Berfin Nurhak Ordulaşma-gerillalaşma tarihimizde Ekim şehitleri olarak tanımladığımız kadın yoldaşlar, kadın özgürlük mücadelemizde emekleri, savaşları ile ve canlarını feda etmekle bizlere dağlarda nasıl yaşayacağımızı, nasıl yürüyeceğimizi, silahımızı nasıl kaldıracağımızı, düşmana nasıl darbe vuracağımızı, kendimizi nasıl savunacağımızı, kadın gerillaca nasıl yaşar ve yine mücadelenin en zor anlarında erkek egemenlikli sisteme ve zihniyete karşı nasıl mücadele edeceğimizi gösterdiler. Ekim şehitleri olarak tanımladığımız arkadaşlar düşüncelerinin, yaşam ve savaş anlayışlarının devrim mücadelesinde kültür ve gelenek oluşturduğunun bilincindeydiler, bu yüzden halkın kurtuluşuna, kadınların özgürlük davasına kilitlenmişlerdi. Mücadelelerinin tarih oluşturduğunu ve geleceğe perspektif olduğunu bilecek kadar ideolojik ve felsefik olarak derinlikleri ve buna göre anlamlı yaşam arayışları vardı. Önderliğimiz Bir halkı savunmak kitabında bizim dışımızdaki kadın hareketleri özellikle feminizm için ‘ Güçlü örgütsel temelden yoksunluk, felsefesini tam geliştirememe, kadın militanlığına ilişkin zorluklar iddiasını zayıflatmaktadır.’ Bunları değerlendirerek eleştirmektedir. Bu tespitten hareketle şunu belirtebiliriz, Gerillalaşma mücadelemizdeki Ekim şehitlerimiz Önderliğimizin Kadın özgürlük mücadelesine yönelik ortaya koyduğu perspektifleri derinlikli kavrama çabasına girmiş ve buna göre Kürdistan’da kadın özgürlük mücadelesinin militanlığının zorluğunu görmüşler buna göre militanlık çizgisini, yaşam ve savaş tarzlarını ortaya koymuşlardır. Yani Ekim şehitlerimiz kadın gerillalaşmasının ve zorlu kadın militanlığının tarihi olmuşlardır. Ekim şehitlerimiz imkansızlıklar içerisinde kadın militanlığı ve gerillalaşmasını geliştirdiler. Önderliğimiz de ortaya koyduğu Kadın özgürlük mücadele perspektifi pratikte somutlaşıp yaşam tarzına dönüştükçe mücadelenin kapsamını her geçen gün savaş ortamında sürekli geliştiriyordu. Günümüz Devrimci Halk savaşında, gerilla güçlerinin ve savaşçıların Kurdistan’ın her yerine yayıldığı, Ortadoğu’ya açılım yaptığımız yıllarda Ekim şehitleri olarak tanımladığımız arkadaşlardan öğreneceğimiz devrimci kişilik ve militan özellikleri vardır. Kadın özgürlük mücadelemizde onlarca arkadaş Ekim ayında şehit düşmüştür. Ekim şehitlerimiz; Şehîd Bêrîitan (Gülnaz Karataş) arkadaş; Dêrsîm isyanının çığlığında büyüdü. 91 yılında Bêrîtan arkadaş özgürlük saflarına katılır. Bilindiği gibi 92 yılının kapsamlı operasyonu  Başurê Kurdistan’da gelişiyor. Bu operasyon sürecinde teslimiyeti esas alan eğilimler ve bazı kişiler anlayışlarını partiye  dayatıyor. Beritan arkadaş da diğer tüm gerillalar gibi, şu güce ya da bu güce dayanarak değil de kendi kurşununun öz gücüne dayanarak halkın varlığını ve özgürlüğünü sağlamak için savaşmayı esas alıyor.Bêrîtan arkadaş’ın kişiliği, yaşam tarzı ve eylemi ile oluşturduğu ilke, özgüce dayanarak yaşamak ve savaşmak da ısrar etmektir. Bêrîtan arkadaş son kurşununa kadar savaşır, kurşunu bittikten sonra silahını kırar. Teslim olmamak için uçurum uzaklığı kadar uzaklaşır saldırı güçlerinden. Düşman gücünü şok eder. Hafızalara kazılır Bêrîtan arkadaşın bu eylemi.  