük bir inançla yaşar ve mücadele eder. Dokunduğu her şeyde güzelikler yaratan bir kadındır. O Apocu yaşama adanmışlığın timsallerindendir. Söze bağlılığı, korkusuzca savaşmayı, umutla, aşkla yaşamı sevmeyi bize öğreten fedai bir komutandır. Onun hikayesi özgürlüğün, hakikate ulaşmanın hikayesidir. Biriktirdiği hikayelerle bize hakikatin sırrını verendir. Savaşarak güzelleşen, güzelleştikçe toplumsalığı yaratan kadınların yolundan ilerleyen fedai komutandır. Dağların hakikat savaşçısı, fedai komutan  Hêvî,  2018’de Mardin Omeriya köyünde katılır ölümsüzler kervanına. Çıkan  çatışmada düşmanın eline sağ geçmemek için yoldaşı Amara’yla birlikte bombalarını kendilerinde patlatarak fedai eylem yapar. Eylemiyle Zilanlaşan Komutan Hêvî, sadece son eylemiyle değil yaşamının her anında fedaiydi. Onun gibi yüreğine inancı ve umudu alanlar,  ölümsüzleşen komutanların ismini alarak destanlar yazmaya devam ediyor. Tüm ezilen halkların özgürlüğü için…