Bêrîtan arkadaş’ın eylemi kendisini uçurumlardan atmak değildir. Kayalıklardan  a  atmak değildir. Bêrîtanarkadaş’ın eylemi, uçurumları aşmaktır. Çözümsüzlük  ve teslimiyet değil, uçurumları aşan özgürlüktür. Tıpkı, Önderliğimizin belirttiği gibi ‘ insanlar ancak uçurumun kenarında kanatlanır derler. Sistemin tüm acımasızlığıyla ve gerçek özüyle saldırısı karşısında temel insanlık ve arkasındaki doğal gerçekliği yakalamak ancak kanatlı düşünmekle mümkündür.’ Bu eylemle Bêrîtan arkadaş kadın özgürlük mücadelesinin zorluğunu ve kutsallığını gösterir.  Özgürlük, ateş topu yaparak kendisini yakmayı gerektirdiği kadar, Bêrîtanca uçurumları aşmayı da gerektiriyor. Uçurumun güzelliğidir, asiliğidir Bêrîan. Uçurumlardan süzülüp gelen özgürlük eylemidir Bêrîtan. Fidan arkadaş, Zeynep arkadaş, Şirin (Asiye Yırtlaç, Pazarcık’lı) arkadaş, Mizgîn (Şerife Akkuş, Mardinli), Dicle arkadaş 92 yılı Ekim ayında Tolhildan eyaletinde Pazarcık’a bağlı bir köyde düşmanla çatışmaya girerler, her beş arkadaş  bu çatışmada kahramanca çatışarak şehit düşmüştür. Düşman bu arkadaşların cenazelerine işkence yapmış, panzere bağlayarak köy içinde dolaştırararak insanlık dışı uygulamaları sergilemiştir. Bu arkadaşların şehadetinden sonra eyalet içerisinde yirmi iki genç örgütlenmiş, özgürlük saflarına katılmıştır. İşte kadın ordulaşma tarihimizdeki Ekim şehitlerimizin bir özelliği de faşizmin yoğun saldırıları karşısında direnişleri ile gençlere, kadınlara moral ve cesaret verip onları özgürlük saflarına katmışlardır. Rojîn (Hanım Özdemir) arkadaş; Adıyaman Kâhta’lıdır. 1990 yılında özgürlük saflarına katılmıştır. Kişiliğinde öncülük özellikleri vardır. Önderlik sahasında gördüğü eğitim ile kendisini geliştirerek Tolhıldan eyaletine gelir, 15 Ekim 1992’de Malatya-Doğanşehir’de bir çatışmada kahramanca şehit düşer. Dilan Dılsoz (Taybet Dayan) arkadaş, Cizrelidir. Cizre halkının yurtsever kültürü içinde büyür.  Özgürlük saflarına katıldıktan sonra, savaş içerisinde sorumluluklar alıp düşmana karşı amansızca savaşmıştır. Komutanlaşmada çok iddialıdır. İdeolojik olarak gelişmeye açıktır. Önderlik sahasında gördüğü eğitimde Önderlik gerçeği ve tarzı üzerine yoğunlaşmaları güçlüdür. Bu eğitimde aldığı motivasyon ve güçle tekrar gerilla saflarına döner. Güçlü bir komutan iddiası ve kararlılığıyla savaş alanlarına gider. Yoğun bir çatışmaya girer. Bu çatışmada durumlarını soran arkadaşlara ‘Durumumuz fazla iyi değil, kurtulmamız mümkün değil, kesinlikle teslim olmayacağız, ucuz şahadeti de kabul etmeyeceğiz. Son mermimize kadar savaşarak, direnerek şehit düşeceğiz, siz kendinizi iyi savunun. Başarılar yoldaşlar! ’Bu sözler Dilan arkadaşın çatışmadaki sözleridir. 1995 yılı 10 Ekim gününde çıkan bu çatışmada Dilan arkadaşla birlikte yirmi iki arkadaş şehit düşmüştür. Bu arkadaşların kahramanca direnişini hazmetmeyen düşman vahşice yirmi iki arkadaşın cenazesini yakmıştır. Bu arkadaşların direnişleri bilinmesin, tarih olmasın diye düşman vahşice bu arkadaşları yakmıştır.  Öyle bir düşmanlık ki arkadaşları şehit düşürmesine rağmen kinini durduramamış yakmıştır. İşte Ekim şehitlerimiz yaşarlarken bu düşman gerçeğini çok iyi biliyor ona göre direniyorlar ve biliyorlardı ki kahramanca gerçekleşen direnişleri düşmanı kahredecek. Çigdem (Mizgîn Türk-Hüsne Akgül) arkadaş, Tokat-Zile’lidir. Alevilik kültürü ve sol düşüncelere sahip bir aile kültüründe yetişir. Arayışları güçlüdür. Türkiye Sol gençlik örgütlülüğüne ilgi duyar ve bu ortamda arayışlarına cevap bulamamıştır. Arayışları sürekli devrimci tarzda devam etmiştir. 1991 yılında Cudi dağlarında gerilla saflarına katılır. Bir dönem sonra Önderlik sahasında Mahsum Korkmaz Akademisinde eğitim görür. Gerilla mücadelesine ilgisi çoktur, savaşta yetkinleşmek ister. Bununla birlikte Türkiye Devrimi üzerine de yoğunlaşmaları vardır. Metina’da pratik bölüklerde yerini alır. Kadişe-Enişke taraflarında Türk ordusunun ittifakı ve desteği ile işbirlikçi güçler gerilla güçlerimize saldırır. Bu savaşta arkadaşlar yoğun ve kapsamlı bir çatışmaya girerler ve bu çatışmada yirmi iki arkadaş 10 Ekim 1995 tarihinde kahramanca şehit düşmüştür. Çigdem arkadaş da bu çatışmada şehit düşmüştür. Çiğdem arkadaş gerilla yaşamı ve savaşındaki ısrarı ile Partimizin Enternasyonalist çizgisini direnişiyle halklara göstemiştir. Şehit Rewşen (Leyla Kaplan) arkadaş; Mardin’in direngen yurtseverlik kültürü içerisinde büyür, düşmanın saldırıları  sonucu metropollere göçertilmesi onda intikam ruhunu güçlendirip sürekli serhildanlarda yerini alarak mücadele arayışlarına girmiştir. Genç yaşlarında parti ile tanışır. 1995 yılında Dersim eyaletinde gerilla saflarına katılır. Zîlan arkadaşın fedai eyleminden etkilenir. 25 Ekim 1996’da Adana merkezde fedai eylem yapar.  Rewşen arkadaş mücadele ve eylem tarzı ile  Şehîd Zîlan arkadaşın ardılı olarak fedailikte  yoldaşlığının ilkesini oluşturdu. Yoldaşlık sevgisi; amaçta bir olmadır, aynı yolda ısrarla yürümektir. Düşmana en üst düzeyde intikam ruhu ve düşüncesi ile darbe vurmadır, saldırı gerçekleştirmedir. Şehit Bermal (Güler Otaç) arkadaş; Batman ovalarında yurtseverlik sevgisi bilinçli ve güçlüydü, heval Bermal’ de  buna göre ülke, toprak sevgisi içinde büyüdü.  1988 yılında parti çalışmalarına çok aktif katılır, bir dönem tutuklanır. Aile çevresinde şehadetler yaşanır. Daha sonra 1993 yılında  Garzan eyaletinde özgürlük saflarına katılır. Bir dönem kitle çalışmalarına katılıp ardından Dersim dağlarına gider. Bermal yoldaş yaşamında ve mücadele tarzında düşmana karşı intikamı güçlüdür. Bu intikamla dağlarda gerillaca yaşam, savaş tarzında ısrar eder. Düşmana büyük bir darbe vurmak ister. Bu yüzden Şehîd Zîlan (Zeynep Kınacı) yoldaşın ‘anlamlı bir yaşam ve büyük bir eylem çizgisinde’ kararlaşarak komplocu güçlere karşı 29 Ekim 1996’da Sivas merkezde fedai eylem yapmıştır. Zîlan yoldaşın ardılı olarak amaçta bir olanlar çoğalmıştır, amaçta bir olanların yani yoldaşların bir olarak çoğalması ile devrimin zafere ulaşacağına dair Şehîd Bermal yoldaşın şahsında inanç güçlenir ve zafere fedaice koşulur. Şehîd Dilovan (Saadet Yılmaz )arkadaş;Malatyalı’dır. 1991 yılında özgürlük saflarına katılır, kısa bir süre geçer ardından Önderlik sahasına gider ve orada eğitim görür. Eğitimde savaş üzerine yoğunlaşır, kendisini savaş alanlarına hazırlar. 1992 yılında Dersim’e gider, belli bir süre orada kaldıktan sonra 1996 yılında Koçgiri sahasına gider. Gerilla için yeni alanlar açmada ısrarlıdır. Koçgiri eyaletinde bu temelde aktif katılır. 14 Ekim 1996’da başarılı bir eylemin geri çekilmesinde otuz üç arkadaşla birlikte Koçgiri-Divriği’de şehit düşmüştür. Dilovan arkadaşla birlikte otuz üç arkadaş; gerillalaşma mücadelemizde düşmanın hakim olduğu alanları daraltıp gerilla için özgürlük alanlarını genişletme, büyütme ve bunu gerçekleştirirken düşmana darbe vura vura ve çatışarak olacağını direnişleriyle göstermişlerdir. Şehîd Meryem (Meryem Çolak) arkadaş;  Meletî, Nurhaq topraklarının Kürtlük özüne dayanarak faşist rejimin asimilasyon saldırılarına karşı mücadele etmeyi  hep esas aldı. Meryem arkadaş 1980’lı yıllarda mücadeleye ilgi duyar ve bu temelde çalışmalara katılır, tutuklanır, işkencelerden geçer, yaşı küçük olduğu için zindanda çıkarılır, çalışmalara yine devam eder, 1991 yılında daha da aktifleşir, çalışmaları yürütüp sorumluluk alır ardından 1994 yılında dağlara, gerilla saflarına gelir. Meryem arkadaşın arayışı güçlü olduğu için partiye katılımında önemli bir düzeyde ideolojik yoğunlaşmaları derinlikliydi. Bu yüzden partiye katıldıktan belli bir süre sonra kendisini Kadın özgürlük hareketinde öncülüğe ve devrim görevlerine karşı kendisini hazırladı. Meryem arkadaş savaşta komutandı. Güçlü ve cesaretli bir savaşçıydı. Meryem arkadaş yaşam tecrübesi, birikimi vardı. Bu yüzden yaşam içerisinde sorumlu yaklaşıyordu. Sözü dinlenen bir arkadaştı. Derinlikli konuşmaları ve özlü yaklaşımları ile arkadaşlarını çok seviyor, arkadaşları da onu çok seviyordu. Tüm arkadaşları ile ilişkileniyor, yüreğine sığdırıyordu. Meryem arkadaş kadın gerillalaşmasında kişiliği ve katılımı ile savaşın zorluğu ve devrimin ağır sorumlulukları karşısında yaşam gücü oluyordu. Zor koşullarda, imkansızlıklarda yaşam gücü olmak derinlikli düşünmek ve büyük bir çaba gerektirir. Devrim mücadelesinde moral ve yaşam umudu ve gücüdür heval Meryem. Meryem arkadaş 1997 yılında  bir grup kadın arkadaşla Heftanîn ve Metîna arasında hain ve işbirlikçi güçlerin kurduğu bir pusuya düştü. Büyük bir direniş ve kahramanlıkla bu savaşta çatışarak şehit düştü. Şehîd Gurbetelli arkadaş; 1990 yılında parti çalışmalarına katılır. 1993 yılında Özgür gündem gazetesinde çalışır, çalışmalarda yetkinleşir ve gazetenin genel yayın yönetmeni olur. Savaşın yoğunlaşması ile gerilla saflarına katılmak için kendisini hazırlar, gerilla saflarına geçmeden önce Önderlik sahasında eğitim görür, burada aldığı eğitimle kendisini daha da yetkinleştirir ve dağlara yönelir. İdeolojik-örgütsel olarak yetkindir. Ülkede YAJK örgütlülüğümüzde yönetim düzeyinde sorumluluk alır. Yaşam içerisinde eğiticidir. Kişiliği ile büyük bir saygınlık oluşturur. Kadın özgürlük ilkelerinden taviz vermeden her türlü gerici, egemenlikli zihniyete ve anlayışlara karşı radikal bir şekilde mücadele etmiştir. 1997 yılı Ekim ayında Gare’ye geçerken  tank pususunda şehit düşmüştür. Şehîd Canda Türk arkadaş 5 Ekim 1997’de bir çatışmada şehit düşer. Rozerîn (Asuman Erdem Mardin-Derik’li) arkadaş 1997 yılı Ekim ayında pusuya düşer ve bu çatışmada şehit düşer. Helin Çerkez (Nermin Akkuş)  13 Ekim 1998 tarihinde Behdinan alanında KDP ile girilen bir çatışmada kahramanca çatışarak şehit düşmüştür. Yine Ronahî Alman (Andrea Wolf) arkadaş, Ronahî (Cemile Akyar) arkadaş, Rewşen Qamişlo arkadaş 1998 yılı Ekim ayında şehit düşmüşlerdir. Dağlarda savaşıp kahramanca şehit düşen bu arkadaşlarla birlikte dağlardaki kadın gerillalaşmasından moral ve güç alarak zindanlarda direnen Rotînda (Aynur Artan) ve Kurdê (Selamet Menteş) arkadaşlar 9 Ekim’de başlayan uluslararası komplo saldırılarına karşı Önderliğimizi savunmak amaçlı Midyat zindanında 23 Ekim 1998 günü bedenlerini ateşe vermişlerdir. Her iki arkadaş birlikte eylemden önce komploya karşı mücadele bilinçliliğini ve bu temelde eylem amaçlarını ifade eden mektup bırakmışlardır. Mektuplarında şöyle ‘Önderlik, özgürlük güneşimiz; bizler de Onu çevreleyen gezegenleriz. Bizler, kendimizi Önderlikte görüyoruz. Başlatılan ‘Özgürlük Güneşimiz Karartılamaz!’ kampanyasının birer neferi olmak istiyoruz. Bunu bir tarihi sorumluluk olarak görüyor ve ancak bedenlerimizi ateşe vererek buna cevap olabileceğimize inanıyoruz. Önderliği korumak; partileşmek, özgürleşmek ve insanlaşmakla mümkündür. Önderliği korumak; insanlığı korumaktır.’ diyerek Ekim Şehitleri kervanına  uluslararası komplocu güçler karşısında Önderliğimizin özgürlüğünü sağlama inancı ve eylemi ile katılmışlardır. Ekim şehitlerimiz 1990’lı yıllarda onlarca, yüzlerce yoldaşlardır. Bu yoldaşlarımız direnişleri ile bu gün Kürdistan’ın dört parçasında ve Ortadoğu’ya açılan coğrafyada binlerce savaşan gerilla, binlerce savaşçı olmuşlardır. Ekim şehitlerimiz  1990’lı  yıllarda  ordulaşmanın, gerillalaşmanın, halklaşmanın, Kürt halkı ve kadınların  dirilişinin kaynağıdır. Ekim şehitlerimiz direnişleriyle kadın özgürlük mücadelesinde zafer kazanacak kişiliği, devrimci mücadelenin ilkelerini, kadın yoldaşlığın ruhunu ve özünü oluşturmuşlardır. Ekim şehitleri tarihimizdir. Bu şehit yoldaşlarımız şahsında öğreneceğimiz çok husus vardır. Öğreneceğimiz esas hususlardan biri de her bir arkadaşın yaşamına, savaş tarzına bakalım, Önderlik gerçeği üzerinde yoğunlaşmalar  güçlü ve derinliklidir. Ekim şehitlerimizde Önderlik gerçeğinde anlam arama ve buna göre yaşama çabası yoğundur. Şunu biliyorlardı ki Önderlikte bulduğu her anlam onu halkı için, kadınlar için mücadele yoluna götürüyordu. Önderlikte bulduğu anlam onu dağlara, gerillaya götürüyordu. Bu yüzden o yıllarda Önderliğin perspektifi doğrultusunda her gerilla arkadaşta bir Önderlik çözümlemesi, bir günlük, bir de temel derslerin; sosyalizm, PKK tarihi, Kadın Özgürlük tarihi ve Savaş tarzı üzerine yazıların olduğu bir defteri çantasında vardır. Bu arkadaşlar bunları okudular, buna göre yaşadılar, savaştılar ve yazdılar. Bu arkadaşların savaşta yaşadıkları ve imkan buldukça yazdıkları her güncesi bizim gerillaca yaşam geleneğimizi oluşturdu. Ekim şehitlerinin bu gerçeği karşısında kendimizi sorguladığımızda özeleştirisini vereceğimiz hususlar çoktur. Amaca kilitlenmede zayıflık, ideolojik düşünme ve yaşam tarzında darlık, felsefik düşünememe, neden savaşıyoruz, nasıl savaşıyoruz sorusuna verdiğimiz cevaplardaki zayıflıklar dolayısıyla savaş taktiğinde ve tarzında yaşanan zorlanmalar, yaşamdaki ilke ve ölçülerimiz neye göre kime göre vb. bir çok konuda öz-eleştirisel yoğunlaşmamız gerekmektedir. Bu konuda Önderlik gerçeğinde yoğunlaşmak bizi doğrulara ulaştırıp zafer kazanma düşüncesi, inancı ve kararlılığını geliştirecektir. Ekim şehitleri şahsında öğrendiğimiz sorumluluklarımız doğrultusunda YJA star gerillaları olarak Ortadoğu’da yaşayan kadınların öz savunma çizgisi ve mücadelesinde öncülük rolümüzün bilinciyle bu arkadaşlar gibi yaşadığı her ana, her mekana, her şehit arkadaşa, her olaya, her taşa, her dağa anlam vere vere yaşamalıyız. Yani felsefik düşünmeli, özgür yaşam tarzını esas almalı, zafere kilitlenen savaş tarzını yakalamalıyız. Ekim şehitlerimiz bunu emretmektedir.